daydream

415 26 10
                                    

Dersi ekecektim, hemde Finnle beraber. Sanırım hayatımın en güzel günü olacaktı. Bunları düşünürken zil çaldı. Yine herkes Finn'in başına üşüştü. Finn onları umursamadı. Bana döndü ve elimi tuttu. 

Artık yaşamıyorum, artık yaşamıyorum, artık yaşamıyorum... (içinden dedikleri yatay)

-hadi koş! 

 Son anda telefonumu çantadan çıkarttım ve elime aldım. Koşmaya başladık. Herkes peşimizden geliyordu. O sırada dersten çıkan Sadie'yi gördüm. Bana "ne oluyor burada?" dermiş gibi bir bakış attı. Ben cevap veremeden Finn elimi çekiştirdi. 

-daha hızlı koşmalıyız, geliyorlar. 

Koşarken bir anda bir odaya daldık. Burası malzeme odası gibi bir yerdi. Sanırım kimse bizi görmemişti. Hemen kapıyı kapattım. Kapının kapanma yeri bozuktu sanırım. Azıcık aralık kaldı. Kapakla uğraşırken..

-boşver, kimse anlamaz burada olduğumuzu. Hem, hazır buradayken birbirimizi tanıyalım. Ben senin sadece adını biliyorum. Muhtemelen sende sadece benim adımı biliyorsun. 

Onun hakkında her şeyi ama her şeyi biliyorum... Bilmiyormuş gibi davranmalıyım.

-E-Evet hiçbir şey bilmiyorum. Yani sadece adını. 

-Bu harika. Yani... *eline yandan bir kitap alır* bu kitap çok harika!

-Kitap mı?

-Evet kitap, bu kitabı okumuştum. Gerçek bir hikayeymiş. 

-"Nasıl Cirit Atılır" kitabının hikayesi mi gerçek?

-B-Başka bir kitapla karıştırdım. Her neyse.

Gülümsedim. Çok komikti. 

-Şimdi birbirimizi tanıyabilir miyiz?

-Tabii

-Önce sen başlamak ister misin?

-Olur. Benim adım Millie Bobby Brown. 16 yaşındayım. Bu okulda okuyorum. Babamı yıllar önce kaybettik. Annem ise babamın ölümünden sonra çok değişti. Artık onu tanıyamıyorum... 

Gözlerim dolmaya başladı. Finn cebinden bir peçete çıkarttı. Göz yaşlarımı sildi.

-Üzülme, herkesin problemleri var. Benimde var. 

-Senin nasıl problemin olabilir ki? Ünlüsün, her şey istediğin gibi. 

-Herkes öyle düşünüyor ama biz de mutluluk içinde yaşamıyoruz. 

-Nasıl yani?

-Bunu daha sonra anlatırım. Şimdi sıra bende. Benim adım Finn Wolfhard. 17 yaşındayım. Artık bu okulda okuyorum. En yakın arkadaşım Noah. Bir abim var. Ailem... her neyse bunları daha sonra konuşalım. 

-Sanırım zil çaldı. Okulu gezdirmemi ister misin?

-Aslında... O seni tanımak için bir bahaneydi. 

Nasıl yani, benimle tanışabilmek için miydi? İnanamıyorum! Bu hayatımın en güzel günü!!

-Biraz daha konuşmak ister misin?

-Olur. 

-Mesela... En iyi arkadaşların kim?

- Sadece Sadie var. Onunla 6 yıldır arkadaşız. Onun dışında hiç arkadaşım yok. Onun da aynı şekilde.

-Anladım. Peki, bu okulda nefret ettiğin biri var mı?

-Var! Adı Regina! Ondan nefret ediyorum! Sürekli beni ve Sadie'yi kullanıyor! Mesela bu sabah senin ve Noah'ın tel-

bae | fillieWhere stories live. Discover now