𓃰Teleportation

1.7K 130 46
                                    

Frigga'yı bulmak için hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim.

Fakat arkamda duyduğum nefes sesiyle birkaç saniye duraksadım ve kim olduğunu anlamak için sese odaklandım.

Armand beni takip ediyordu.

Sinirle dişlerimi gıcırdattım. Açıkçası, sürekli etrafında olacağım derken bu kadarını kasdettiğini düşünmemiştim.

Hızla ona döndüm.

"Bak, sadece Frigga'nın yanına gideceğim tamam mı? Bunun için beni takip etmene gerek yok."

O da duraksadı ve tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Hayır."

Sinirle nefesimi verdim ve hızla merdivenleri çıkmaya devam ettim.

Frigga'nın odasına gidene kadar adımlarımı elimden geldiği kadar hızlı attım.

Odanın önüne geldiğimde ise askerler bana kaşlarını kaldırarak baktı.

"İçeri girebilir miyim?"

Soran bakışlarla birbirlerine baktıklarında sinirle mırıldandım.

"Sanki kraliçenizi yiyeceğim."

Bu söylediğimi, onların duymamaları beni mutlu etmişti. Tabii Armand duymasa olmazdı.

Hızla gözlerini devirerek yanıma geldi.

"Kapıyı açın."

Askerler hızla kafalarını eğip kapıyı açtılar.

Gözlerimi kısarak ona döndüm.

"Sen gelmiyorsun."

Ardından kendimi hızla içeri attım ve kapıları kapattım. Fakat gördüğüm görüntüyle donakaldım. Bütün hayatım boyunca hiç bu kadar şaşalı bir oda görmemiştim herhalde.

Ağzımın açık kalmasına engel olamayarak etrafıma bakındım.

Her yer altındandı. Odanın ortasında hayatımda gördüğüm en büyük yatak duruyordu. Yatağın üstünde bir sürü altın renkli çarşaf vardı. Yatağın tepesinden aşağı beyaz tüller sarkıyordu. Bütün oda parıldıyordu. Her şey altındandı.

Odin'in de bu odada kaldığını unutmuştum tabii.

Ne bekliyordum ki?

Tabii ki kralın ve kraliçenin odası böyle olacaktı.

Kendimi sinirlenmekten alıkoyamadım. Odin her akşam bu odada uyurken oğlunun bir zindanda uyumasına nasıl göz yumabiliyordu? Nasıl vicdanı onu rahatsız etmiyordu?

Bir anda arkamdan gelen hafif kıkırdamayla hızla arkamı döndüm.

Frigga üzerindeki beyaz, ipek elbisesiyle bana bakıyordu.

Hızla kafamı önüme eğdim ve kızaran yanaklarımı saklamaya çalıştım. Yanaklarım kızardığı için daha çok utandım ve yanaklarımın daha da çok yandığını hissettim.

Frigga bana yaklaştı ve ellerini yanaklarıma koyup kafamı kaldırdı.

Gülümsedi.

Ben de ona gülümsedim.

En azından Odin odasında değildi.

"Ne için geldin kızım."

Bu kelime onun ağzından çıktığında her seferinde mutluluktan gözlerim parlıyordu. Bu her zaman böyle olacaktı galiba.

Daughter of Loki | EnyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin