FİNAL

979 54 66
                                    




Dışarda yağan yağmurun yeni açmakta olan çiçeklerle dolu ağaçların yapraklarına çarpmasına bakarken kahvemden bir yudum aldım. Evet kahve... Biliyorum. Asla kahve içmeyen ben bile artık kahve içiyordum. Her şey değişiyordu. Mevsimler , insanlar , hayat... Her şey her an değişiyordu. Bana yaklaşan topuk sesleriyle bakışlarımı camdan uzaklaştırdım.

" Hazal Hanım , Laura Hanım sizi bekliyor."

Bardağımı masanın üzerine bırakıp çantamı aldım ve koridoru aşıp odanın kapsını hafifçe tıklattım. Laura Hanım'ın her zamanki sakin sesiyle "Gelebilirsiniz." demesi üzerine kapıyı açıp içeri girdim. Camın yanına yerleştirilmiş ve geçtiğimiz yıllarda tüm sevinçlerime , gözyaşlarıma , hayatıma tanık olmuş koltuğa yerleşip gülümseyerek bana bakan Laura Hanım'a aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdim.

Bugünün benim için anlamını , zorluğunu bildiği için gülümsemesi her zamankinden daha derindi. Masadaki not defterini eline alırken " Nasılsın Hazal? Son görüşmemizin üzerinden 1 ay geçti. Beni unuttuğunu düşünmüştüm." dedi.

" Biliyorum. Bu aralar çok yoğundum ancak bugüne randevu alabildim."

" Seni dinliyorum."

Laura Hanım geçtiğimiz 4 yıl boyunca gerçekten bana çok yardımcı olmuştu. Eskiden psikolog ziyaretlerimde asla yapamadığım şeyi onunla yapmış ve sonunda birinin karşısında ağlayabilmiştim. Bu odada , bu koltukta , onun karşısında gerçekten tüm duvarlarımı indirip acılarımın , endişelerimin , üzüntülerimin akmasına ve benden uzaklaşmasına izin vermiştim. Bugün de bunu yapacaktım. Tekrar camdan dışarı bakarken gülümsedim ve " Bu randevuyu bugüne alabilmiş olmam manidar cidden." dedim.

" Bugünün senin için anlamını ikimiz de biliyoruz. Neler hissediyorsun?"

Bu soru gerçekten karışıktı. Öncelikle 4 yılın benden götürmediği ve ömrüm boyunca da götüremeyeceği bir acı vardı. Bu acıyı hayatımın sonuna kadar kalbimde taşıyacaktım. O hep bir sızı olarak kalacaktı içimde. Bu yarım kalmışlık hissiyle nasıl başa çıkabileceğimi hala bazen bilemiyordum. Birini kaybetmiş olmanın dayanılmaz ağırlığı bugün her zamankinden daha çoktu. Yavaş yavaş dolmaya başlayan gözlerimi kapatırken " Bugün ölümünün 4. yılı." diye fısıldadım.

Bunu yüksek sesle söylemiş olmak daha da canımı yakmıştı ama bu seanslardan öğrendiğim şeyler sayesinde , böyle acı bir cümlenin hemen arkasından geçirdiğimiz güzel zamanlar geldi gözümün önüne.

" Aslında yılın diğer günleriyle aynı gibi ama acı biraz daha fazla. Her yıl bugün onu ilk kaybettiğim günün acısını yaşıyormuşum gibi hissediyorum ama tabiki de o ilk günle boy ölçüşemez."

" Bu konuyu birazcık daha açar mısın?"

Arkama yaslanırken düşündüm.

" Aklımdaki şeyleri , hissettiklerimi bırakın İngilizce olarak size anlatabilmeyi , bırakın kendi dilimde konuşan bir psikoloğa anlatabilmeyi , kendime bile bazen anlatamıyorum. Hala kızgınım hayata mesela. Hala bir sürü keşke geliyor aklıma. O günü unutamıyorum. Onu kaybettiğimi öğrendiğim o anı. Unutamayacağım. Belki de zaten unutmamalıyım. Bu acının hiç geçmeyeceğini biliyorum ama geçtiğimiz 4 yılla beraber bununla yaşamayı öğrendim. Her şey değişse de her şey aynı zamanda devam ediyor. Hayat devam ediyor. Onu çok özlüyorum. Bakışını , sesini unutacak gibi olduğum an kalbim sıkışıyor. Bugün burdan sonra onun yanına gideceğim. Sevdiği çiçeğin açtığı mevsimde ayrıldı benden. En azından sevdiği çiçeklerden götüreceğim ona , geçtiğimiz 4 yıl boyunca yaptığım ve ömrüm el verdiğince yapacağım gibi..."

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin