69 🔰 "Yastık savaşları 2"

1.7K 221 233
                                    

••••••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



•••
••


Anıl Şanlı 🕯️

Dördümüz birden yattığımız yerin varlığından şüphe ederken sıradan durmaya çalışıyorduk ancak hiçbirimizin gözüne tek damla uyku girmemişti. Sütleri içmeyip içimize sakladığımız poşetlere doldurmuş sonra da lavaboya dökmüştük. Özellikle bizi kontrol eden İlhan hepimizin içtiğini sansa da bu işi başarı ile sonlandırmıştık.

Gözlerim tavana dikiliyken üstümdeki yorganın altında ellerimi birbirine geçirip sıkıştırıyordum. Ben ranzanın üst katında olduğum için gözlerimin açıklığı fark edilmiyordu fazla ama yine de dikkatli davranıyor başımı hareket ettirmiyordum. Bizimkilere yapmayın dedim ama dinlemediler. Onlar da benim gibi içmediler sütü ve bu gece her ne olacaksa gözlerimizle göreceğiz.

Saatimin ışığı yanıp yeni bir saatin başladığını belirtirken saatin üçe geldiğini gördüm. Gece üç. Gerginlikten yutkunup iç çektiğimde uzaktan sesler gelmeye başladı. Tüm yetimhanenin derin bir uykuya çekildiği yegane saat. Şu saatte süt içmeyenler bile uyurken tüm yatakhane gece birden sonra bayılmıştı resmen. Bizse gözlerimiz kan çanağı olsa da olduğumuz yerde hareketsizce beklemeye devam ediyorduk.

Önce bir uğultu sonra da ayak sesleri işitildi uzaktan. Bize doğru yaklaştıkça sesler daha seçilir hale geliyordu. Aralarında tanıdık tonlar vardı ama ihtimal vermediğim kişiliklerden dolayı konduramıyordum. Ancak ve ancak yatakhanemize gelip lambalar yandığında hızla gözlerimi kapattım.

"Burası da aynı ahır gibi. Bu eşşekleri daha ne kadar beslemeye devam edeceksiniz?"

"Son ayları efendim. Hepsi gönderilecekler."

"Bari gönderilmeden işe yarar birkaç tanesini seçin de boşuna beslemiş olmayalım."

Bu sesler kime aitti az çok anlamıştım. Biri Tepegöz'ün ta kendisiydi. Diğeri de evlatlık seçmek için gelen adam. Tepegöz ona efendim mi diyordu? O adam ve kadının bu işin içinde olduğunu anlamıştım zaten. Hep garip bir halleri vardı.

"Şöyle sarışın eli yüzü düzgün var mı bari?"

Gerginlikten yutkunamadım bile. Sarışınlığımdan nefret ettiğim onca zaman içinde ilk defa dehşete de kapılmıştım. Koskoca yatakhanede tek sarışın bendim. Hatta toplasan tüm yetimhanede on beş bile çıkmaz.

"Bi tane var efendim."

Onlar bana yaklaşırken alnımdan küçük küçük terlediğimi hissediyordum. Buz gibi ancak ciğerleri söken bir ter...

"Adı ne bunun?"

"Anıl efendim."

"Var mı başımıza bela açacak bir ailesi?"

Nefesimi düzene sokmalıyım. Gerginliğimi belli etmemeliyim.
Sakin kalmalıyım.

"Ailesi var ancak başa bela açacak kadar değiller. Buraya geldiğinden beri bir kez olsun sormadılar bile. Yokluğunu da fark etmezler rahat olun."

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin