❁ Nico ❁

446 26 1
                                    

3 gün.

3 gündür Ephrosene'ye olanları açıklamak için biri gelmemiş, Dionysos ve Khiron ortadan yok olmuştu.

Herkes merak içinde kıza olanları tartışıyordu.

Bir melezin kaybolması kadar normal bir şey yoktu.

Garip olan Tanrıların ve Tanrıçaların çocuklarıyla olan bütün ilişkilerini kesmiş olmalarıydı.

Bazıları Olimpos'un gücünün tükenmeye başladığını söylüyordu.

Günler kasvetliydi ve birçok yerde doğa olayları boy gösteriyordu.

Kamp'ın sınırlarında bir şey yoktu ama dışarda canavarlar daha çok belirir olmuştu.

Olimpos'a yada Yeraltına giden tüm çıkışlar kapatılmıştı.

Nico ve Hazel, Hades'le iletişim kurmaya çalışsalarda başarısız olmuşlardı.

Roma Kamp'ında da aynı durum geçerliydi.

Akşam yemeğinde her zaman olduğundan daha büyük bir ateş vardı ve daha çok adak adanmıştı. Melezler daha çok umutsuzluğa düşerken -Annabeth'in de içinde olduğu- Kamp Heyeti, bunun geçici bir durum olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

Nico elindeki taşları göle fırlatırken arkasındaki hışırtıyı hissetmişti. Döndüğünde dikilenin Maria olduğunu farketti.

"Sence neler oluyor Nico?" diyerek gencin yanına oturdu saçlarını yana atarak.

"Sende ordaydın, Apollon'un Effy'i burda tutmaya gücü yetmediği doğru mu?" Nico kıza döndü.

"Apollon harekete geçmeden Effy kaybolmuştu bile..." Maria ve diğerlerinin endişelenmemesi için olayları değiştirerek anlatmıştı.

"Korkuyorum Nico, ya tek giden Effy olmazsa, ya bizleri de alırlarsa?"

"O zaten bizden biriydi." diye mırıldandı siyah saçlı çocuk. Maria tartışmaya girmeden omuz silkti.

Başını Nico'ya yasladı.

"Sence onu kim götürdü, yani Effy'i. Kim onu ister ki?"

"Onu küçümseme, Tartaurus'tan kaçmak o kadar kolay bir şey değil."

"Peki sen hiç kaçtın mı?" kız hemen devam etti.

"Eminim kaçmışsındır."

"Tartaurus'a-" Annabeth'in sesi konuşmalarını böldü.

"Maria, seni çağırıyorlar." artından Nico'ya bakmaya tenezzül bile etmeden gitti.

~

Nico gözlerini ovuştururken karşısında Persaphone'nin dikildiğini farketti.

Genç Kadın gülümseyerek konuştu.

"Günaydın, Nico di Angelo."

"Sanada günaydın." dedikten sonra tekara döndü.

"Olimpos'ta neler oluyor?" Nico yeni ayılabilmişti.

"Neler olduğunu söylemek bana düşmez ama-" Bir tanrıçanın sözünü keserseniz sizi küle çevirebilirdi.

"Kime düşer o zaman, çünkü Tanrılar kendini Olimpıs'a kitlemiş gibi gözüküyor."

"Bir daha sözümü kesmeyeceğini ve beni dinleyeceğini umuyorum di Angelo." Nico burun kemerlerini sıktı. Özür dilemeliydi ama bunu unursamadı.

"Sana bir görev getirdim, Tanrıların Tanrısı Zeus'un isteği üzerine." Nico merakla kahverengi gözlerini Tanrıça'ya çevirdi.

"Kehanet, duymaması gerekenler duyabilir diye parça parça eline ulaşacak. Anlaman için tüm kalbinle okuman gerekiyor Hades Melezi. Bunu yapabileceğine inanıyor musun?"

"Daha önce birçok göreve çıktım."

"Savaşta cesaretine bir şey diyemem fakat aynı cesareti gösterebilir misin ki aşkta?" Persaphone sanki hiç orda değilmiş gibi yok oldu...

Uyuyan Güzel #NicodiAngeloFanFicWo Geschichten leben. Entdecke jetzt