5.Av Eğlencesi

2.3K 134 23
                                    

Manisa'da gece olmuş, işlerin bitiren Saray halkı kendilerini uykunun derin kollarına bırakmıştı. Yine de bu herkes için geçerli değildi, zira Saraydaki iki aşık hala uymak için çok da yorgun oldukların düşünmüyorlardı.

Şehzade Selim ve Gülnar Haseki gecenin tadın çıkarıyor, bir taraftan da sohbet ediyordular. Gülnar Haseki şerbetin yudumluyor bir taraftan Şehzadesinin güzel şiirleri ile adeta mest oluyordu. Gülnar Haseki başın yana doğru eğmiş cilveli bakışlarıyla Şehzade Selim'in yüzünü incelerken konuşmaya başlamıştı.

"Şehzadem, orman havası bize iyi gelecektir. Birlikte ava çıksak çok güzel olurdu."

"Haklısın, Gülnar'ım. Birazcık Saraydan uzaklaşmak iyi gelir ikimize de. O vakit en kısa sürede ava çıkacağız. Hem sende avcılık hünerlerimi görmüş olursun."

Şehzade Selim, sabah Gülnar Haseki'yle birlikte güzel bir kahvaltı ettikten sonra
Şikarlarına birkaç gün içerisinde ava çıkmaları için gerekli hazırlıkların hemencecik başlamalarını emir etti. Birkaç gün sonra hazırlıklar bitmiş, Şehzade Selim ve Gülnar Haseki'si askerler eşliğinde avın olacağı yere ulaşmak için yola revan olmuştular. Birkaç saatlik yolun ardından avın olacağı yere ulaşmışlardı.

Çadırlar kurulduktan sonra Şehzade Selim, Gülnar Haseki'yi de yanına alarak askerleri ile birlikte ava çıkmıştı. Avda türlü türlü hayvanlar avlamış, avcılık hünerlerin sergilemişti.

"Şehzadem, çok mahir bir avcısınız."

"Sağ olasın, Gülnar'ım. Haklısın, lakin mahir bir avcı olmam kalbimin avlanmasına engel olmadı."

"Sizin kalbinizi avlayan avcı kimdir, bilmek isterim doğrusu."

Şehzade Selim, Gülnar Haseki'ye yaklaşmış, onu kendine doğru çekerek alnında öpmüştü ve "Bu kalbin avcısı şu anda gözlerime anlamlı bakmakta olan dilberdir."Demişti.

Gülnar Haseki, bu cevaptan memnun bir şekilde Şehzade Selim'e sarılmış ve yanağına bir buse kondurmayı da ihmal etmemişti.

Biraz daha avlandıktan sonra çadırlarını kurdukları kamp alanına ulaşmıştılar.Hizmetliler çok güzel yemekler hazırlamış,sofralar kurmuştular.

Yemekler yenildikten sonra herkes kendi çadırına çekilmiş,uykuya dalmıştı. Şehzade Selim ve Gülnar Haseki birbirlerine sarılmış bir vaziyette güzelce sohbet ediyor ve gülüyordular.

"Şehzadem, Allah'ın izniyle en kısa sürede evladımızın olmasın isterim."

"İnşallah, Gülnar'ım. İnşallah, Yüce Rabbim en kısa sürede bize evlat sevinci tattırır."

Gülnar Haseki Şehzade Selim'i onayladıktan sonra kafasın onun göğsüne yaslayarak uykuya dalmıştı. Ertesi gün,kahvaltıların yaptıktan sonra at binmeye karar vermiştiler.Gülnar Haseki binmek için masallardan fırlamış kadar güzel beyaz bir at seçmişti. Şehzade Selim de kendi kahverengi atına binmişti. Atlarını sürmeye başladıktan bir süre sonra Gülnar Haseki,Şehzade Selim'i geride bırakmıştı.

"Şehzadem, sizi geçtim. Anlaşılan çok çabuk yoruldunuz."

"Geliyorum, Gülnar'ım. Kim geride kalmış göreceğiz."

Atının üzerinde rüzgara meydan okurcasına yarışmak Gülnar Haseki'nin pek hoşuna gitmişti. Tenine değen güneşin sıcaklığı,sarı saçlarının arasından geçen rüzgar, en önemlisi de biricik aşkıyla birlikte olması onu
çok mutlu ediyordu. Birkaç saatlik yarışın ardından ikisi de çok yorulmuş, çayın kenarina kendileri ve atlarının dinlenmesi için gelmiştiler. Atları askerlere emanet ettikten sonra çaydaki balıkları izlemeye başlamıştılar.

DEVRİN SULTANINơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ