On Dokuz

671 17 0
                                    

**

Alt dudağımı ısırdım ve gözlerimi sıkıca kapattım.

"S-seni seviyorum.."

Pişman olacağımı bilsem de nefes nefese konuşarak boşaldım.

Dediğini algılamak güçtü o an. Dudaklarına kapanıp iştahla öptüm ve içine boşaldım. Nefes nefese ayrıldım.

"Ne dedin sen?"

**

Doğruldum ve dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım. Belki de bu dudakları son öpüşüm olacaktı. Geri çekildim biraz. Gözlerine bakarak iç çektim.

"Kris... Ben.. Ben seni seviyorum. Aşığım."

Yavaşça doğruldum. Gözlerine baktım.

"Gereken yerde aptal taklidi yapabilmek, zekiliktir. Bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Söylediği şeyi duyunca sebepsiz bir ürperti hissettim. Bir süre tepkisiz kaldım ve dudaklarımı ıslatarak konuşmaya çalıştım.

"Neden... Bilmiyor gibi davrandın?"

"Senin söylemen gereken şeyi neden ben söyleyeyim Tao?"

Parmaklarımla çenesini kavradım. Başını kaldırıp bana bakmasını sağladım.

"Beni hafife alma. Ben zannettiğin kadar aptal değilim."

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve yutkundum. Bakışlarımı yere sabitledim. Az önce beraber seks yaptığım o değilmiş gibi tuhaf hissediyordum.

"P-peki şimdi ne olacak?"

Yaklaştım. Dudaklarına kapanıp uzun bir öpücük bıraktım.

"Artık, sürtükler gibi olma. Eğer öyle olmaya devam edersen, benden hiçbir şey bekleme."

Elimi ister istemez kalbime götürdüm.
Gözlerimiz buluşunca birkaç derin nefes aldım.

"Yani... Ne demek istiyorsun?"

"Düzel, Tao. Okuldakilerden mi korkuyorsun? Biliyor musun, ben hiçbirinden korkmuyorum. Hepsini doğduğu yere memnuniyetle geri sokarım. Düzel, böyle biri olma."

"Korkmuyorum... Sadece, yoruldum. Aslında onlar beni nasıl gereksiz ve muhattap olunmayacak biri olarak görüyorsa ben de öyle görüyorum onları. Tamam, bazen onlar da yaktı canımı. Söyledikleri şeyler... Ama en çok kalbimi acıtan şey senin bakışların, sözlerin ve hareketlerin oluyordu. Her zaman içime attım. Chen ve Jihoon olmasa çok daha kötü olacaktım. En azından onlar benim gibi değil, ben sadece susarak yanımdan geçip gitmelerini bekliyorum. Aldığım darbeler, üzerime attıkları pis şeyler... Sanki sen sadece bundan ibaretsin diyorlar gibiydi. İlk geldiğimde ben böyle biri değildim... En büyük aptallığım onların dediği şeye dönüşmek oldu. Ucube dediler oldum, sürtük dediler oldum..."

Ellerimi yüzüme kapatarak gözyaşlarımı sakladım.

Dudaklarım o harfi şeklini alırken onu dinleyip izledim. Ellerini tutup indirdim.

Yanaklarındaki yaşları sildim elimle usulca. Kollarını boynuma dolayıp beline sıkıca sarıldım. 
Dudaklarımı omuzuna bastırdım ve öptüm.

"Artık, öyle olmak zorunda değilsin."

Boynuna biraz daha sarıldım ve gözlerimi kapattım sıkıca. bir hıçkırık kaçırdım dudaklarım arasından.

HomofobikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin