Bölüm -24

32 10 0
                                    

       Hakan'ın  gideceği gün geldi. İçimdeki burukluk tarif edilemez derecede büyüktü.  O'nun gidecek olmasına alışamadım ki . Nasıl veda edecektim.  Nasıl alışacaktım. Telefonun sesiyle toparlandım.
     Hakan:
"Canım hemen hazırlan , almaya geliyorum seni."
      Yasemin:
" Kötü bişey yok değil mi?"
        Hakan :
" Hayır güzelim. Sen hazırlan . Gitmeden halletmemiz gereken bişey var".
     Yasemin :
" Tamam canım . Ama merak ettim ne olduğunu . Hemen hazırlanıyorum."

  Hazırlanıp hemen aşağı indim. Annem beni görünce şaşırdı. Normalde pek erken kalkmayan ben , şimdi hazır giyinmiş bir şekilde annemin karşısındaydım.
Annem:
" İyi misin kızım ? Nereye gidiyorsun"  dedi.

     Hakanla bir işimizin olduğunu söyledim ve evden çıktım .  Hakan gelmiş ve beni bekliyordu. Arabaya bindim.Yol boyunca pek konuşmadık. Sonra arabayı uygun bir yere bırakıp indik.  Telefon oparatörü olan  bir dükkana doğru yürüdük.
      " Numaralarımızı değiştiriyoruz . Yeni hat almak istedim hem sana hem bana.  Aklım sende kalmasın tedbirli olalım" dedi.
    " Ne iyi düşünmüşsün , çok iyi olur".

    Biz bunu neden düşünememiştik ki önceden. İşlemleri yapıp yeni hatlarımızı aldık . İki gün sonra yeni numaralarımızı kullanmaya başlayacaktık. Orada işimiz bitince çıktık.
       Arabayla otogara doğru gittik. Uçak yerine otobüsle gitmeyi istedi.  Arabayla uzun sürerdi yolculuk ama Hakan nedense uçakları sevmiyordu hiç.Dönüşte direkt Onlara gittik .Sevgi teyze ile aynı duyguları paylaşıyorduk. Ben belli etmemeye çalışıyordum ama O aralıklı olarak ağlıyordu.  Otogar Hakanlara yakındı. Birkaç dakika sonra  annemle babam da geldi. Herkes bir aradaydı.
Hakan :
   " Güzel ailem sizlerle bir konu hakkında konuşmak istiyorum" dedi. Hepimiz ona doğru döndük.

" Biliyorsunuz nişan günümüzde tatsız bir olay oldu. Kısacası Aykut diye birisi Yasemin'i uzun süredir rahatsız ediyor. Bu yüzden numaralarımızı değiştirdik. Yasemin size emanet. Herhangi bir durum olursa ki olmamasını tercih ederim. Mutlaka bana haber vermenizi istiyorum. "

Babam:    "Bu iş bu kadar ciddimiydi. Bize neden önceden haber vermediniz ".
  " Bu kadar ileri gideceğini düşünmedik. Gitmek istemiyorum ama mecburum. Lütfen siz de dikkat edin olur mu? Aklım burda kalmasın."

Mahmut amca da :
" Merak etme oğlum Yasemin bize emanet. Aklın kalmasın oralarda. Herhangi bir durum olursa elbet biz de gerekeni yaparız."  dedi.

  Sevgi teyze şimdi tam anlamıyla ağlamaya başladı. Annemde geri kalmadı tabi o da başladı. Ben ne diyeceğimi bilemedim sadece onları izledim. Sonunda Hüseyin dede odasından çıkıp yanımıza geldi.

"Sanki evde cenaze var  Tövbe tövbe. Gelinler neden ağlıyorsunuz? Gülüp eğlenmemiz gerek. Torunum ilk görevini yapmaya gidiyor". Dedi.
   Hüseyin dedenin  konuşması işe yaradı. Annemler toparlandı. Havadan sudan konuşulmaya başlandı  ve keyifler yerine geldi.
    Ezgi ile mutfağa gidip herkese  kahve yapmaya başladık. 

Yasemin:    Ezgi biliyor musun aklıma ne geldi.
Ezgi:   Ne geldi abla?
Yasemin:  İsteme günü abine tuzlu kahve yapmayı unuttuk biz.
Ezgi:   Gerçekten mi abla . Yoksa şimdi....
Yasemin:  Eveeett. Kısmet bu güneymiş. Hem içerdeki hava bira değişsin değil mi?"
Ezgi :   İyi fikir abla, hadi yapalım.

     Ben Hakan 'ın kahvesini yaparken Ezgi de diğerlerinin kahvesini yaptı.  Bütün kahveleri tepsiye koydum Hakan'ın kahvesini de gözümle işaretledim. Ezgi'ye:
     "Herkes salonda mı bir bakayım . Hem ortama bi göz atmış olurum".  diyerek salona geçtim. Hakan'ı " Nereye gideceksin otobüsten inince , ne yapacaksın, Nerde kalacaksın?" diyerek soru yağmuruna tutuyorlardı.
    Babam beni görünce:
   " Hani kahveler kızım. Hakan'ın gitmesine az kaldı. Getirin kahveleri olduysa"?
   "Hemen getiriyorum"diyerek mutfağa gittim. Ezgi tepsiyi getiriyordu, elinden tepsiyi aldım ve salona doğru yürümeye başladım .İşte şimdi yandım . Hakan'ın kahvesi hangisiydi acaba.

  Gözüme bir fincan takıldı. Sanırım buydu diyerek onu sona sakladım. Herkesin kahvesini verdim. Hakan 'ın da kahvesini vererek yanına oturdum . Kulağına eğilerek:
      " İç bakalım beğenecek misin?"
  Hakan kahveden bir yudum aldı. Çok güzel olmuş eline sağlık" dedi.
"Nasıl yani tadı kötü değil mi" diye sormuştum ki  Mahmut amca içtiği kahveyi geri püskürdü.
" Buna kim tuz attı kızlar?"

Ezgi ile birbirimize bakakaldık. Nasıl karıştırmıştım ben bu fincanları. Ezgi de gülmeye başladı sessiz sessiz. Ben gülsem mi utansam mı bilemedim.
Babam :
" Eee . Kime niyet kime kısmet" diye gülünce gülümseyen herkes kahkaha atmaya başladı. Mahmut amcanın o halini artık hiç unutamam ben. Mahçup bir şekilde:
"Hakan için yapmıştım onu. Fincanları karıştırmışım kusura bakmayın" dedim.
" Madem benim içindi o kahve ver baba ben içeyim" deyip birkaç yudumda bitirdi Hakan kahveyi.
Diyecek bişey de bulamadım ki . Sonuçta içti bana göre bu yeterliydi. Kahveler bitince Ezgi'in yerine fincanları ben topladım. Yıkamayı düşündüm ama Ezgi gelip işi devraldı benden . Salona geçtiğimde hala tuzlu kahvenin espirisini yapıyordu bizimkiler. Hakan son kontrollerini yapmak için odasına çıktı. Çok az bir süre sonra birkaç eşyalarını aşağıya indirdi.
" Yasemin biraz bakar mısın" dedi odasına çıkarken. Ben de anneme baktım hemen. Babamlar sohbet ettiği için bizi pek dinlemiyorlardı.
Annem:
" Hadi kızım bir bak sen Hakan 'a" dedi annem.

Ben de o yeşilçam filimlerini hatırlatan merdivenden çıkarak Hakan 'ın yanına gittim. İlk kez yukarıya çıkıyordum. İçimde anlamsız bir heyecan vardı. Hakan odasının kapısında beni bekliyordu. Gülümseyerek bir anda elimi tuttu ve içeriye çekti beni. Heyecandan kalbim fırlayacak gibiydi.Gözlerini gözlerime kitledi.
" Birazdan istediğim gibi sana sarılıp veda edemem diye buraya  gelmeni istedim."
" İyi düşünmüşsün."
"Kendine dikkat ediyorsun tamam mı? Aklım sende kalmasın."
"Merak etme canım. Senin için kendime iyi bakacağım."
" Tabi ama ben emin olmak istiyorum.Yalnız dışarı çıkmamaya çalış. Mutlaka yanında biri olsun. Şikayet edince hapse gireceğini bilsem hemen şikayet ederdim."
" Ben de düşündüm canım ama en fazla bir iki gün durup çıkar karakoldan sanırım.Aslında..."
" Her neyse önemli olan şu anımız güzelim. Bunları yine konuşuruz" diyerek bana biraz daha yaklaştı.

    Sessizlik vardı aramızda . Bizim yerimize gözlerimiz konuşuyordu. Bir süre hiç ayırmadan gözlerime baktı. Bende gözlerimi ayırmadan O 'na baktım. Artık nefesini hissediyordum yüzümde. Yavaş yavaş dudaklarımız buluştu. Nefessiz kaldığımı hissettim bir an.  Biraz kendini geri çekti.
"Seni çok seviyorum herşeyim."
"Ben de seni çok seviyorum bitanem." 
    Ve tekrar buluştu dudaklarımız.
"Abi !  Geç kalacaksın" diyerek yaklaşan Ezgi'nin sesiyle ayrıldık hemen. 
"Tamam iniyoruz" diyerek tekrar bana döndü. Gülümseyerek birbirimize baktık. En çok da gülüşüne aşıktım bu adamın. Güldüğü zaman beliren o gamzesi o kadar güzel oluyordu ki. Bu kez ben ona yaklaşıp gamzesinden öptüm.
" Geç kalıp gitmemi istemiyorsun galiba küçük hanım."
" Gitme. Yanımda kal , beni bırakma desem kalır mısın?"
" Gezmeye gitmiyorum ki ve sende belli bir süre sonra yanımda  olacaksın."
" Biliyorum ama özlerim işte ne yapayım." diyerek sarıldım O'na.
Gözlerimiz birbirine kitlendi. Zaman dursaydı keşke. Ve biz birbirimizden hiç ayrılmadaydık.

Gülüşüne Hasret GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin