Bölüm-19

28 8 0
                                    

Bugün Hakan'ın omuz alçısı çıkacaktı. Onunla gitmek istesemde izin vermedi.Yanında gitmemi neden  istememiyor ki . Hastane çıkışı uğrayacağını söyledi sadece. Ne yapalım gelsin , evde görürüm artık dedim kendime.
Evin içinde dolanarak öğleyi zor ettim. İlerleyen saatlerde Hakan geldi. Hiç bir sıkıntı olmadığını söyleydi. Alçı çıktığı için artık daha rahattı. Çayı demlemiştim bile önceden. Belki fazla kalmaz diye en azından bir bardak çay içer diye düşündüm. Babam  evde değildi  arkadaşlarıyla buluşacaktı.
Annem:
" Ne iyi ettin oğlum gelmekle. Şimdi nasılsın? Alçı da çıktı. Daha iyisindir."
" Evet daha iyiyim . Sıkılmıştım ama şükür bitti o durum. Daha rahat hareket ederim artık."
"Tabiki de . Sıkıntı olmadığına da sevindik. En azından kalıcı bi durum yok. Hadi  siz oturun benim biraz  işim var."dedi annem . Mutfağa doğru gidiyordu ki:
"Zehra teyzem , bizim düğünü ne zaman yaparız" diyerek pat diye sordu. Annem  geri dönerek baktı.
" Oğlum ben ne diyebilirim , tarihe ailece karar vermek gerekir" dedi. Hakanı'ın cevabını beklemeden mutfağa gitti.
" Devamlı aynı şeyi yapıyorsun canım yaaa , duyan başka bişey anlayacak" dedim sessizce.
   " Güzel nişanlım, baban önce nişanı yapalım demişti . Nişanı yaptık işte sıra düğüne gelmedi mi sence" deyince ne söyleyeceğimi bilemedim.
   Sonra Hakan "  Her neyse iki gün sonra sınava gireceğim, dua et bana güzel geçsin . Bu sınav çok önemli."
   " İnşallah canım hayırlısıyla güzel geçer. Ben sana güveniyorum."dedim.

      Sonunda konunun değişmiş  olmasıyla başka şeylerden sohbet etmeye başladık. Annemde işini bitirip yanımıza geldi. Annem düğün konusunu açmadan sohbete dahil oldu. Hakan saatin geç olduğunu söyleyerek müsade istedi onu kapıya kadar geçirdim.  
       İyiki babam yoktu . Hakan devamlı düğünü soruyor ,babam yanlış anlayacak diye korkuyordum. Gerçi annem de ne düşünür diye merak ediyordum hep. Şu iş tatlıya bağlansa da  rahat etseydik artık.

   Yatmadan önce Hakan'ı aramak istedim. Tam arayacakken O beni aradı.Kalp kalbe karşıymış diye gülümsedim önce , sonra telefonu açtım.

  Hakan:   Güzelim bizimkilerin düğününe ne kadar kaldı?
Yasemin:    Dört gün kaldı canım.
Hakan:    Hıımm .Az kalmış peki ne giyeceksin.
Yasemin:   Bilmiyorum karar veremedim ki.
Hakan:  O halde benim sınav  çıkışı buluşalım , elbiseye bakalım sana ne dersin?
Yasemin :   Çok iyi olur , o zaman iki gün sonra görüşürüz nişanlım.
Hakan :   Görüşürüz güzelim seni seviyorum.

    Gerçekten hiç düşünmemiştim  ne giyeceğimi.  Ben bunu nasıl da atladım . Hakan ile nişan bohçası zamanını saymaysak bu ilk alışverişimiz olacaktı. Acaba nasıl geçecekti bu elbise olayımız. Şimdiden biraz heyecanlanmıştım.

Uzun zamandır kitap okumadığımı fark ettim. Kitaplığımdan bir kitap seçtim. Canan Tan'ın kitabından birini aldım . Kitabın verdiği rahatlamayı kolay kolay bulmazsın başka yerde. 
Balkonda güzel bir hava vardı. Kitabımı okurken mesaj sesi geldi . Hakan gene ne yazdın diyerek telefonu açtım.

" Bu iş fazla uzamadı mı seçimini yapma zamanı geliyor. Seninki bir daha sefere şanslı olmaz".

      Yatağa oturup mesajı birkaç kez daha okudum.  Vazgeçmeyecek Aykut anladım artık. Hakan' a  tam anlamıyla anlatmam gerekiyordu.

.....
     Hakan sınava girdi bugün. Konuştuğumuz gibi sınav sonrası beni almaya geldi. Evden çıkarken  ,alış verişten sonra anlatmayı düşündüm.
     Birkaç mağazaya baktık . Hakan :
  " Bu elbisenin arkası yok ki etek kısmını unutmuşlar bunu da çıkar". Dediği ve beğenmediği 5. Elbiseyi de çıkardım. Her giydiğime bahaneler buldu. Bu kısa , bu açık, bunun rengi olmadı....   Beğendiğim bütün elbiselere bahane buldu. Artık dayanamadım:

" Yeter artık , elbise denemicem, çıkalım" dememle mağazadan çıktık.
" Olmaz ki bişey almadın . Beğenmedin mi buradakileri. Başka yere gidelim mi?"
"Herşeye bir kulp taktın , ben kendim seçerim. Hem gel bir yerde oturalım , anlatacaklarım var" dedim.

Bir kafeye oturduk . Mesajları tek tek okuttum. Hiçbir tepki göstermedi. Hatta neden önce söylemedin diye de kızmadı.
"Hiç birşey yapamaz izin vermem buna. Sen düşünme bunları olur mu" dedi sadece . 
Ve ben çok şaşırdım.  Benim tanıdığım adam böyle sessiz kalmazdı. Ama şimdi hiçbişey söylemedi. Ben de bişey söylemedim  uzatmadım konuyu. Zaten ne diyebilirdim ki.
Gelen çaylarımızı içmeye başladık sessiz bir şekilde. Sessizliği bozmak için farklı farklı konular açtı. Bu işime geldi açıkcası zaten bu neyin sessizliğiydi. Yine konu almadığım elbiseye geldi. Neden her elbiseye bir kulp taktığını sordum . "Kıskanıyorum." dedi. Gülümsedim. Madem kıskanıyorsun gör bakalım düğündeki elbisemi diye geçirdim içimden. Ve sırıtmaya başladım. Hakanda bana bakıp gülmeye başladı. Beraberken sohbet etmeye gerek yok ki. Biz bakışarak da anlaşıyorduk .
~~~

    Öğleye doğru çıktım çarşıya. İlk işim elbise almaktı dünki denediklerim fikir vermişti bana. Hem Hakan'ın olmaması daha da keyiflendirdi beni. O mu olsun bu mu olsun derken sonunda beğendiğim elbiseyi aldım. Kısa ,straplez  bordo tonlarında aldım elbisemi. Hakan' a da söylemedim . Düğünde görsün en iyisi. Nasılsa düğünün ortasında "çıkar" diyecek hali yok ya.

Eve geldiğimde hemen izin aldım bizimkilerden. Meltemlerde kalcaktım bugün. Birkaç gün önceden konuyu açmıştım annemlere. Bu yüzden direk izin almayı denedim. Gerçi Hakan ne gerek var demişti ama yine de ondan da izni koparmıştım. Sanki yabancı bir yere gidiyordum. Bazı karşı çıkmaları canımı sıkıyordu aslında. Ama pek de önemsemiyordum ki. Bir şekilde ikna oluyordu.

Akşam saatlerinde gittim Meltem'e . Emine  teyzenin hemen yemeğimizi yiyelim demesini sonradan anladım. Yarın kına vardı ve ev kalabalık olmaya başladı yavaş yavaş. Misafirler gelip gidiyordu. Meltem ile çay servisi, yıka topla derken bir türlü yalnız kalamadık ki. En azından başka kızlar da vardı da yardımcı oluyorlardı.

      Sonunda herkes gitti. Biz de odaya geçtik. Sabaha kadar sohbet ettik. Biz uyurken gün ağarmaya başladı. Birkaç saat de olsa uyuduk .
Uyandığımda Meltem çoktan kalkmış, hazırlanmaya başlamıştı bile. Bende kahvaltı yaptım ve kıyafetlerimi almak için eve gittim. Hakan'ı aradım ama açmadı . Birkaç kere daha aradım ama yine ulaşamadım. Son ulaşamadığımda olanlar aklıma geldi , korktum .
Babam bıraktı kuaföre . İlerleyen saatlerde hepimiz hazırdık . Meltem kırmızı bindallısı ve açık saçları ile çok güzel gözüküyordu. Okan geldi onlar gitti. Ben biraz daha bekledim. Hakan sonunda geldi. Salona beraber gidecektik. " Beraber gideriz salona" demişti dün.
"Nerdeydin gün boyu sen?"dedim .
"İşlerim vardı güzelim, geldim işte."
" Ne işiymiş bu? Ulaşamadım sana hiç."
" Önemli bişey değil canım" diyerek konuyu kapattı.

Salona geldiğimizde hemen annemlerin yanına oturduk. Bizim çift alkışlarla salona geldi.Kına merasimi kalabalık olurdu burda. İki aile de aynı yerde toplanırdı .

İlk danslarını yapıyorlardı. Çok da yakışmışlardı birbirlerine. Sonra herkes gibi bizde dansa kalktık. Uzun bir oyun havalarından sonra ara verildi müziğe. Herkes yerine oturdu. Emine teyzenin el işareti ile yanına gittim. Sıra kına  merasimindeydi.
     Okan ile Meltem salonun ortasına oturdular. Genç kızlar ( tabiki ben de )   müzik eşliğinde etraflarında döndük.

  Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
  Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
  Uçanda kuşlara mağlum olsun ben annemi özledim....

Gülüşüne Hasret GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin