Bölüm-9

45 10 1
                                    

Yarın gidiyordu,yine ayrılıyorduk.Onunla zaman geçirmeye çok alıştım. Şimdi bi yanım hep boş kalacaktı. Zaten yaza ne kalmıştı ki ... Göz açıp kapayana kadar geçerdi sanki.  Hem nişan günümüzde belli olmuştu. Ağustos ayında nişanımız vardı.
     Uyanır uyanmaz balkona çıktım. Kış mevsiminin en sevdiğim yönü buydu : temiz hava. Telefonun çalmasıyla odama geri girdim. Meltem arıyordu:

"Yasemin düğünümüzün günü belli oldu .Ekim ayında evleniyoruz ."
"Neee Ekim mi ... Çok sevindim canım benim" dedim Meltem'e.
"Beraber çıkarız her mağazayı dolaşırız değil mi ?"
"Tabiki Meltemciğim bizim de Ağustos' ta nişanımız olacak ,ben de bakarım elbiseme çok iyi olur."
" Gercekten mi ? İlk önce senin için bakalım o zaman . Sen bakarken ben de gelinliklere bakarım olmaz mı?"
"Hiç fark etmez canım, ikisine de bakarız olur mu. Bu arada Hakan yarın gidiyor sonra haberleşelim mi" dedim.
" Tamam canım hayırlısıyla gelir inşallah"
" İnşallah canım görüşürüz" diyerek telefonu kapattım.

Aşağıya indim . Bizimkiler kahvaltılarını yapmış televizyona bakıyorlardı. Kahvaltı sofrası hala duruyordu. Bende kahvaltımı yapıp hemen mutfağı toparladım. Sonra bizimkilerin yanına gidip:

" Napıyorsunuz benim güzel ailem. Aaa boş boş mu televizyon izliyorsunuz ben size hemen bir kahve yapayım değil mi" diyerek tekrar mutfağa gittim.
Giderken annemin şaşkınlıkla bana baktığını fark ettim . Arkamdan mutfağa geldi.

" Hayırdır Yasemin ne isteyeceksin" dedi gülerek.
" Aşk olsun annem ne isteyebilirim size kahve yapayım istedim" dedim anneme.
" Tamam bakalım" dedi ve çıktı mutfaktan .

Kahveleri yapıp salona getirdim . İkiside " Eline sağlık kızım" dedi. Kahveler bitince babama :
" Babacım izin verirsen Hakanlara gidebilir miyim? Yarın gidecek ya bir ziyaret edeyim , olur mu ki" dedim .Babam da:
" Tamam kızım ama geç kalma" dedi.
Belki normal şartlarda olsa pek izin vermezdi. Ama Hakan'ın ailesini tanıyor olması işimi kolaylaştırıyordu. Bu yüzden Hakanlara gitmemi pek yadırgamıyordu hatta her seferinde izin veriyordu. Canım babam benim .
Hemen odama çıkıp hazırlandım. Acaba ne giysem diye düşündüm bir an. Hakan'a güzel görünmek istedim. Yeşil rengi seviyorum ya Hakan da yakıştırıyordu bana. Fıstık yeşili v yaka kazağımı giydim. Siyah kotumu da altına kombinledim. Saçlarımı da at kuyruğu yaptım , hafif makyaj ile hazırdım.
Aşağı inince annem beni karşıladı:
" Kızım ne kadar uzun sürdü hazırlanman . Dur bir bakayım sana . Yeşil sana ne güzel yakışmış böyle." dedi.
"Biraz güzel olayım dedim de".
Babam :
" Boşuna uğraşmışsın kızım sen zaten güzelsin."
Babamın da övgüsünü alınca enerjim yeterince doldu. İkisine de elimle öpücük atarak çıktım evden.

Tabi enerjim Hakanların evine girmemle kayboldu. İçimde yine bir burukluk oluştu. Evde Ezgi ile Hakan vardı. Mahmut amcalar Hüseyin dedeyi kontrole götürmüşler.
Hakan ile sohbet ediyorduk. Sonra bavuluna koyması gerek kitapları unuttuğunu fark edip odasına çıktı. Ezgi de içecek bişeyler getirmek için mutfağa gitti.salonda kalmıştım tek başıma.Aklımda hep Hakan'ın gidecek olması vardı.

Ezgi elinde tepsi ile gelirken Hakan salondaki merdivenlerden inerek geldi.
Bizimde evimiz dublexti. Ama bu evde başka bir hava vardı.Yanıma oturdu.

Hakan :  Ne düşünüyorsun sevdiceğim üzgünsün.
Yasemin : Gideceksin ya onu düşünüyorum. Elimde değil.
Hakan : Sabredeceğiz benim içinde zor olacak.
Yasemin: Sen hiç birşey düşünme, mezun olup gel yanıma.
Hakan : Sadece seni düşünürüm, zaten hiç aklımdan çıkmıyorsun ki...

Biz bu şekilde konuşmalara devam ederken
Ezgi öksürerek bize döndü:
"Abi yarın gidiyorsun ve siz zamanınızı oturarak geçiriyorsunuz farkında mısınız?"

Hakan ile bakıştık bir süre . Sonra gülümseyerek:

" Haklısın cadı . Biz neden seninle oturuyoruz ki burda. Madem öyle Hadi bakalım o zman dışarı çıkalım . Yasemin hanım eşlik eder misiniz bana."

" Tabiki Hakan bey memnuniyetle." dedim.

Ezgi'ye hoşçakal diyerek dışarıya çıktık. Nereye gidecektik ki, düşünmeden dışarı attık kendimizi.  Hava soğuktu nereye gidecektik.

"Bovling oynamaya ne dersin."dedi Hakan  bir anda.
" Süper olur ama  teke tek mi olcaz yani". dedim.
Hakan birini aradı :
" Yengeyi alıyorsun , atacağım konuma geliyorsunuz .

Sordum ama söylememişti bir türlü. Bovling salonuna geldik, aşağı yukarı yarım saat sonra Meltemler geldi. Çok mutlu olmuştum.
"Eeee .. Kim kiminle olcak?" asıl soru Okan'dan gelmişti.

     Birkaç konuşmanın ardından kızlar  ve erkekler olarak ayrıldık.  Oyuna başladık.
Meltem ile pek şanslı değildik . Bizimkiler bize fark atıyordu. Oyun yarılanınca Meltem ile ümidimiz kesildi.

Okan: Kızlar ağlayacaksanız oynamayalım , deyince Hakan gıcık gıcık sırıttı.

" Meltemcim şunlara kimin ağladığını gösterelim hadi , şimdi odaklanma zamanı". dedim.

Atışlara sırayla devam ettik , bu kez şans bize gülmüştü. Karpuzlama attığımız toplar labutların hepsini deviriyordu. Meltemle keyfimiz yerine gelmişti, artık biz dalga geçmeye başladık. Oyun sonunda sadece üç puanla onları yendik.
Hani tavlada yıkılanın kolunun altına tavla sıkıştırılır ya bizde bovling toplarını bizimkilerin eline tutuşturduk ve zaferimizi fotoğrafladık.
Ne güzel eğlenmiştik.
" Beyler birer salep ısmarlarsınız artık bize değil mi"? dedim.
Biz salep içerken onlar kahve içti. Tabi ben dayanamayıp:
" Siz aslında birer bardak soğuk su mu içseydiniz" dememle Meltemle gülmeye başladık.
Hakan: " Okan hiç bozmayalım neşelerini bence . Gün gelir şans bize güler" dedi.
Bu kez hepimiz gülmeye başladık. Ne güzel bir dörtlü olmuştuk böyle. Sonra hep birlikte oyun salonundan çıktık.

Eve dönerken ne zamandır Okan ile samimi olduklarını sordum . Onların nişanlarından bir ay sonra ortak bi arkadaşları sayesinde buluşmuşlar, o günden beri iyi bir dostlukları olmuş. Sonra ısrarla saat  kaçta gideceğini sordum ama bir türlü söylemedi bana.

" Gelme otogara şimdiden üzülüyorsun. Daha fazla üzülmeni istemiyorum " dedi. Bende peki öyle olsun dedim.

Ben de Yasemin isem. Otobüs saatini mutlaka öğrenirdim. Yatmadan önce Ezgi'yi arayıp zorla da olsa saati öğrendim.
...

Sabah telefonun zil sesi ile uyandım.Hemen hazırlanıp aşağıya indim.Babam beni görünce şaşırdı. Hakan' uğurlamak istediğimi söyledim. Beni kırmadı ve beraber evden çıktık.

Otogara gittiğimizde , otobüsün hareketine 10 dakika kalmıştı. Erken gelip yakalanmamak istemiştim , fakat daha otobüse yaklaşamadan Hakan'a yakalanmıştım.Beni görünce kaşlarını çatarak yanıma geldi.

" Sana gelme demiştim , hem sen nerden öğrendin otobüsün saatini."
" Şimdi bunu mu konuşacağız, seni son kez göreceğimi düşünemedin mi."dedim.

Çoktan gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Hakan eliyle gözyaşlarımı sildi ve yanağıma bir buse kondurdu.Hemen babamın olduğu yöne baktım.Babam Mahmut amca ile konuşuyordu.
Kulağıma eğilip:

"Benim için kendine dikkat et seni çok seviyorum".dedi.

"Bende seni çok seviyorum. Sen de dikkat et kendine olur mu?"

Sarıldık son kez ve otobüse bindi. Otobüs gözden kaybolmuş ben ise hala al sallıyordum. Babam:
"Kızım otobüs neredeyse İzmir'e yaklaştı, sen hala el sallıyorsun".
"Dalmışım baba"dedim mahcup bir şekilde.

Bu ayrılıklar neden bu kadar zor ki....

Eve gelir gelmez hemen odama çıktım . Tam başımı yastığa koymuştum ki telefonum çaldı. Numara gizliydi, açmadım. Sonra devamlı gizli numara aramaya başladı . Sonunda açtım telefonu .

"Eee... Gitti işte sevgilin , benim olmaya hazırla kendini Yasemin".

Ve telefon kapandı. Donup kaldım . Kimdi bu arayan......

Gülüşüne Hasret GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin