Gerçek Kusmuk

3.8K 247 20
                                    

Camdan dışarı bakıp kendimi toparladım. Kelimeleri zihnimde bir araya getirip ona baktım ve konuştum.

-Peki ne zaman? Ben ne zaman senin hayatının bir parçası olabileceğim?

-Bilemiyorum. Bu işler bittiğinde.

-Peki bu lanet işler ne zaman bitecek!?

-Bilmiyorum!!

Gözlerim dolmaya başlayınca bir kez daha camdan dışarı bakıp elimin tersiyle gözlerimi sildim ve bağırdım.

-Bilmediğini biliyorum!

-O zaman neden soruyorsun!?

-Çünkü! Çünkü bende artık senin o karmaşık hayatının bir parçası olmayı ve babanın hayaletinin peşinde koşmanı izlemeyi istiyormuyum bilmiyorum!!

Söylediğim sözlerin ağırlığı altında ezileceğim söylerken aklıma gelmemişti. Ama kelimelerin gücü korkunçtu. Ve zaman geri alınamayacak derecede hızlı akıyordu. Ellerini yumruk yaparken tükenmişlik dolu bir sesle fısıldadı.

-Seni tutan bir şey yok.

Kapıyı açıp dışarı çıktım ve eve doğru koştum. Arabanın gürültüyle çalışma sesini duydum ve arkamı döndüğümde gitmişti. Açık bıraktığım pencereden içeri girip pencereyi kapattım ve sessizce odama çıktım.

Sabah uyandığımda başım tüm gece daha doğrusu sabaha karşı ağlamış olmaktan çatlıyordu. Yastığım sırılsıklam olmuştu. Berbat hissediyordum. Onunla nasıl o şekilde konuşmuştum! Buna inanamıyordum. Ona öyle şeyler söylediğime inanamıyordum.

Haklıydı. Bir insanın damarına basmayı çok iyi biliyordum. İğrenç hissediyorum.. tüm dediklerim bir daha aklıma gelince başımı sallayarak düşüncelerimden kaçmaya çalıştım. Ama olmadı. Dediklerim altyazı halinde yeniden akıp geçti.

'' babanın hayaletini kovalıyorsun'' ona böyle demiştim. Tam bir gerizekalıydım. Ve konuşmanın son kısmı aklıma gelince kalbim sıkıştı. '' seni tutan bir şey yok'' belki kızgınlıkla söylemişti.. ne söylese sonuna kadar hakketmiştim.

Rüzgar tüm bunları bana açıkladığında herşeyi açıkca belirtmişti. Normal bir ilişki olmayacağını , babasını kimin öldürdüğünü öğrenmeden durmayacağını. Kendim kaşınmıştım. Ama onu seviyorum. Ne yapabilirim ki? Tüm mahvolmuşluğu tüm karmaşıklığı tüm kırılmışlığı ve etrafını saran geçmişinin tüm hayaletleriyle beraber seviyordum..

Sanırım kendimi bok gibi hissetmemin en önemli nedeni buydu.

Öğlene kadar yatakta çıkmadım. Neyseki annem ya da Poyraz'da cumartesileri erkenden uyanmazlardı. Ama onlar uyanmadan önce kalkıp duşa girdim. Saçlarımı kurutup üzerimi giyinip evden çıktım.

Sahile doğru yürürken sanki her şey bitmiş gibi geliyordu. İdeal örnek ilişki : 4 gün sürmüştü. Ondan korktuğum zamanları ve her köşeden onun çıktığı anları hatırladım. Sahildeki 'o' banka oturdum.

Onu takip ettiğimi düşündüğünü söylediği o banka. Ve benimde inkar ettiğim o banka. Denize bakıp huzur bulmaya çalıştım ama bu sonsuz mavilik bile göğsümde koca deliği kapatamıyordu. Telefonumun çalmasıyla o ufak huzur parçasıda uçup gitti.

-Alo?

-Hayırdır Hazal sabah sabah çıkıp gitmişsin.

-Ya canım yürümek istedi. Zaten Melisayla buluşacağız bugün..

-E bir haber vereydin. İyi ki annenim herşeyden son anda haberim oluyor.

-Özür dilerim..

-Önemli değil canım ama arada bir haber ver. Merak ettirme.

ZakkumWhere stories live. Discover now