❁ Percy ❁

303 19 0
                                    

Percy'nin kampa dönmesi lazımdı. Görevi, canavarlardan habersiz melezleri kurtarması gereken görevi kenara ayırıp kardeşinin yanına dönmeliydi.

Üç oğlanda Percy'nin ne yapacağını bekliyordu.

Kararı ne olursa onu yargılamazlardı. Ailesi onun için önemliydi. Yinede dışarıda Gorgonlar tarafından parçalanan melezler de onun kuzeniydi.

İlk konuşan Leo oldu.

"Çocuklar ilk önce şu canavarlardan oluşan grubu atlatsak? Ondan sonra ne yapacağımızı kararlaştırırız."

"Haklısın." dedi Percy. Çantasını omzuna alıp Melez Kampı'nın hediyelik eşya bölümünden aldığı uyku tulumunun ipini çekti. Kibrit kutusu boyutuna gelen tulumu çantasına attı.

~

"Çocuklar bence Jack denilen çocuk buralarda değil. Aklı olan herkes burdan kaçar." dedi Leo.

"Bize ve kendine akılsız dediğinin farkındasındır umarım." diyerek göz devirdi Nico.

"Annabeth, Empire State Binasının 50 metre yakınına bile yaklaşamadıklarını söyledi. Ayrıca Thalia'da avcılarave Artemis'e ulaşamadığını söylüyor."

"Bu kötü, bu cidden çok kötü." Leo kıvırcık saçlarını karıştırdı.

"Onlar ne zaman dönüyormuş bir şey dediler mi?" diye sordu Jason. Piper ve Thalia için endişeleniyordu ve tabiki Annabeth içinde.

Percy tuşlu telefonda yavaş yavaş mesaj yazmaya başladı.

Mesaj gelirken kampa uğrayıp uğrayamayacakları hakkındaydı. Sonra harfleri sildi, eğer kampa girerlerse geri çıkamazlardı.

Percy sinirle hattı kırıp attı.

"Woolbridge ikizlerinin yanında buluşacaklarmış."

"Diğer melezde şansımızı deneyelim, ne dersiniz?" diye sordu Nico.

"Elizabeth Petter, Afrodit kızı, 17 yaşında, sarı saçlı kahverengi gözlü, 167 cm."

~

Yazan adrese geldiklerinde müstakil evlerin hepsinin perdeleri ya da panjurları kapalıydı. Yerlerde birkaç insan cesedinin yanında ogre cesetleride yatıyordu.

Elinde törpü tutan kız oturduğu elektrik direğinin altından kalktı ve oğlanları süzdü.

"Noah bana daha ihtişamlı bir grup geleceğinden bahsetmişti." diye göz devirdi kız.

"Her neyse ben Elizabeth ama bana Effy demenizi isterim." diyerek flörtöz bir şekilde güldü.

"Zaten Effy diye bir arkadaşımız var Elizabeth." dedi Nico bıkmış bir sesle.

"İyi ya iki tane oldu." diyerek ofladı kız.

"Boynunu kesersem tekrar bir tane olur güzelim." herkes aniden Elizabeth denen kızın arkasında beliren Effy'e dikkat kesildi.

Keskin hançeri Elizabeth'in kumral teninde hafif bir çizik bırakmıştı bile.

Eff, hançerini çekip siyah topuklu ayakkabılarının üstünde koşarak abisine ardından diğerlerine sarıldı.

"Burada işiniz bittiyse bir sonraki meleze geçelim, bu arada kızlar nerede?" Effy göz ucuyla Elizabeth'e baktı.

"Olimpos'a gitmişlerdi ama kapılar kapalı."

"Yeraltı kapılarıda kapalı."

"Ogreler bu yüzden mi baygın?"

"Onları öldürmeyi denedim fakat kılıç içinden geçip gidiyor. Onları öldürmek imkansız." diye açıkladı Elizabeth kibirli bir sesle.

"Hiçbir şey imkansız değildir." diye sırıttı Effy.

Bu gülüşü Leo'yu ürkütmüştü.

"İlk önce şu insanların ruhlarını gönderelim." Effy orta ve işaret parmaklarını kıvranan bedene değdirdi. Bedenin ağzından şeffaf ve soluk renkli ruhu çıktı.

Aynı işlemi diğer bedenlerede uyguladı. Ogre bedenleri altın tozuna dönüşürken hepsi kızın etrafında uçuşuyorlardı.

Eff, yerden yassı bir taş alıp hançeriyle üzerine işaretler çizip hançeri işaret ve orta parmaklarına batırdı. Kanayan parmaklarını cesetlere yaptığı gibi alnına koydu. Elini çektiğinde ise alnından altın renginde yarı şeffaf ruhu (?) parmağını takip etti. Kanlı parmaklarını taşın üstüne bastırdı.

Taşı üzerindeki siyah pantolonun cebine attı.

"Hadi gidelim."

Uyuyan Güzel #NicodiAngeloFanFicWhere stories live. Discover now