49.Bölüm - Tuzlu

En başından başla
                                    

'Bakarız.' dedi, öyle dediyse kesin çıkardık.

Masaya oturup kahvaltı etmeye başladık.

'Son yarışa kaldı demek.' dedi soru sorar gibi, düşünceli sesiyle.

İkinci yarışı kaybettiğim halde üzülmesin diye kazandım demiştim ama üçüncü yarışı kazandığım halde birinci olup olmayacağım belli olmadığı için kaybettiğimi söylemiştim.

Aslında yalan sayılmazdı, iki sayım vardı ve son sayıyı Maria almadığı sürece ben kazanacaktım bu eğitimin sonunda vadedilen kupayı.
 

Maria güçlü bir rakipti. Sahra bile beni bırakmış kafayı ona takmıştı neredeyse.

'Evet, bu cumartesi belli olacak.' diye geçiştirdim, pek umut bağlanmasını istemiyordum. Annemden sonra artık bu bile umrumda değildi. Sadece anneme kavuşmak için bu günlerin su gibi geçmesini istiyordum.

'Nasılmış, konuştun mu?' dedi Nicolas başını başka bir yöne çevirip.

Gülümsedim.

'İyiymiş.' dedim.

Annemi sorduğunu biliyordum. Neden canımın sıkkın olduğunu sorduğu uzun yürüyüşlerde ona annemin hastalığını söylediğimde,  Aella ile olan kavgalarını sebebini de böylelikle anlamıştım.

Aella onu, anneme sahip çıkmamakla suçlayınca işler karışmış.

Hâlâ tam olarak söylemese de, içinde bir yerde annemi merak eden yanlarını bastıramadığını anlıyordum.

Babama söyleniyordu içinden, duyuyordum ama şimdilik ses etmiyordum. İncecik bir iple dedeme tutunmuşken koparıp atmam aptallık olurdu.

Geldiğim gün yediğim onca soğuk, alerji, kıçıma yediğim iğne, Giray'a girecek olan faturam, üstüne her sabah okula gidişim, bunların bir bedeli olmalıydı ve karşılığında kurduğum bu ince bağı söküp atmam doğru olmazdı.

Son güne kadar canla başla savaşıp, giderken Nicolas'ı da yanımda götürmek zorundaydım.

Lütfen.

Nicolas kahvaltısına devam ederken, Adonis'in kornasını duydum ve ayaklandım.

'Geldi seninki.' dedi memnuniyetsiz bir ifade ile.

'Akşam ararım.'

Hızlıca çayımı yudumlayıp masaya bıraktım ve kapıya koşturdum.

Kaslı böreğim beni okula bırakacak, kendisi dizi çekimine gidecekti.

Sabahın köründe ne çekimi olduğunu sormamıştım çünkü o beni görmek için yalan söylüyor olsa bile, bu benim işime geliyordu.

Hayır, tabi ki de onu kullanmıyordum ama kendi bunu kabul ediyorsa ne yapabilirim?

Ona umut verdiğim falan da yoktu üstelik.

İstanbul'da olsa düşünebilirdim belki, ya da yok hayır, nereye gidersek gidelim bu kadar güzel çocuğu yanımda taşıyamazdım.

Çirkin olsun benim olsun.

  
🎈

'Kalimera.'

'Kalimera Ado.' diyerek yan koltuğa yerleştim.

Magazin basını bizi sevmişti.

Adonis'in menajeri kısa bir açıklama ile güzel bir arkadaşlığımız olduğunu ve Türk yunan dostluğunu pekiştirmek için sık sık vakit geçirdiğimizi söylemiş aşk iddiasının dedikodudan ibaret olduğunu, şimdilik arkadaşça görüştüğümüzü söylemişti.

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin