-9-

199 15 5
                                    

Herkese selam arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra Wattpad'e dönüş yaptım. Bildiğiniz üzere 2. sınavlarım vardı ve çalışabilmek için Wattpad hesabımı birnevi dondurmuş gibi br şey ettim. Çünkü her ne kadar dikkat etseniz de ikisini aynı anda idare edemiyorsunuz. Ben idare edemediğimi ilk sınav notlarımı öğrenince fark ettim. Her neyse bu arada canım vali amcamız yoğun buzlanma nedeniyle okulları tatil etti ve matematik sınavı kaynadı. Şu anda antrenmanın verdiği öküz gibi yorgunlukla bu bölümü yazıyorum ve hepinize 2015 yılını sağlık, mutluluk, başarı, huzur ve barış dolu bir yıl olarak geçirmesini diliyorum. Konumuza geçelim

> Hikayenin kötü çocuğu, kızımıza şekil yapmak için "Dudak parlatıcının tadına bakmak istiyorum canım." der ve romantizmin içine eder.

Yani çok meraklıysa verelim çantadan ruju doya doya yesin. Bir de kötü çocuk hikayelerinin klasik sözü olmuş neredeyse hepsine aynı söz.

> Çocuk ve kız yeni tanışırlar hatta tanışalı 5 saat olmuştur. Çocuk, kızın yanına gidip "Seni ölümüne çok seviyorum, hayat sensin." der. En kötüsü de kızın "Ayyy biliyorrr musuun ben de seni çok seviyorumm." diyerek çocuğun boynuna atlar.

Yavaş ulan daha 1. bölümdesin mal! Bu bazı saçma salak hikayelerde yaygın olduğu gibi günümüz ilişkilerinde buna rastlamak mümün.

> Hikayeyi senaryosuna göre mükemmel bir şekilde, yerinde bitiren yazarımız okuyucuların " Üff ne güzel okuyoduk niye bitirdin?" veya " Bölümleri devam ettir, final olmasın, saymıyoruz." gibi yorumlarına kanar ve okuyucularını kırmamak için hikayeyi uzatır ama bu sırada ne hikaye yazarın içine siner, ne de hikayedeki olaylar istenilen gibi gider. En sonunda o "Hikayeyi uzat." triplerine giren okuyucu bu kez de "Hikayeyi bok ettin." diyerek adeta yazarın sinirlerini oynatır.

Bence bir okuyucunun yazarla hikaye arasına bu kadar dalmaması lazım. Yazar ne güzel istediği yerde finali yapmış. Niye oyununa getiriyorsun ki? Hem devam ettir diyorsun hem de beğenmiyorsun. Yazar burada hikayesini kendi istediği gibi mi yazsın yoksa senin keyfini mi eylesin?

> Bazı yazarcıklarımız da (yazarcık yazınca aklıma Sezercik geldi iyi mi) karakterlerin adını ve soy adını farklı dilden yazmışlar. Örneğin:

-Eda Harris

-Valeria Çetinoğlu

İşte bunlara diyecek hiçbir sözüm yok. O ne lan? Toplu konut projesi gibi. Yarısı ingilizce yarısı Türkçe.

> Hikayelerini aylık dergi gibi yayınlayanlara veya baya aralıklı sürelerde yayınlayanlara da sinirim. Bence bir yazar hikayelerini haftalık olarak yayınlamalı ya da ne bileyim 4-6 günde bir yeni bölüm yayınlamalı ki okuyucu olayları unutmasın. Yoksa 2 ayda bir yeni bölüm yayınlayan birinin hikayesini nereden hatırlayalım?

> Sürekli karakterlerin bakış açısından anlatılan, anlatılış açıları değişken olan hikayeleri okuyamıyorum. Sürükleyici de gelmiyor. Her paragrafta bir karakterin bakış açısı hatta klişeleşmiş adıyla "POV" olmamalı. Yoksaki ne hikaye anlaşılır, ne okuyan olur ne de takan olur.

> Karakterimiz illa ki bir araba kazası geçirir. Ama kaza her ne kadar ağır olursa olsun en fazla 34 saate karakterimiz adeta turp gibi olur. Ne vücudunda ameliyat izi kalır ne de üzerinde olayın şoku. Veya araba kazası geçirdikten sonra hastanede karakterimizin sevdiceği ameliyathaneye dalar ve komadaki karekterimize "Yavrum ben geldim" der demez karakterimiz direk komadan çıkar ve ameliyat daha bitmemesine rağmen başarılı geçer.

Belki sevdiceğinin ses tonu şifalıdır? Belki ses tellerini imama okuttular?

> Kitapların tanıtımlarında kişinin özelliklerini tanıtma olmamalı. Okuyucu onu hikaye içinde keşfetmeli, kendi kafasında hayal etmeli. Yoksa ne anlamı kalır ki yazar " Ennur: Baş belası, havalı, kimseyi sevmez" yazdıktan sonra okumanın?

> Eleştiri üzerine bir kitap yazıyorsanız da en iyi bildiklerinizi eleştirin. İfşa etmek gibi gözükmesin ama bir eleştiri kitabı okudum. Kız bir diziyi ileri geri eleştiriyor ama diziden bir haber. 50 küsür bölümlük bir dizinin 2-3 bölümünü izleyip ona göre eleştiri yapıyor.

Ama bu yaptığına eleştiri bile denmez. Bildiğiniz atıp tutma denir. Keşke o eleştirmeye çalıştığı dizinin tüm bölümlerini izleyip ona göre eleştirisini yapsaymış iyi olurmuş. Bu hikayeyi, bu bölümü okuyor mu okumuyor mu bilmiyorum ama inşallah yaptığı şeyin farkındadır.

Bu dırdıriye bölümünde sonunda geldik. Bu bölüm çarşamba günü yayınlanacaktı ama hava şartları sanırım interneti etkiledi. Bilgisayarlardan internete giremedim ve telefonun mobil verisinden de girince fatura ne yazık ki giriyor. Başta yayınlanma gününü bozmakta istemediğim için haftaya yayınlayacaktım ama çok uzun bir süre gibi geldi ve haftaya da ne olacağını kimse bilmiyor. O yüzden hazır internet geri gelmiş,  elimin altında wifi var, ben de hikayenin yeni bölümünü yayınlayayım dedim. Hepinize iyi yıllar.  Bal yanaklardan öptüm :).

Bıktıran Basmakalıp HikayelerWhere stories live. Discover now