Yapay Işık

39 5 2
                                    

"Belki erken geldim,belki geç kaldım,bilmiyorum.

Ama harflerin birleşip içimdekileri dökmesini özlemişim,onu çok iyi biliyorum.

O kadar seviyorum ki yazmayı...

Yeri geldi mi saatlerce konuşabilecek potansiyele sahip olmama rağmen sesli cümlelerime kilit vurdum. Söyleyemiyorum ama yazıyorum. Sesimi kestim çünkü beni en iyi kalemim anlatır,biliyorum. Ben de yaralıyım,sen de,o da,şu da,biz de.

Herkesin yarası farklı sızlar,herkesin sırrı kendine. Herkes farklı karşılar acıyı,herkesin cümleleri özel,duymasını bilene. Kimileri susar benim gibi,gülüşünün ardına gizler harflerini,kelimelerini,cümlelerini. Yazar da yazar. Parmakları yorulana kadar,belki de elinden geldiğince içindekileri dökene kadar. Rahatlar,mutlu olmasa bile.

Boğazındaki yumruyu yok etmeye çalışır,kendiyle bile savaşır. İşe yarar mı? Bilinmez. Bazıları öfkesinin ardına gizler hislerini. Öfkeli deriz,neden böyle duvar gibi deriz,neden sert davranıyor deriz. Ama onu ne ya da kim bu hale getirdi demeyiz.
Birçoğumuz yargılamaya bayılıyor çünkü.

Bazıları acılarından kaçar lakin ne kadar kaçarsa o kadar ağırlaşır yükler omuzunda. Taşıyamaz,düşer sonra. Hele ki kaldıran yoksa. Kendi kalksın diyebiliriz belki ama acılarından kaçan biri ne kadar güçlü durabilir ki onların karşısında? Dimdik durup, 'korkmuyorum senden,hadi gel batır kalbime dikenlerini' diyebilmeli insan. O zaman güçlenir işte. Bunu da herkes yapamaz.

Gözyaşlarını akıtan vardır,onlar döker kalbindeki dikenlerini,gözyaşlarıyla çiçek açtırır oraya. Güçlüdür ağlayanlar.

Ya ağlayamayanlar? Onlar duvar örer. Orada dikenlerine,acılarına,yalnızlığına kapı açıktır da,sadece kendinden başka kimseye yer yoktur,bırakmaz. O duvarların üstüne yıkılmasından korkar ya da öfkeyle onu kıran insanın üzerine bırakmaktan,onu enkaz altında bırakmaktan korkar.

Bazıları ise cesurca söyler cümlelerini. Onu da beğenmezler. Fazla dürüst derler,saygısız derler ama onun hayatına yorum yaparken saygısızlık yapmış olabileceklerini hiç düşünmezler.

Çocuk gibiyiz belki biraz,hepimizin içinde bir güzellik saklı. Diken gibiyiz belki biraz,her an birine batırabilecek kadar acımasız çünkü hepimizin içinde biraz kötülük saklı. Bunu seçmek ise senin elinde. Ben karışamam. İster kötü ol,ister iyi. Bu senin seçimin ama asla kendin olmaktan vazgeçme. Vicdanlı ol mesela,kötülüğünün sınırı olsun. Ufak tefek bencillikler senin kötülüğün olsun. İstersen gülümse,istersen öfkelen,istersen yaz,istersen ağla,istersen söyle,içinde tutma ama kendini sevmekten asla vazgeçme.

En çok sevmemek yoruyor insanı,bir de sevilmemek. Bir gün ölüp gittiğinde arkandan ne söylemelerini istiyorsan onu yaparak git bu dünyadan. Hayallerinden vazgeçme.

'Sen mükemmel bir arkadaştın'
'Sen benim hayatımda bir hatadan ibaretsin'
'Sen çok ağlardın,keşke gözyaşlarını daha çok silseydim'
'Keşke yazdıklarını daha çok okusaydım'
'Keşke gülüşünün ardına gizlediğin acılarını görebilseydim'
'Keşke duvarlarından içeriye aldığın insan ben olsaydım'
'Keşke öfkeni dindirebilseydim' 'Keşke sana daha çok sarılsaydım'
'Keşke seni hayatıma hiç almasaydım' 'Keşke seni hiç tanımasaydım'
'Keşke tanıdığım gibi kalsaydın'

Sen hangisi olmak istersen ol ama kimsenin pişmanlığı olma. Ya da istersen ol,o senin bileceğin iş. Kime yenilmiş olursan ol,kendine yenilme. Kendine hayal kırıklığı yaşatma. Sen kimseyi kırma,bu benim tavsiyem. Uygulamak zorunda değilsin kesinlikle,okuyorsan zaten bana değer veriyorsun demektir. Bu da yeterlidir.

Kırma ve kırılmamaya gayret et. Sen pişman olma,arkanda bıraktıkların da pişman olmasın.

Ben yazıyorum çünkü arkamda sesim ya da cam kırıklarım kalsın istemiyorum. Ben arkamda kelimelerimi,cümlelerimi ve yazdıklarımda kendini bulabilecek birileri bırakmak istiyorum. O yüzden de sessizliğe sığınıyorum. Bak,gece oldu yine. Sessizliği dibine kadar dinle. Kulağımda yankılanan müzik bile kelimelerden yoksun,enstrümanların birbiriyle dans edişi var sadece. Bir de ben ve kelimelerim. Beni sessizliğimden tanı,çünkü ben her şeyimi karanlığa anlatıyorum.

Işığın olduğu yerde aydınlık yoktur. Yapay bir mutluluk ve kendimizi kandırmak için açtığımız ışıklar vardır. Aydınlık istiyorsanız kendi içinizde harfleri tutuşturup bir mum yakın. O minicik ışığı takip edin hep,sizden başkası bilmesin. Siz ışığa kendi aydınlığınızı verdikçe büyüyecek o ışık. Güneş gibi doğacak yüreğinize. Yalnız kalmak istediğinizde ise üfleyerek söndürün o mumu. Karanlığa sığının,kendi içiniz size mutlaka bir el uzatacaktır. Kendi aydınlığınızı yaratın ama asla benzinle tutuşturmaya çalışmayın. Yavaş yavaş,sevgiyle büyütün o aydınlığı.

Yanmadan,sönmeden,parmak uçlarınız zarar görmeden,içinizdeki yangında benliğiniz ölmeden. Sonra karanlığa uzatın ellerinizi. Huzur verecek.

Geleceğiniz kendi içinizde yaktığınız mum kadar aydınlık,sıkıntılarınız ellerinizi uzattığınız kadar karanlık olsun. Hayallerime kavuşmayı diliyorum ama biliyorum gece çökmeden güneş doğmaz,güneş batmadan huzur bulacağım karanlık çökmez. Her gecenin bir sabahı,her sabahın bir akşamı vardır,unutma. Ve ne olursa olsun hayal kırıklığına uğrama. Seni çok seviyorum." İYİ Kİ...

Wind and Roses Where stories live. Discover now