2. The Fate

782 45 14
                                    

Beyaz üç katlı lüks evinin garajına girip motosikletini park ederken Mew'un aklında yapması gereken işleri yerine kafedeki çocuk vardı. Neden hala aklında olduğu sorusuna kendisi de cevap veremiyordu fakat bunu önemsememeye karar verdi. Kaskını yerleştirip kapıya yöneldi. İçeriye girer girmez kendini banyoya attı. Kısa bir duşun ardından sadece kahve içmek istediğine karar vererek mutfağa yöneldi.

Kahvesini yudumladığı sırada telefonunda öylesine gezinirken o adam düştü yine aklına. İsmini bilmediği için kafeyi aratarak belki bir iz bulurum diye düşündü. Şansına onun şarkı söylediği bir videoda etiketlendiğini gördü ve hızla profiline tıkladı.

Hala gizli hesap kullanan mı var?

En azından ismini öğrendim diye düşündü.

"Gulf... Kendin gibi garip bir ismin varmış."

İsminin tamamı yazmadığı için tam anlamıyla öğrenememişti bu garip adamın kim olduğunu. Ama daha fazla saçmalamadan kalkıp işlerime baksam iyi olur diye düşündü. Belki o adamı gereksiz şekilde bu kadar düşünmekten de vazgeçerdi.

Ayaklarını sürüyerek atölyesine geçti. Buraya bakmak bile ağlamasına sebep olabilirdi. Arkadaşları buranın halini görse ne düşünürdü diye söylendi içinden.

"Büyük ihtimal yağmalandığını ya da saldırıya uğradığını düşünürler."

Duvarlara yerlere saçılmış yarı bitmiş yarı bitmemiş tablolar... Yerlerde fırçalar ve boya tüpleri... Birbirine karışmış paletler... derken gerçekten tam bir hengameydi.

Aslında Mew asla böyle çalışmazdı. Biraz dağınık olsa da yine de her şey yerli yerinde derli toplu dururdu. Ama son birkça aydır neye elini atsa sonu gelmiyordu. Bu yüzden her yer yarım tablolarla ve boya tüpleriyle doluydu.
Önündekileri ayağıyla iterek yavaşça ilerledi ve sağ tarafta pencerenin kenarında hiç boya darbesi olmayan tek tuvale uzandı. Nasıl elinden sağ kurtuldu merak ediyordu ama kendini ona bakarken dalmaktan da alamadı.

İstemsiz bir şekilde birkaç temiz fırça ve birkaç boya tüpü arayıp tablonun karşısına geçti. Şu an kendi bile şaşkınlık içerisindeydi çünkü aylardır kendisini bulmayan bu çizme isteği yüzünden berbat haldeydi hem kendi hem de burası. Yavaşça zihnindekileri dökmeye başladı anlaşılan gece uzun olacaktı...

-Gulf-

Her zamanki gibi öfkeyle girdi eve. Kapının ani çarpmasıyla koltukta uzanmış olan Boun resmen yerinden hoplamıştı.

B: "Gulf bir kez insan gibi gir şu eve ödüm koptu şerefsiz!"

G: "Boun sadece sus olur mu? Odama geçiyorum rahatsız etme beni!"

B: "Çok isterim ya seni rahatsız etmeyi nur cemalin sana kalsın."

Gulf enerjisini daha fazla harcamak istemeyerek dediği gibi odasına yöneldi. Çantasını hızla kenara fırlatıp yatağa attı kendini. Kafasında resmen filler tepişiyordu bugün hiç bitmeyecekmiş gibi gelmişti ve ölesiye yorgundu bu yüzden de.
Sabah hocasının onu resmen eşşek gibi oraya buraya sürtmesi ve derslere girip çıkmaktan dolayı yeterince yorulmuştu zaten ve neredeyse sahneye geç kalacaktı. Zar zor ona yetişmeye çalışırken öküzün biriyle çarpışması da pastanın üzerindeki kiraz olmuştu resmen.

Neyseki bela olmadan kulise geçip hazırlanmış ve sahnesine çıkabilmişti.

Çarpıştıkları anı hatırlayınca sahnede tam gülüşüne denk gelişi geldi aklına. Hayatında hiç bu kadar güzel bir gülüş ya da gülüşü kendine bu kadar yakışan birini görmemişti. O yüzden anlık donmuştu ve adamın da tam o an ona dönmesiyle rezil olmuştu.

Mew&Gulf - Harleys in HawaiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin