☽ eighteen

8.8K 534 22
                                    

Taehyung, eve gelir gelmez heyecandan ne yapacağını bilemeyip kapıyı kapattığında Jimin'i yanlışlıkla kapı dışında bile bırakmıştı. Vücudundaki tüm kanın dudaklarında toplandığını hissediyordu. Jimin onu öpmüştü, değil mi? Rüya falan değildi.

Kızarıklığını gidermek için yüzünü yıkadı ve lavabodan dakikalar sonra çıktı. Jimin de akşam yemeğini hazırlıyordu. Mutfaktan gelen güzel kokuları takip ettiğinde çoktan masanın hazır olduğunu görünce sevindi. Karnı epey acıkmıştı.

Masaya otururken hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi. Jimin de hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu ve bu onu olduğundan daha gergin gösteriyordu. Son tabağı da masaya koyduktan sonra sandalyeyi çekip Taehyung'un karşısına oturdu.

"Jimin?"

"Ha?" Jimin, ağzında yemekle konuştuğu için boğuk bir ses çıkmıştı.

"Bana kendinden hiç bahsetmedin. Yani ben sana kendimden bahsettim ama sen pek bahsetmedin."

"Beni tanıdığını sanıyordum."

"Ah, sadece uzaktan ve bazı ilgi alanlarını Yoongi hyung dan öğrenmiştim."

"Yoongi hyung ile tanışıyor musunuz?"

Taehyung başını onaylarcasına salladı. "Yetimhanede beraber büyüdük."

"Yetimhane?" Jimin, Taehyung'un omuzuna vurdu. "Bana bundan bahsetmemiştin."

"Mm, uzun hikaye ama bilmen gereklidir belki." Taehyung, derin bir nefes aldı ve çubukları masaya bıraktı. "Annemin doğumumda öldüğünü biliyorsun. Babam da sonra benim sorumluluğumu üstlenmek istemeyip, beni yetimhaneye vermiş. Ben daha 3 günlükken yetimhaneye vermiş, inanabiliyor musun?"

"Piç herif." Jimin, fısıltıya küfür ettiğinde Taehyung onu duymamış gibi devam etti. Bir yandan da masadaki içeceğini yudumluyordu.

"Yoongi hyung ile süt kardeşiz. Bir de bizi emziren bir süt annemiz vardı fakat o da 2 sene önce vefat etti."

Jimin, sertçe yutkundu. Geçmişinin bu kadar kötü olması Taehyung'un suçu değildi. "Peki.. Yoongi hyung... hastalığını biliyor mu? 3 hafta meselesinden haberi var mı?"

Taehyung, sanki Jimin'in düşüncelerini okumuş gibi cevapladı. "Hastalığımı biliyor ama öleceğimi bilmiyor. Onun da geçmişi en az benim kadar kötü. Bir de beni kaybettiğinde neler hissedeceğini düşünmek bile istemiyorum."

-

Jimin, uykusundan uyandığında uyku sersemi bir şekilde yanını yokladı, kolları Taehyung'u aradı fakat boştu. Gözlerini açıp etrafına bakındı.

"Nereye gittin?"

Jimin, yataktan kalktı ve salona geçerken mutfaktan bahçeye açılan kapının açık olduğunu fark etti. Bir yandan kapıyı gözetlerken bir yandan fenerin çıkmış pillerini takmaya çalıştı. Feneri yaktığında bahçeye ışık tuttu.

"Ya!" Feneri yüzüne doğru tuttuğundan savunma makenizması alan Taehyung'u bulduğunda nefesini verdi. "Işığı çeker misin? Soonshim rahatsız oluyor."

"Soonshim?"

Taehyung kucağına sarmaladığı köpeği gösterdi. "Adını şimdi koydum."

Jimin, kıkırdayarak Taehyung'un kucağındaki yavru köpeği aldı. "Soonshim, güzel isimmiş."

Jimin'in köpeği kucağından alıp ilgilenmesini keyifle izleyen Taehyung, o an kendisini aile kurmuş gibi hissetti. Fena olmazdı, sonsuza dek Jimin ve Soonshim ile mutlu yaşasalardı.

Jimin, Taehyung'u önce bileğinden tuttu ve çekiştirdi. "İçeri girelim, Soonshim'i de çatı katına koyarız şimdilik," dedi ve ardından bileğindeki parmaklarını uzun parmaklara kenetledi.

Taehyung, bu gece de mutlu uyuyacaktı.

3 weeks | vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin