4. Bölüm 2. Part

486 34 6
                                    


DİKKAT ! 1. PARTI OKUMADAN GEÇMEYİN KONU EKSİKLİĞİ OLUR !

Gerçekten hayat benle dalga geçiyor olmalıydı. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamaz. Tekrardan içimde hissettiğim nerden geldiğini bilmediğim bir umutla gözlerimin sımsıkı kapattım ve açtım. Ama hala karşımda duruyordu. Bu sessizliğe bir son verip konuştum.

"Senin burda ne işin var ?"

Yüzünde bir gülümseme oluştu ve alaycı bir şekilde konuştu. "Bana ait olanı almaya geldim."

Bu cümleyi sindirmem biraz uzun sürdü neyden bahsediyordu bu ? Ama yüz ifadesi ciddiydi ve bu cümleyide kendinden bir o kadar emin dile getirmişti.

"Sana ait olan ? Ah üzgünüm aradığınız şey yıllar önce kayıp eşyalar bürosunda arasında en tescilli yerini aldı." bu sefer alaylı konuşma sırası bendeydi.

"HAHAHAHAHAHAHAHA" elini karnına koymuş kahkaha atıyordu. Ağzının yırtılmak üzere olduğunu düşünmedim değil. Ve bir anda kahkaha atmayı kesti yüzü ciddileşmiş adeta bir buz dağına meydan okuyordu. Gözlerini, yüzüme dikip soğuk bir şekilde konuştu.

"Seni değil, onu."

Huh ? Yanlış duymamıştım demi ? Buraya gelmeden önce bir şey mi içmişti yoksa kulaklarım mı kafayı bulmuştu ? Aish !

"O ? Tek yaşadığımı bilmediğini söyleme." Tek derken bastırarak söylemiştim. Dediğini anlamadığımdan değil. Sadece şu anda düşündüğüm şeyin gerçek olmadığına kendimi inandırmaya çalışıyordum. Tanrım şu an evde 3. bir kişi daha beliremez miydi ?

"Önceden ! Şu anda benim yetimhanemden üç yıl önce kaçan bir çocuk ile yaşıyorsun."

"Yani ? Bir polis olarak şu anda bu olayın beni ilgilendirdiğini ve 3 yıl önce seninle alakası kesildiğini neden düşünmüyorsun ? Bunu düşünecek ve anlayacak kadar beynin olduğunu düşünüyorum ya da en başta beynini bel altınla yönlendirmeyi bırakıp geri kafana sokmalısın ne dersin ?"

"Şşşt sakin bir nefes al."

Haklıydı bu destansı cümleyi tek nefeste söylemiştim.

"Bir anlaşma yapmaya geldim."

"Sonra yapsak biliyorsun benimde işim var. Aslında sonrada olmayacak."

Kapıyı tam kapatıyordum ki klasik şeylerden birisi oldu. Ayağını kapının arasına koydu. Bu an neden bana çok fazla tanıdık geldi ? Yine aynısı oluyordu. En olmadık zamanda anılar aklıma hücum ediyordu. Bundan nefret ediyorum. Kapının ani itilmesiyle kendimi yerde buldum. Bu yenilgi tamamen ruhumun zayıflığından kaynaklanıyordu. Ve evet bu ses ile Sehun'un içerden gelmeyeceğini düşünmek saçma olurdu. Bu korku filminde karakterin bir ses duyması üzerine oraya gitmesine benziyordu. Ve siz izlerken 'gitme, öleceksin' diye sanki seni duyacakmış gibi bağırırdınız. Benim de şu anda ondan bir farkım yoktu. İçimden 'gelme' diye bağırıyordum sanki beni duyacakmış gibi.

"Hyung bir şey mi oldu ? Hyung !"

Hayır Sehun gelme gelme.

"Sehun gelme !"

"Ama..."

"Gelme dedim odana çık ve kapıyı kilitle"

"Jongin ?"

"Sehun hadi !"

Yerden hemen kalktım. Bu sırada Jongin yaklaşmayı eksiltmiyordu.

"Aa Sehun nereye gidiyorsun ? Ne gerek vardı ?"

My StrawberryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin