BÖLÜM 10: YAĞMURLA GELEN

143 54 74
                                    

Ben sürpriz yapayım dedim ve bölüm yazmak için olmayan zamanımdan zaman arttırıp bölüm yazdım.

Herkese iyi okumalar dilerim.

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.

BU ARADA ARTIK SINIR GETİRİYORUM.
BU BÖLÜM İÇİN 10 OY VE 25 YORUM.

Sınırlar geçildiği an yeni bölüm gelir.

🎈

İçeri girdiğimizde hemen anahtarlarımı cam kasenin içine koydum ve ayağıma ayıcıklı panduflarımı giydim. Sonrasında hemen ardımdan gelen Emir için de bir misafir terliği verdim ve salonu göstererek, "Sen salona geç. Ben de kahve yapıp geleceğim." dedim. Bana başı ile onay verince kahve yapmak için mutfağa doğru geçtim.

Tüm malzemeleri eksiksiz bir şekilde koyup, kahveleri yaptım. İkimize de orta şekerli yaptım. Çünkü ben öyle içiyordum ve onun için ayrı bir kahve daha yapamazdım. Kahvelerin yanına geçen gün yaptığım çikolata parçacığı içeren kurabiyelerden de koydum ve kahvelerin dökülmemesi için üstün bir çaba sergileyerek, içeriye yavaş adımlar ile geçtim.

Ama gördüğüm görüntü beni oldukça şaşkına çevirmişti. Çünkü annem, Emir'i bir köşeye sıkıştırmış ve art arda sorularını hiç acımadan soruyordu.

🎈

Emir ise , bana beni ne olur kurtar der gibi bakıyordu. O an kahkaha atmamak için kendimi çok zor tutuyordum ve daha fazla dayanabileceğimi düşünmüyordum. Bu yüzden hemen olaya el atıp, bu durumu sonlandırmalıydım. Zira Emirz bu evden sağ çıkamazdı bu durumda.Hızlı adımlar ile yanlarına yaklaştım ve Emir'e bakarak, "Emir, biz terasa çıkmayacak mıydık? Hadi gel çıkalım." dedim. Annem de hemen, "E hadi o zaman bana müsade ben de bir Nalan teyzenlere gideyim. Malum, kadın beni ne kadar zamandır çağırıyor da bir gidemedim." dedi ve sanki onu kovalayan biri varmışçasına evden çıktı.

Yerinden resmen bir fişek gibi kaçan Emir ise bunu dememi beklediğini bu kadar çok belli edemezdi kesinlikle. Ne kadar kısık olduğunu bilmesem de kısık olduğunu umduğum bir sesle kıkırdadım ve bedenimi Emir'e biraz daha yaklaştırıp, sesimi olabildiğince daha az çıkararak," Hadi yine kurtuldum, iyisin. Daha önce bu kadar çabuk kurtulan hiç kimse olmamıştı." dedim ve hemen ardından göz kırptım.

Emir, arkamdan birkaç şey homurdansa da anlamadığım için bozuntuya vermedim. Terasa ulaştığımızda, terasın sürgülü kapısını açtım ve ilk ben çıktım. Hemen karşıda, yerde olan mavi ve mor yer minderlerinin, mor olanının önünde durdum ve Emir'e dönerek, "E hadi ama. Bak kahveler soğuyor. Bir daha yapamam." diyerek şikayetimi file getirdim.Şakayla karışık bir kızgınlık ile söylediğim sözler ile kendine gelen Emir de gelip benimle beraber diğer minderin üzerine oturdu.

Hemen kahvesini uzattım ve "Nasıl içtiğini bilmediğimden, sana da orta şekerli yaptım." dedim. Buna inanmamış gibi tek kaşını kaldırdı ve "Emin misin?" dedi. Yani, buna inanmasını bekleyemezdim. Çünkü ben de benim böyle bir şey için böyle yapmamı beklemezdim.
(Son cümle nasıl bir şey oldu onu ben de anlamadım.)

O yüzden suçumu itiraf ettim. "Yani, azıcık üşendiğim için de orta şekerli yapmış olabilirim." dedim. O ise, elini önemli değil salla gitsin der gibi salladı ve "Olsun, ben de orta şekerli içiyordum zaten. " diyip önüne dönerek kahveyi dudaklarına yaklaştırıp höpürdeterek içmeye başladı. Derhal bu olaya el koymam lazımdı çünkü ben ağızdan çıkan herhangi bir sese aşırı gıcık olur ve o ortamda kalmaya katlanamazdım. Ama yine de bir şey demedim, inadına yapar diye.

MERDÜMGİRİZ (Tamamlandı-Düzenlenecek)Where stories live. Discover now