3. Bölüm

101 15 0
                                    


"Nick! İlaçlarının bir kısmını kız kardeşinle paylaşmalısın," diyen annemin sesiyle gözlerimi açtım. Sağ elimin parmakları gözlerimin üzerini ovaladıktan sonra açtım. Kurumuş göz yaşlarımı ve yüzüme sürdüğüm elimi kontrol ettim. Kan temizlenmişti.Etrafı incelediğimde terkedilmiş depodaki neredeyse herkesin yanımda olduğunu görüyordum. Ofelia ve babası Daniel hariç herkes buradaydı. Annem kalkmama sevindiğinin bir göstergesi olarak gülümsedi.

"Üzgünüm anne, uyuşturucuyu bırakmam için almam gereken doz ancak bana kadar yetiyor." Dedi Nick ve depodan çıkarken annemin onun arkasından gittiğini gördüm. Annem Nick'in davranışlarından hoşlanmıyordu ve onun 'kayıp' bir çocuk olduğunu düşünüyordu. Kendisini keşfedememiş, keşfedemeyen ve hatta keşfetmeye çalışmış ve bunda bocalamış gibi.

Elimdeki baskıyla kafamı o tarafa doğru çevirdim. Elimi tutan, bitter çikolata rengindeki teni, bana huzur veren koyu kahverengi gözleri ve siyah yanları kazıtılmış üstlerinin ise kıvırcık buklelerle çevrelenmiş gür saçları ona sevimli bir hava katıyordu. Vücudumu tamamen ona döndüğümde yüzündeki gülümseme genişledi.

"Peki, o zaman kontrol edelim," kolumu işaret ederek silinmeye yüz tutsada halen daha belirgin olan Matt'in çizmiş olduğu dairesel, garip ama hoş duran doodle'a çevirdim gözlerimi. Dairesel şeyler hoşuma giderdi, beni içerisine çekiyordu sanki. Matt'in çizimi de hoşuma gidiyordu, o gerçek bir sanatçıydı. Son sınıfların salgından önce okulun arka tarafındaki duvara yaptıkları grafitileri görmüştüm, ilgi uyandırıcıydı ve bununla orantılı olarak güzel bir el becerisi gerektiriyordu.

"İkinci bir kontrol," diyerek devam etti ve bana doğru yaklaştı. O yaklaştıkça benim içimde yine o aynı duygu oluşuyordu. Dudaklarımın üzerine eğildi ve ufacık bir dokunuşla değdirdi. Aklımdaki kızın sesi yükseliyordu, 'üzgünüm,' ve benim sesim, 'üzülme,'. Matt yorgun olduğumu düşünerekten dudaklarımdan ayrıldı ve yattığım yatağın yanındaki koltuğa oturarak,

"Tazelememi ister misin?" Diyerek sordu, neyden bahsettiğini ilk birkaç saniye anlamasamda işaret ettiği yere yani kolumun üzerindeki çizime baktığımda ne demek istediğini anladım. Kafamı olumlu anlamda sallayarak sol kolumu ona uzattım ama omzumda halen daha bir sızı vardı sanırsam bu hep aynı tarafa yatmamla ilgili de olabilirdi.

Matt, sol kolumun iç tarafındaki dairesel çizimin üzerinden siyah sharpie ile geçerken bende aklımdaki düşüncelerle boğuşuyordum. Beynime hücum eden görselle dün geceyi hatırladım. Ofelia'nın beni öpmesini, yürüyüşçülerden birinin beni ısırmasını, beynimdeki garip sesin kime ait olup neden öyle birinin sesini duyduğumla ilgili.

Depodan içeri giren Ofelia ve Daniel ile kafamı o tarafa doğru çevirdim. Griselda'yla konuşuyorlardı. Griselda ise tahminimce bize kahvaltı hazırlıyordu. Çok geçmeden annemde içer girdi ve Griselda'ya yardım etmeye başladı. Griselda, Ofelia'nın annesiydi, onu kendi annemden ayırmaz ve çok severdim. O da beni Ofelia'yla bir tutardı hatta bazen beni Ofelia'dan bile çok sevdiğini söylerdi. Griselda fala inancı olan biriydi ve bu konularda inançlı biriydi, anne tarafından hindistanlıydı ve garip inançlara sahipti. Bazı inançlardan bize de bahs ederdi. Şimdiye kadar duyduğum en ilginç olanı ise reankarnasyonla ilgili duyduğum inançtı.

Bir rivayete göre insanlar önceki hayatından bazı ipuçlarına, korkulara, travmalara ve hatta anılara sahip olabilirdi. Bu ruhun farklı bedenlerde dolaşmasıyla ilgiliydi. Ölen bedenden ayrılan ruh geçtiği başka bedende önceki hayatında yaşadığı tecrübelerini yeni hayatına kazandırıyordu. Griselda'nın bu inanca olan bazı kanıtları da vardı. Ama niyeyse hiçbiri beni ikna edememişti. Ruh tekti ve tek bir bedene aitti ya da başka bir hayat olması mümkün olabilir miydi?

It's You!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin