Giriş

17.5K 886 313
                                    

(Bölümler uzun aralıklarla gelmektedir. Bunu göze alarak başlayın okumaya lütfen!)

Mohsen Namjoo-Khan Baji

"Abi n'olur yapma!" Karşımdaki öfkeden gözü dönmüş abime yalvarırken aynı zamanda da dayımın hemen gelmesi için dua ediyordum. Elindeki kezzap şişesinin kapağını açtığında korkuyla gerileyip aramıza yatağımın girmesini sağladım. Kapı ona daha yakındı. Muhtemelen oraya doğru kaçtığımda daha kolay hedef olacaktım. Yalvaran bakışlarımı abime çevirdim. "Lütfen abi!" Çaresiz çıkan sesimin bir işe yaramadığını gözlerinde büyümeye devam eden öfkede görebiliyordum.

"Annem senin yüzünden öldü." Bitmez tükenmez bu kini beni de öldürüyordu ama haberi yoktu ya da umursamıyordu. Bütün hayatım onun beni seveceği günü beklemekle geçmişti. Bazen çok küçük anlarda hissedebiliyordum bana sevgi beslediğini. Şimdi peşine düştüğüm zamanlar işte onlardı.

"Bebektim abi. Ne yapabilirdim?" dedim omuzlarımı düşürerek.

"Biliyorum!" diye bağırdı. "Bu yüzden seni sevmeye çalıştım. Yemin ederim uğraştım. Ama babam da senin yüzünden gitti. Bu çok fazla kardeşim."

"Ben bir şey yap..."

"Doğdun lan doğdun! Dünyaya gelmiş olmana katlanamıyorum artık. Doğarken annemi öldürdün!" Bunları 11 yıldır duyuyordum ama alışamamıştım. Hala canım çok yanıyordu. "Keşke sen de ölseydin."

"Abi..."

"En azından babam senin katil yüzünü görmemek için terk etmezdi beni." dedi bir kez daha cümlemi tamamlamama izin vermeden. "Yeniden kolumu kanadımı kırdın! Ama sen de benim çektiklerimi çekeceksin." Babamla aralarında asla sahip olamayacağım özel bir bağ vardı. Çok özendiğim bir baba-oğul ilişkisi... Benim ile olan ilişkisinin ise bununla yakından uzaktan alakası yoktu. Bana babalık yapmak için parmağını bile oynatmazdı ama hayatımı zindana çevirmek için özenle büyük bir mesai harcardı. Bu yüzden babam gitmiş gibi hissetmiyordum. Benim umrumda olmayan gidişi abimi ise paramparça etmişti.

Yarım saat önce okuldan erken gelip masada babamızın abime bıraktığı mektubu bulmuştum ve kısa bir süre sonra da şimdi bana yönelen öfkesinin fitilini istemeyerek ateşlemiştim. Oysa babama ait bir şey ilk defa beni bu kadar mutlu etmişti. En çok da boşu boşuna yediğim dayaklar bitti diye seviniyordum.

Hemen dayımı arayıp heyecanla olanları ona anlatmıştım. Dayımı annemden bana kalan koruyucu bir melek olarak görüyordum. Gerçi elinin bana uzanamadığı çok zaman olmuştu ama çabası bile benim için yeterliydi. Onu çok seviyordum, o da beni. Defalarca yanına almak istemişti ama babam beni görmek istememesine rağmen, neden bilmiyorum vermek istememişti. Çok şükür artık bitmişti. Dayım hemen bizi almak için yola çıktığını söyleyince telefonu kapatmıştım. Gülümsememe engel olamıyordum.

Dayımın evi buraya çok yakındı. Gelmesi beş on dakika falan sürerdi. Eşyalarımı toplamak için dolabıma yöneldiğimde odanın kapısında dikilen abimi gördüm. O bana öfkeli bir ifade ile bakarken ben yüzümde donan gülümseme ile olduğum yerde dikildim. Şimdi elinde sıkı sıkı tuttuğu mektubu gördüğünde öfkesinin hedefi olacağımı bildiğim için numara yapmayı planlamıştım. Babamızın gittiğine üzülmüşüm gibi davranacaktım. Ama buna fırsatım olmamıştı. Hiçbir şeye fırsatım olmamıştı. Kısa bir süre içimi acıtacak büyüklükteki bir öfke ile yüzüme bakıp sonra banyoya girmişti. Hemen ardından da elinde o mavi plastik şişe ile geri dönmüştü. Ve şimdiye kadar hiç azalmayan öfkesi ile yüzüme bakmaya devam ediyordu.

"Daha beterini çekiyorum zaten abi." İçimde bir yerde bu kadarını yapmayacağına dair küçük bir his vardı. Hak etmediğimi görmeli diyordum kendi kendime.

"Senin bir bok çektiğin yok!" Boğazını yırtarcasına bağırırken elindeki şişeyi havaya kaldırdı. "Ben sadece 5 yıl bir anneye sahip olabildim. Babam her şeyimdi benim."

"Ben hiç sahip olamadım o anneye. En azından sen bir babaya sahiptin. Annemizi yaşarken gördün."

"Merak etme." dedi daha sakin bir ses tonuyla. Beni dinlemiyordu bile. "Bizi eşitleyeceğim. Ben sana her baktığımda ailemin nasıl paramparça olduğunu görüyorum. Sen de benim gibi olacaksın. Aynada yüzüne her baktığında ailemizi nasıl bitirdiğini hatırlayacaksın Âtım!" Korkulu gözlerle şişenin üzerindeki parmaklarına bakarken odanın kapısı aniden açıldı. Henüz gözleri bizi bulmamışken bağırdım dayıma.

"Dayı yardım et!" Dayım daha olayı idrak edemeden abimin şişeyi bana doğru çevirdiğini görünce gerileyebildiğim kadar geriledim.

Ne kadar kendimi savunmaya çabalasamda üzerime doğru gelen sıvının tamamından kurtulamadım. Tenime değer değmez daha önce hiç yaşamadığım kadar büyük bir acıyı omzumda ve yüzümün bir kısmında hissettim. Çığlığım bütün evi sararken tek istediğim ölmekti. Acı çok fazlaydı, baş edemiyordum. Bitirmenin tek çaresinin ölüm olduğuna emindim. Derimin yanıyor olduğunu düşünmek mümkünmüş gibi daha da arttırmıştı acımı. Dayım beni kucaklayıp kapıya yönelirken de devam ettim çığlık atmaya. Ölmek istiyordum her şeyden çok istiyordum bunu. Acıdan bayılana kadar da düşündüğüm tek şey buydu.

YARALIWhere stories live. Discover now