8.bölüm

15.9K 826 7
                                    

   Bacaklarının takati kesildi,elleri 2 gün verdiği aradan sonra tekrar titremeye başladı.O gece Suzan yatana kadar başına gelecekleri anlattı Gül'e."Sakın ağlama sakın"diye ikaz etti sürekli.Hani iki ay daha vardı.Bu süre içinde belki kaçmayı başarabilirdi.Ama olmadı.Ne yapacaktı nasıl kurtulacaktı bilemedi.Sabaha kadar uyku girmedi gözüne.Dua etti,göz yaşı döktü, yaradana sığındı.Sonunda karar verdi.ölecekti ama teslim olmayacaktı.

Gül uyuyamadığı gecenin sabahında açtı gözlerini.her günkü gibi yaşlı kadının kahvaltısını verdi ve kendi kahvaltılarını etmek üzere Suzan la kendi odalarındaki masaya oturdular.Suzan da sessizliğe bürünmüştü içten içe açıyordu bu lâl kıza.Geldiğinden beri tek kelime etmemiş,kendisinin yapmadığı evlatlık görevini bu kız yapmıştı annesine.banyoya sokup yıkamış,saçlarını taramış,yemek yapmış yedirmiş, çarşaflarını bile yıkamıştı.belli ki iyi bir yüreğe sahipti.

Akşam ne çabuk oldu diye düşündü Gül.Suzan lavaboya giderken"birazdan almaya gelirler seni hazırlan"dedi.Gül  yerinden kalktı ve üzerine tuniğini giydi ve cebini yokladı kararlıydı ölmek yada adam öldürüp hapiste yatmak böyle yaşamaktan iyiydi.Gelip yatağın köşesine oturdu ve titreyen elleriyle zamanın neler getireceğini beklemeye koyuldu.

Saat 20:00 sularında kapı açıldı.Siyah takım elbiseli adam kapıda belirdi.

"Abla kızı almaya geldim."

Suzan birşey söylemeden Gül'e baktı.Gül hemen ayağa kalktı ve önden giden adamın peşine düştü.

Depodan çıktılar.Buraya gelirken onları karşılayan iki kişi hala aynı yerde nöbet bekliyorlardı.Binecekleri araç 200 m kadar ilerideki arazi yolundaydı.Aracın yanına geldiler.adam önden gidip camları film kaplı siyah aracın arka kapısını açtı.Gül tam binecektti ki adamla arasında arabanın kapısı kalacak şekilde adamın karşısında durdu.Gözlerini adamın gözlerine dikti.Adam ne var der gibi kızın gözlerine bakarken Gül elini cebine uzattı ve Suzan'ın verdiği kum tanesi kadar küçük,jilet kadar keskin cam parçalarını tam Suzan'ın söylediği gibi kuvvetlice adamın gözlerine fırlattı.

Evet dün gece Suzan'a yalvardı ayaklarına kapandı Gül.Kağıda beni öldür ama onlara verme diye yazdı.Suzan başta kayıtsız kaldı ama sonra her karanlığın içinde bir aydınlık vardır tezini kanıtladı.bir kağıt parçasına sarılı cam parçalarını göstererek."kızım sen ölümle dans ediyorsun ama madem istiyorsun sana ufak bir yardım edeceğim.bunları al,dikkat et çok keskindir.seni tek kişi almaya gelecek bu senin için bir avantaj. Arabanın yanına gidince arabaya binecekken bunları adamın direkt gözlerine  kuvvetlice fırlat ve hemen koş.Sakın  unutma ya bu koşu yarışında ya birinci olacaksın yada öleceksin.Arabanın geldiği yoldan aşağıya 2 km kadar koşarsan ana yola çıkarsın geçen arabalara el salla mutlaka birileri sana yardım edecektir.Sakın ağlama,ağlamak için enerjinin tüketme,koş,ölesiye koş,"

Gül de aynen Suzan'ın dediği gibi yaptı.Adam gözüne gelen keskin cam parçalarının acısıyla kıvranırken Gül çoktan arabanın geldiği yoldan koşmaya başlamıştı.en son cılız bir ses duydu,

"Ademmm yetişin lan kız kaçtı."

adam elleri gözünde depoda ki korumalara haber vermişti.

"Arkana sakın bakma önüne bak gideceğini yola konsantre ol,geriye bakarsan dikkatin dağılır hızın yavaşlar"demişti Suzan.Gül'de arkaya bakmadan son sürat koşmaya devam etti.Arazi yolu ne kadar karanlık olsa da kaçtığı adamların yüreklerinden daha aydınlıktı.Gül bir müddet koştuktan sonra sağ bacağında bir ağrı hissetti."Allah kahretsin"dedi içinden, cam parçalarını adamın gözüne serperken adam gayri ihtiyari arabanın kapısını Gül'ün üzerine hızla savurmuştu.Arabanın kapısı Gül'ün bacağına çarpmış ve şimdi ağrıyan bacak koşmasına engel oluyordu.Ama koşmalıydı,yaşamak için,kurtulmak için koşmalıydı.Bir müddet böyle devam ettikten sonra nefes nefese durdu sanki arkasından gelen,takip eden kimse yoktu.Arkasını döndü gecenin karanlığına alışan gözleriyle etrafı taradı kimsecikler yoktu.derin bir oh çekti bir kaç saniye soluklandı ve tekrar gideceği yola dönmesiyle adama çarpması bir oldu.Korkudan ve yorgunluktan titreyen bacaklarıyla iki adım geriledi ve adamla göz göze geldiler.Nereden çıkmıştı,nasıl gelmiş önünü kesmişti,bir anlam veremedi.karşısında ki kişi Lale'nin erkek arkadaşı Emrah'tı.

"Nereye bakalım küçük serçe,gezmeye mi çıktın?Ama bu saatte buralar çok tehlikeli olur,hadi gel bana"

Gül'ün nefreti korkusuyla birleşmiş karşısındaki adamı  vahşi bir hayvan gibi parçalama isteğine dönüşmüştü."Keşke şu cam parçalarından biraz daha olsaydı da gözlerine atıp şunun ışığını elinden alsaydım.tıpkı onun benim ışığımı aldığı gibi."diye düşündü ama ne yazık ki  hepsini kullanmıştı.Şimdi kaçmalıydı geri döndü ve koşmaya başladı 3.adımda yakalandı çünkü bütün enerjisini harcamıştı.Kurtulmak için yaptığı her hamlede Emrah'ın darbeleri daha da şiddetli geldi.Koluna,bacağına ve göğsüne aldığı darbelerle iyice takati kesildi.Gül'ün kolundan tuttuğu gibi 20m kadar ilerdeki tali yolda bekleyen arabasına doğru ilerledi.

"Demek kaçarsın ha! Ulan bizden kaçıs var mı?Rahat durmazsan seni köpeklere yem yaparım ona göre."

Arabanın yanına geldi arka kapısını açtı ve Gül'ü içeri iteledi.Kendide şöför koltuğuna geçer geçmez kapıları kilitledi ve arabayı çalıştırdı.Depoya ters istikamette ilerlemeye başladı.Gül birkaç kez kapıları zorladı,camları yumrukladı ama olmadı.bacaklarını karnına çekti ve çenesini dizlerine dayayarak göz yaşları içinde sonunu beklemeye koyuldu.Emrah arabayı İstanbul istikametine çevirdi.biraz gittikten sonra telefonu alarak tuşlarına bastı.

"Nuri abi tamam kuş kafeste,iki saate kadar geliriz"belli ki depoya gelirken haber almış arabasını ara yola saklayıp beklemişti.o yüzden Gül'ün peşine kimse koşmamıştı.

   Emrah dikiz aynasından kestiği Gül'e bakarak pis pis sırıttı.

"Güzel kızsın,keşke baştan o salak Lale'nin yerine seni kafalasaydîm.Çok eğlenirdik seninle.hem sen akıllıymışsın,Lale söylemişti.O geri zekalı çok başımı ağrıttı.tam bir aptal.insan hamile kaldığını anlamaz mı?Zamanında farketseydi aldırır kurtulurduk.Bizim doktor da içerde aldıramıyoz da.Amannnn neyse banane doğursun baksın piçine,umrumda değil."

Demek bu yüzden kilo almıştı Lale. Artık hiçbir şeye şaşırmıyordu.Sadece üzülmüştü insanlığının gereği olarak.

   Araba karanlığın içinde süzülürken. Gül bedenindeki ağrılarla,ruhundaki sancılarla kıvrandı durdu.Göz kapaklarıyla yaptığı mücadeleyi kaybetti ve uykunun esiri oldu.

GÜLİZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin