Eksik Kahraman

6.4K 797 421
                                    

Bölüm parçası: Cem Çınar-Sevmekten Başka

"Çek elini Âtım. Babamı kızdıracaksın yine." Yere düşmeden yakaladığım kızarmış patatesi ağzıma attıktan sonra dolu dolu ağızla abime cevap verdim.

"Babam hemen gelmez abi. Siz yemeğinizi yiyene kadar çok acıkıyorum."

"Âtım..."

"Abi lütfen!" diyip sözünü kestim. "Çok açım." Ardı ardına ağzıma attığım yiyecekler sayesinde şimdi şişik olan yanaklarıma bakıp gülümsedi.

"Tamam." Eli saçlarıma uzandığında hevesle sandalyesine daha da yaklaştım. Parmaklarını hissettiğimde ben de gülümsüyordum. "Düzgün ye ama. Tabaklar bozulursa fark eder." Kafamı sallayıp, parmak ucuma basarak yükselttiğim bedenim sayesinde uzanabildiğim yiyeceklerle karnımı doyurmaya devam ettim. Hafta sonları abim ve babam ile aynı sofrada yememe izin yoktu. Babamın isteği ile onlar yemeklerini bitirdikten sonra oturuyordum sofraya. Buna fazlasıyla üzülüyor olmamın yanında bir de ıssızlaşan masa nedeniyle genelde aç kalkıyordum sofradan. Bir iki defa abim daha az yiyerek bir şeyler bırakmaya çalışmıştı bana ama babam bunu fark edince ona epey kızmış ve bıraktığı şeyleri çöpe atmıştı. Çok sevdiği babamızı üzmek istemeyen abim uğraşmaktan vazgeçmişti böylece. Bu yüzden diğer çoğu çocuğun aksine hafta içi günlerini daha çok severdim. O günlerde bizim okulumuza, babamın ise işine geç kalmaması gerekiyordu. Bu yüzden kahvaltıyı birlikte yapmak zorundaydık.

Yumurtalı ekmeklerden birine uzandığım sırada abimin;
"Baba!" diyen sesini duydum. Parmaklarımı bulunduğu yerden anında çekip elinde ekmek poşeti ile kapıda durup ifadesiz bir şekilde bizi izleyen adama baktım. Yavaşça yanımıza gelip ekmeği masaya abimin yanına bıraktı.

"Parmaklarına dikkat ederek dilimle ekmeği Senan."

"Peki babacığım." Abim anında hevesle ekmek bıçağına uzandı. Babam ise yüzüme bir kere daha bakmadan yanıma gelip omzumdan tuttu ve neredeyse sürükleyerek kapıya doğru yönlendirdi beni.

"Sen de benimle gel bakalım."

"Baba bu seferlik af..." abimin cümlesini yarıda kesip; "Sen söylediğim şeyi yap oğlum." dedi babam. "Ben birazdan geliyorum." Başıma gelecekleri çok iyi bildiğim için yalvaran bakışlarımı abime çevirdim. Bendeki bakışlarını anında elindeki bıçağa indirip;
"Peki babacığım." dedi bu sefer cansız bir sesle. Kolumdan sürüklenip mutfak kapısından çıkarılana kadar abime baktım ama bir daha göz göze gelmedik.

Babam lavabonun kapısını açarak hala sürüklediği ben ile birlikte içeri girdi ve ardından kapıyı kapattı. Tam karşımda dikilerek sordu.

"Ben sana hafta sonu ile ilgili ne dedim Âtım?"

"Baba..."

"Soruma cevap ver!" İçerde yankılanan gür sesi ile hafifçe sıçrayıp titremeye devam ederek cevap verdim.

"Hafta sonu keyfini benim yüzümü görerek mahvetmek istemediğini bu yüzden sofralara birlikte oturamayacağımızı söyledin." Ezbere kurduğum cümleyi kafasıyla onaylayıp sert sesi ile yeniden konuştu.

"Ve?"

"O-odamdan mümkün olduğunca az çıkmalıyım."

"Aferin. Ezberlemişsin." dedi kemerinin tokasına uzanarak. "Şimdi diz çök." Korkulu gözlerle babamın yüzüne bakarak dediğini yaptım. Daha önce böyle durumlarda birkaç defa itiraz etmişliğim, babama yalvarmışlığım vardı ama bu daha fazla dayak yememe sebep olmuştu. Sesime bile katlanamadığını söylüyordu öyle zamanlarda. "Ellerini arkanda birleştir." Ne olacağını biliyordum. Bu acıyı defalarca tatmıştım. Kemer darbeleri vücuduma inmeye başladığında ruhen de parçalandığımı hissediyordum. Sesimi çıkarmak istemiyordum ama çığlıklarıma da engel olamıyordum işte. Bir sonraki darbe yüzüme gelecek korkusuyla ellerimi çözüp yüzümü korumaya çalıştığımda daha da güçlü vurmaya başladı. "Çek elini!" Anında dediğini yapıp ellerimi arkamda birleştirdim yine. Biraz daha onun vuruşları benim çığlıklarım devam ettikten sonra durdu ve yanıma gelip yüzümü klozete doğru çevirdi. "Şimdi iznim olmadan yediğin şeyleri çıkar!" Yeni bir dayak gelir korkusuyla kafamı hızlı hızlı sallayıp tutuşundan kurtuldum ve parmağımı boğazıma sokup zorlayarak kusmayı başardım. Yediklerimden bu şekilde kurtulduğumda beni bırakıp ayağa kalktı. Ne halde olduğumu umursamadan lavabo kapısına ilerlediğinde gidişini izleyerek kendimi soğuk fayansın üzerine bıraktım. Kapı açıldığında abimin üzgün bakışları ile kesişti bakışlarım. Babam onu omuzlarından tutup;
"Gel oğlum." diyerek salona yönlendirene kadar bana bakmaya devam etti. Gitmesin istiyordum. Bari o merhamet göstersin, az önceki gibi saçımı okşasın istiyordum.

YARALIWhere stories live. Discover now