BÖLÜM 16

95 42 85
                                    

Herkese iyi okumalar dilerim.

Bu arada yukarıya bu bölümü yazarken karşımdaki manzarayı koydum.
Nedenini sormayın. Ksksksks

(Hatırlatma)

Gelen kişiye baktığımda kendimi tutamayıp ona sıkıca sarıldım. Çünkü biliyordum ki, moralimi şu an yerine getirebilecek tek kişi EMİR idi.

Emir, sırtımı sıvazlayıp, "Şişştt. Sakin ol ve bana anlat. Ne oldu güzelim?"

Burnumu çekip, ağlamaktan dolayı kısılan sesimle, "Yukarı çıkalım mı? Söz veriyorum orada anlatacağım." dedim ve o da onaylayınca yukarı doğru çıktık.

-----------

İki gün sonra...

Sabah erkenden kalkmış ve birkaç dakika boyunca boş boş tavanı izlemiştim.

Bir anda aklıma bugün yapacaklarımız gelince geniş bir şekilde gülümseyerek yataktan çıkıp giyinmeye başladım.

Dizlerimin neredeyse bir karış üstüne gelen mavi, çiçekli bir elbise giymiş ve ayağıma da beyaz kısa topuklu olan favori ayakkabımı giymiştim her zamankinin aksine.

Aynanın karşısına geçip hızlı bir şekilde bolca rimel ve şeftali tonlarında bir ruj sürdükten sonra saçlarımı da hızlıca uçlarından dalgalandırdım.

Bugün, Emir ve annesi ile pikniğe gidecektik. O yüzden ayrı bir özen göstermiştim.

O gün, Emir ile terasta konuştuğumuzda sadece bizim değil, onların da taşınacağını hatta, evlerimizin yine yan yana olacağını da söylemişti.

Oraları baya iyi tanıtmış olduğu için içime bir şüphe düşmüştü. Ben de bilip bilmediğini sorduğumda orada küçük, tahtadan yapılma bir evi olduğunu söylemiş ve istersek orada da istediğimiz zaman bulunabileceğimizi de eklemişti.

"Masal!"

Annemin bana seslenmesi ile odama kısaca gözden geçirip son kez yatak örtüsü düzeltip iyi durumda olduğuna kanaat getirince hızlıca aşağı indim.

"Efendim anne."

Annem beni görmesi ve süzmesi neredeyse aynı saniyede oldu diyebilirim. Tabii, hemen sonraki saniyede ise yüzüne muzip bir gülüş yerleştirip,

"Ohooo. Ben de bu kız nerede diye kendi kendime soruyorum. Meğerse süslenip püsleniyormuş." Tek kaşını kaldırıp kollarını birbirine kenetleyerek sorgu pozisyonunda, "Söyle bakalım, kime bu hazırlık?"

Bir domates gibi kızardığıma yemin edebilirdim. Çünkü annem normalde asla böyle sorular sormazdı. Yine de kısaca,

"Ayyhh. Kime süsleneceğim kız? Hem kim var ki hayatımda? Yani şikayetçi olduğumdan değil de. Hem kim beğenir ki beni? Aynı zamanda o beni beğense bile bilmediğim ben onu beğenir miyim? Benim ha-"

Annem 'Ne diyor bu salak?' adlı bakışı ve hemen ardından 'Sorduğum soruya pişman oldum.' bakışını atınca, ne kadar saçmaladığımı anlamış bulundum.

"Yani, kısacası anneciğim kimseye süslenmedim."

"Yani, sonuçta Emir kimse değil."

Değil mi??

"Onu anladım deli kız. Neyse, haydi sen de tabakları hazırlayıp sepete koy. Benim de işim neredeyse bitmek üzere. Sonra çıkarız."

Daha annem cümlesini bitirmeden ben tabakları hazırlamaya başlamıştım bile.

MERDÜMGİRİZ (Tamamlandı-Düzenlenecek)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon