31. BÖLÜM

480 38 0
                                    

Ertesi Gün... 

Uyandığımda yanımdaki Ateş, kolunun birini belime sarıp diğerini de karnıma koymuştu. Ondan tarafa döndüm. Saçlarını okşamaya başladım. " Bir anda karşıma çıkıp hem sevgilim hemde bebeğimin babası oldun. Büyü gibi. Seni gerçekten seviyorum. İnadım da bu yüzden ya." dedim kendi kendime. Bir anda beni biraz daha kendine çekip yüzüme baktı. " Ben senin inadını yerim. Bende seni seviyorum bir tanem. " dedi dudağımı öperek." Tabi seviceksin. Hadi bir sevme. " dedim. Güldü ve kalktı." Saat kaç? " dedim esneyerek. Saate bakıp "6:40 yavrum." dedi. "Yavrum mu?" burnumu kıvırdım. " Hmhm." kalkıp üzerimi giyinmeye başladım. Tişörtümü giyecekken Ateş elimden tişörtümü aldı. "Ya kendim giyebilirim ama.", "Ben giydirmek istiyorum.", "Ben seni giydiriyor muyum?", "İstersen olabilir." dedi sırıtarak. " Uyuz." dedim. Gömleğimi alıp önünü iliklemeye başladı. Sonra da botumun bağcığını bağladı. "Oh ne iyimiş aslında ya." dedim. Gülerek "Her zaman." dedi. ___________________  Gelmiştik. " Bade." kafamı kaldırdım. Kaan abiydi. "Buyur abi.", " Nasılsın?", "İyi abi sen nasılsın?", "Çok şükür. Şey dicektim akşam Jöhlerden, 3 tane tim gelecek.", "Tamam abi. Hazırlık mı lazım?"," Yani. Hiba Nur sana yardım edecek.", "Tamam abi sorun yok." dedim ve Hiba Nur'un yanına ilerledim. "Devrem. Hazırlık varmış.", " Aynen devrem, zor bir şey yok aslında niye büyüttüler ki?", "Sorun yok hadi ne yapacaksak yapalım." dedim. " Kavurma. Sote gibi ama. Sen sebzeleri doğar mısın?", "Tamam." dedim ve soğanı alıp doğramaya başladım. Sonra da biberleri. "Belki kısmetin gelir kız." dedim ona dönerek. Elini yıkarken suyu bana fırlattı. "Kızım ciddiyim. Hem bak o da özel harekatçı. Yiğit bir delikanlı, yakışıklı, fit olsa olmaz mı?" dedim gülerek. "Doğru diyorsun ama- hayır ya." dedi ve etleri doğramaya başladı.  Timler gelmişti. Bizimkilerle birlikte büyük salonda oturuyorlardı. Bende içeriye geçtim. "Hoşgeldiniz." dedim. Masadan telsizimi ve beylik tabancası almıştım. Beylik tabancamı kılıfına koyup Ateş'in yanına oturdum. " Siz Kaan abinin bahsettiği Bade olmalısınız." dedi içlerinden biri. Vallahi yakışıklı çocuk maşallah. "Evet Bade ben. Memnun oldum." dedim ve gülümsedim.  " Zor olmuyor mu?" dedi yine birisi. Armasına baktığımda teğmendi.  " Hayır. Benim için bir zorluğu yok.", "Bade buraya gelirken, her çocuk annesiz büyüyebilir ama vatansız büyüyemez demiş. Anlamışsınızdır az çok." dedi Kaan abi gülerek. Güldüm. Herkes gülümsemişti. "Amirim. Bir mutfağa bakar mısınız? Baran her yeri dağıttı." telsizden Hiba Nur'un sesi gelmişti. " Geliyorum." dedim ve ayağa kalktım. Mutfağa girdiğimde her şey yerli yerindeydi. "Eeee?", " Amirim yardım edin diye şey ettik." kafamı salladım. Büyük sofrayı alıp içeri gittim. Ateş'e uzattım. "Serebilir misin?" kafasını sallayıp elimden aldı. İçeriye malzemeleri taşımış yemeğe başlamıştık. "Ellerinize sağlık." dedi bir kaç kişi. "Afiyet olsun.". "Kaan abi. Bizim çocuklardan biri sazını getirmiş. Akşam diyorum ki bir şeyler söyleyip otursak.", "İyi düşünmüş. Olur tabi." dedi Kaan abi. Hiba Nur'a döndüğümde bizim teğmene bakıyordu. Kolumla dürtüp boğazımı temizledim. Kulağına yaklaşıp " Ben demiştim demeyi sevmem ama. Ben demiştim kardo. " dedim. Bir anda öksürmeye başladı. Sırtına vurdum herkes bakıyordu. Yalandan gülümsedim. Sırtına biraz sert şekilde vurup su verdim. "Acı biber yedi yanlışlıkla, sorun yok. Demi devrem?" bana bakıp kafasını salladı Çay bardaklarını tepsiye koyup içeriye götürdüm ve masaya bıraktım. Ateş'in yanına oturdum.  Sazını eline almıştı biri. Yakasına baktığımda Dere yazıyordu." Ne çalalım komutanım? "," Sesi güzel olan yok mu? Biz bunun sesini duya duya bir olduk.", "Bade'nin sesi güzeldir. İsterse tabi." Ateş'e baktım. Gülümsedi. "Tabi. Olur." dedim. Sazı çalmaya başladığında dediki "Bu bizden size o zaman abla." gülümsedim. Aygız' ı çalıyordu. Bende ona ayak uydurdum beraber söylüyorduk bazı yerleri.   "Şol Tanrı dağlarının yiğit ve güzel kızı,  Nice Bahadırların bağrını yaran sızı,  Delişmen hülyaların ufkunu saran nazı,  Aygız Aygız Aygız.  Karabağ'da Aybala,  Ötüken'de Asena,  Bakışları Bozkurtça,  Aygız..."  Bittiğinde bizimkiler alkışlamaya başladı. Ateş'e kolunun altına çekip başımdan öptü." Vallahi çok güzelmiş sesi. Ağzınıza sağlık. " dedi teğmen." Teşekkür ederim." dedim. Sonra çayımı yudumlarken teğmen ile Hiba' yı yine yakaladım. Bunlar ilk görüşte aşk yaşıyorlar. Koluma Ateş'i dürtüp kafamla orayı gösterdim. İlk önce bana baktı. Sonra da gösterdiğim yere. Sırıtmaya başladı. Tek elimle suratını okşayıp önüme döndüm.  2 Hafta Sonra...  Görevimiz bitmişti. Akşam helikopter ile dönüyorduk. Bu 2 haftada değişen tek şey Hiba Nur' un bizim timimize katılışıydı. Bizimle dönecekti. O da Ankara'da görev yapıyormuş normalde, eşyaları da orada olunca onda sorun olmadı. Operasyona çıkmıştık 4 defa, onda da bir şey olmamıştı." Bade eşyalarını topladın mı? " dedi yanıma gelerek. Biraz daha yaklaşık sarıldım. Kafamı boynuna gömdüm. "Hmhm." kollarını belime doladı. "Ne oldu?", "Hiç. Sarılamaz mıyım?", "Sarıl tabi yavrum." dedi boynumdan öptü. "Hadi aşağı inelim." dedim ve elinden tuttum. Aşağı indiğimizde Mert  (teğmen) ile Hiba sarılıyordu. İçeriye girip boğazımı temizledim. "Yanlış zamanda geldik sanırım. Hadi Ateş." dedim  Ateş'i dışarı doğru iterken . "Aile var çocuklar, olmaz böyle." dedi ve peşimden çıktı. Kapıyı kapattığımda gülme krizine girdim. Nedenini bilmiyordum ama. "Ateş.... Hahahaha... O ne demek öyle? Hahahaha.", " Ne dedim kızım aaa. Ortalık yerde. Ayıp ayıp.", "Görende beyaz atlı prens sanar.... Hahahaha." dedim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Kolunu omzuma atıp yanımda gelmeye başladı. İkimizinde telsizinden anons gelmeye başladı. " Helikopter hava durumu nedeniyle erken geliyor. Hazır olun." gidip çantalarımızı aldık. Helikopter geldiğinde helikoptere geçtik.  ___________  Yaklaşık 3 saat sonra varmıştık Ankara'ya. Ateş arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladı. "Yarın izinliyiz. Şu düğün gününü alalım artık ya. Off sürekli bir şey çıkıyor." dedi Ateş. "İlk defa sana katılıyorum." dedim ve kollarımı birbirine bağlayıp cama döndüm. "Bak bak bak. Hareketlere bak." dedi yanağımı iki parmağının arasına alarak. "Yapma kızarıyor.", " Allah Allah. Kızarsın banane." dedi bir daha sıktı. Oflayıp önüme baktım. Eve geldiğimizde ilk önce ben duşa girdim. Bornozumu giydikten sonra paravanı açtım. Ateş dişini fırçalıyordu. Bende yanına ilerledim. Diş fırçama diş macunumu sürüp fırçalamaya başladım. Telefonumu alıp şarkı açtım. 'The Lazy Song'   elimi karnıma koyup sağa sola yavaşça sallıyordum kendimi. Aynaya baktım, hala dişimizi fırçalıyorduk. "Bade sesini kıssana. Başım ağrıyor zaten." dedi macundan dolayı boğuk sesiyle. Kafamı sallayıp kapattım. Ağzımı çalkaladım ve ağzımı sildim. "Bu arada kargon gelmiş. Koltuğa bıraktım." kafamı salladım ve dolaptan maske çıkarıp yüzüme taktım. İçeri ilerleyip iç çamaşırımı giyindim. Bornozumu tekrar bağladım. Yatağın önündeki koltuktan koliyi aldım ve açtım. İstediğim her şey gelmişti. Çatlak kremi, bakım kremleri, nemlendiriciler ve biraz da hamile kıyafetleri. Hepsini yerleştirip tekrar banyoya ilerledim. Ateş duş alıyordu. Aynanın karşısına geçtim ve maskeyi çıkardım. Yüzümü tekrar yıkadım ve kuruladım. Nemlendirici kremini alıp yüzüme yedirmeye başladım. " Oo Bade hanım?", "He?", "İstersen buraya gel." dedi gülerek. " Oldu canım." dedim ve dışarı çıktım. Üzerime şortlu pijamalarımı giyinip, saçımı havluyla sardım. Sonra aşağı indim. Bitki çayımı demledim. Yoğurdun içine yuvarlak yuvarlak salatalık doğrayıp tepsiye koydum. İçeri geçtim. Televizyonu açtım. Yoğurt ve salatalığımı yerken Ateş girdi içeri. "Saçlarını kurut. Üşütürsün." dedim. " Ne yiyorsun yine?" yine mi? Alacağın olsun Ateş. Sırıttım salatalığın çatala batırdım ve " Seni. Tadının bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum.". Dedim. Bana yaklaştı. Boynuma burnunu sürtüp " Ben senin tadının çok güzel olduğunu biliyorum ama. " dedi ve öptü." Her boku da bil zaten." dedim. Yanağımdan ısırdı " Bu sıralar çok küfür ediyorsun.". Omzumu silktim. Saat geç olmuştu." Uyuyalım mı? "kafasını salladı ve bir anda beni  kucağına aldı. Kolumu boynuna dolayıp ayaklarımı beline sardım." Sağol. " dedim kafamı boynuna gömerek." Ne demek efendim. " dedi. Beni yatağa yavaşça bıraktı. Kendine yanıma uzanıp ışığı kapattı. Ona dönüp sarıldım. Oda kollarını belime sarıp beni kendine çekti. Saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerimi kapatıp uykuya dalmaya çalıştım. Bir anda telefonun çalmasıyla yerimizden zıpaldık resmen. Niye arıyordu ki?   

İyi geceler canlar... Umarım beğenirsiniz❤️ İyi okumalar, iyi geceler 🖤 🦅⚡

GÖKBÖRÜ |TAMAMLANDI |Donde viven las historias. Descúbrelo ahora