11🔳 "Kırmızı güller ve kırık kadehler"

17.5K 1.7K 588
                                    


Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍

İnstagram hakugu

🔳🔳🔳

Derler ki; iyi olmak, aklından hiç kötülük geçmemesi değil, zihninde fokur fokur kaynayan kötülüklere karşı gelerek icraata geçirmemektir.

Yani iyi olmak, gücün yettiği halde kötülük yapmamaktır. İyi olmak, kötülüğün ne olduğunu bilmemek değil, damarında akan kana ve DNA'na işlenen zincire kadar kötülüğe bulanmış olsan dahi yola iyi biri olarak çıkmaktır. İyi olmak, kırık kadehlerden cam şato yapıp içinde dikenlerden kaçan kızıl gülleri koruma altına alabilmektir.

Zordur bu yüzden iyi olmak. Çünkü keser kırık kadehler iyilik için akan bileğini ve ihanet de eder kızıl güller kaçtığı zehirli dikenler için.

Bir meyle bakar kötü olmak, çok kolaydır, çok basit.

Yine de iyi olmak vardı bu dünyada, tüm kötülere ve kolay kötülüklere kafa tutan bir deli cesaretiyle...

Tam bu noktada Haris için üzüldüğümü itiraf ediyorum. Onun bir tür hırsız ve dolandırıcı olduğunu bilsem de bu zamana kadar cinayetleri çözmek için gerçekten çok çabalamıştı ve bir insanın yaşaması için elinden geleni yapmıştı. Dahası istese çok daha fazla karmaşa çıkarabileceği halde masum insanlara odaklanmıştı. Diğerlerinin yapmadığı ilgiyi göstermiş ve gerçekten fazladan tehlikeye bile girmişti. Her şeyi kuralına göre yapmıştık aslında. Ama bu, kendi ayağımızla kapana kısıldığımız gerçeğini değiştirmiyordu.

Ve fareler, kapanı ev kabul eder...

Muhabirlerden kurtulup merkeze girdiğimizde müdür, Meriç ve Onur hızlı adımlarla önden yürüyordu. Peşinden koşarcasına ben ve Haris onları takip ediyorduk. Bir çocukmuşuz gibi peşlerinden sürüklüyorlardı adeta. En arkamızda Emre ve diğerleri vardı ancak Haris'le benim varlığımızı kabul ettiklerinden emin değilim. Ortalarına aldıkları bir çöp gibiymişiz gibi rüzgârları ile hareket ettiriyorlardı.

Koridorda ayak seslerimiz yankılanırken "Müdür Bey, efendim bir dinleyin lütfen," diye seslendi Haris. Arkalarından koşarcasına giderken eğer açıklama yaparken anlaşabileceğimizi düşünüyordu bir aptal gibi. Fakat tahmin ettiğim gibi hiçe sayıldı yine. Dışarıdan nasıl görünüyordu bilmiyorum ama içerisi hiç de güllük gülistanlık değildi. Yine de Haris'e karşı ayrı bir uygulama vardı. Hiçe sayma politikası...

Hepimiz duymamıza rağmen duymazlıktan gelerek yürümeye devam ettiler. Haris ise vazgeçmiyordu.

"Müdür Bey!"

Daha fazla sesle seslendiğinde bile bir tepki olmamıştı, ta ki Haris koşarak müdürün önüne geçene dek. İstemsizce durmak zorunda kalan müdür burnundan soluyarak ellerini iki yanına koydu ve bekledi. Gözlerinden ateş fışkırıyordu adeta ve her ne duyarsa duysun asla sönmeyecek bir alevlenmeydi bu.

"Ben," dedi Haris doğru kelimeleri seçmeye çalışarak. "ben sadece sizlerin ismi karalanmasın diye iki katil diye bahsettim. Başka bir amacım yoktu. Gerçek katili bulabileceğime emindim ama reddedilince böyle bir yola başvurdum. Asla sizi hiçe sayma gibi bir niyetim olmadı."

Meriç ve Onur bıkkınlıkla nefes verirken Haris devam ediyordu.

"Profil uzmanı olmak istemiyorum. Emniyetin bir parçası olmak istemiyorum. Ben özgür yaşayan biriyim, bir yere bağlı çalışamam. Seri katili yakalamam için çağırdınız ve işim bitince beni gönderecektiniz, söz vermiştiniz..."

PROFESYONEL  [F•]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin