CHAPTER-3

547 57 184
                                    

Hikayeye bir az göz gezdirdim ve fark ettim ki yaş sınırı gerektirecek bir hikaye. Fikrimce çok da rahatsız olacaklar yok yani, soukoku shipperleri bir azcık horny oluyor ,ama yine de ben söyleyeyim. İyi okumalar!

--------------------------------------------------------------------------------

Chuuyanın eve döndüğünde ilk yaptığı şey çantasını bir yerlere fırlatıp yatağına yatmak olmuştu. Çok yorgundu, neden insanlarla etkileşime girmek böyle zordu?

O düşündü" Sadece böyle uyuyamaz mıyım.... sonsuza dek..." Ama sonra...uyumanın fayda etmeyeceğini biliyordu... kalkıp ders çalışması gerekiyordu, böylece yıl sonunda başarısızlığa uğradığında pişmanlığı olmayacaktı.

Bir kitabını alıp açtı, sonra anlamadığı bu kanjiler( ç. n. :* japon herogrifleri) yüzünden anden bir baş ağrısı his etti. " Neden japonca bu kadar zor?!"( Ç. n. : burada küfür ediyor, yani kaba bir dil kullanıyor)

Şimdilik sadece matematik çalışa bileceğine karar verdi, tamam, sadece şimdilik değil, Japonyaya geldiğinden beri terk çalıştığı ders buydu.

Funksiyonlarla acı içinde geçen bir kaç saatten sonra , pencereden dışarıya baktı ve siyah gökyüzünde parıldayan yıldızları fark etti. " Hepsi birlikte çok mutlu gözüküyor... yalnız değiller... yalnız..." ağlayacak gibi hissetti. Çok yalnız his etti, sadece bir arkadaşa ihtiyacı vardı, sadece ona ihtiyaç duyulduğunuişe yaramaz, zavallı, aciz olmadığını söyleyecek birini istedi.

Sonra diğerlerinden uzakta olan bir yıldızı fark etti, onu parmağıyla işaret etti "Bu benim..." sonra bir-birine yakın olan bir sürü yıldızı gösterdi " Bunlar okuldakiler" sonra kendisini anımsatan yıldıza bir daha baktı ve yanında az önce önünde bulut durduğu için görmediği bir yıldız olduğunu fark etti ve parmağıyla işaret etti "Bu da Dazai!" sanki Dazai ordaymışcasına anında lızardı ve bakışlarını gökyüzünden çekti. Bakışları sağ tarafındaki aynadaki yansımasına takıldı, yaklaştı ve kızaran yüzüne baktı, sonra dudaklarına bakıp konuştu " Dazai... Dazai-kun... Dazai-san, tamam, hadi sadece Dazai ile devam edelim..." gaddar gerçekliği hatırladığında yüz ifadesi değişti " Tamam, eğer bir daha onunla konuşa bilirsem..." Negatif düşünceleri unutmak için kafasını salladı ve kendi-kendine gülümsedi. " En azından benim sesimle o kadar da kötü seslenmedi..."

Telefon ziliyle kendine geldi. Anee-sandı. Kimse onunla konuşan birisi olduğu için ne kadar mutlu olduğunu tahmin edemezdi, kendisi olmayan biri,ona değerli olan biri.

"Anee-san!"

"Ah ,Chuuya, nasılsın, tatlım?"

"İyiyim..." kendi yalanına gülümsedi " ders çalışıyordum..."

"Elinden gelenin en iyisini yaptığını görüyorum...gerçekten sana yarım etmek isterdim ama iş bitmeyecek... maalesef bu gece eve gelemiyorum.."

"Öyle... mi.." hiss ettiği bütün mutluluk aniden kayboldu. 

O düşündü " Bu her gece olan şey değil mi?"  Onun her ikisi için çalıştığını biliyordu, yaşamak için paraya ihtiyaçları olduğunu biliyordu, ama kendisini sinirlenmekten alıkoyamıyordu.

"Evet, akşam yemeği için bir şeyler hazırladım, her zamanki yere koydum bu yüzden onu ye ve erkenden uyu, tamam mı?"

"Tamam, Anee-san, kendini çok yorma ve kendine iyi bak..."

"Sen de kendine iyi bak, iyi geceler."

Konuşmayı bitirdikten sonra kendi tepkisine geri baktı "Yalnız geçireğin gecelerden biri  daha, fazla bir şey değil, Chuuya , artık alıştın, değil mi?" Gülümsedi, hüzünlü bir gülümseme, şimdi her gece yaptığı gibi ağlaya bilirdi"

Is this happiness- SOUKOKUWhere stories live. Discover now