7🔳 "Ölüme koşarken"

En başından başla
                                    

Elleri endişe ile saçlarına gitti Haris'in. Biraz önceki kötü his kanser kitlesi gibi tüm bedenine yayıldığında nefesi kesildi. Sıcak mı olmuştu? Böylesi bir ateşin varlığı hiç normal değildi. O yetişkin bir insandı ve dahası bir polisti.

Fakat bir kadın ve ismi he ile başlıyor?

"K-kamera! Kamera kayıtlarına bakmam lazım." Haris aklına gelen ilk fikri ortaya attığında telaştan kime söyleyeceğini bilmediği için önüne gelene bildiriyordu.

Çalışanlar korku ile müdürün yanına gittiklerinde kamera odası açılmıştı. Alışveriş merkezinin iç ve dış bölümünü gösteren kameralar geriye sarıldı. Üç saat öncesiydi gerçekten de. Yaşanan arbede ve yaşlı kadının soğanları ile birlikte kapıdan çıkan Heyzır...

Dış mekân kameraları sayesinde yaşlı kadının evinin yolunu görülse de Haris çok tedirgindi. Hata yaptığını hissediyordu. Bunca benzerlik varken ismi de H ile başlarken büyük bir hata yaptığını hissediyordu. Tam da o gelinliklerin başına vermişti. Kendi durmalıydı. Böyle bir riske girmemeliydi, nasıl düşünememişti?

On altıncı kurban hakkında bilgiler gelmeye başlarken Haris çoktan mağazadan çıkmıştı bile.

***

Hayatın en tatlı günlerini yaşayamadan büyüyen bir çocuk daima içinde küçük bir dünya barındırır. Olaylara geniş açıdan bakmakta zorlanır ve yere düştüğünde yeniden kalkmak onun için yaşamının en zor durumu haline gelir.

Nefes alamadığı zaman boğulur. Yorulduğu zaman ölür. Gözleri acır acımaz kör olur. Sesler kısıldığındaysa, sağır olur.

Çünkü hayat ona bir adım ilerisi için fırsat sunmamıştır. Sunsa bile geçmişin buğulu resmi artık hiçbir şeyi net olarak görememesine neden olur.

Ondandır ki, çocukluğunu yaşayamadan büyüyen herkes, hala bir miktar çocuktur...

Yavaşça hissetmeye başladığım bedenim soğuktan için titrerken bir süredir baygın olduğum için üzerimdeki gelinliği yeni fark edebildim. Bedenimi sıkıca sarsa da üşüyordum. Bulunduğumuz bu ortam her neresiyse çok soğuktu. Yattığım yerin özellikle keskin bir soğukluğu vardı. Temas eden her noktam adeta soğuk tarafından ısırılıyordu. Kaşımak ve bu ısırığı yok etmek istiyordum ama kollarım beni dinlemiyordu.

Gözlerim etrafta gezinirken nerede olduğumu bulmaya çalıştım. Küf ve eski kokuyordu. Sanki bir yerlerde ıslak ve tam olarak kurumadan dürülerek konulan bir halı vardı. Burnum bu keskin koku ve soğuk ile sızlarken nefes almakta zorluk yaşıyordum.

Etrafıma bakmaya devam ediyordum ki sertçe açılan kapıdan sonra içeri kadının oğlu girdi. Kapıdan geçmek için başını eğmek zorundaydı ve devasa kot bahçıvan tulumunun içinde son derece ürpertici görünüyordu. Onu böylesine ürpertici yapan şey canıma kast etmesinden ziyade henüz tam olarak büyüyemeyen bir çocuk olarak canımı yaktığının farkına bile varamamasıydı. Bunu bir oyun olarak görürse ya da daha kötüsü bu dehşetten benim de zevk aldığımı falan düşünürse işte o zaman hiç şansım kalmazdı.

Sekerek bana doğru gelen genç adam bir şeyler de mırıldanıyordu. Neredeyse çoğu dökülen saçlarını arada eli ile düzeltip ayağına küçük olan ama normale göre çok büyük görünen ayakkabılarını yere vurup duruyordu. Neşe ile söylediği şey her neyse elindekiyle ilgilenmekten tam olarak seçememiştim. Elindeki şeyin ne olduğunu çözmeye çalışırken gülüyordu. Korku dolu gözlerle ona bakarken bir anda gözleri beni buldu ve kendinden geçercesine bağırması gecikmedi.

"Uyanmış! Uyanmış!"

Ağzından bilinçsizce akan tükürükleri çenesine doğru süzülürken çocuk gibi zıplıyordu. Dehşetle gözlerimi açtım. Hemen harekete geçmezsem çok geç olabilir. Hiçbir şekilde insafları olmayan bu iki insanın en kötü özellikleri, kötülüğün ne anlama geldiğiniz bilmiyor olmaları.

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin