FİNAL

20 2 6
                                    

Zamanın eli değdi bize :)
Çoktan değişti her şey¿

.

.

.
Kapağı değiştirmek istiyorum sizin de fikirlerinizi almak istediim.
Bu arada selamınhello gençler :)
Kapak tasarımını kendim yapıyorum ama yardımcı olabilecek birileri varsa fikir alışverişi yapmayı çok isterim şimdiden önerileriniz için teşekkürler

☄️☄️
Rusya da 20.gün
Bugün benim milatım, kaçmak yerine öyle bir kovalayacağım ki onları, koşarak geçecek ömürleri. Öldürmeyeceğim ama sürünecekler.

Polislere ifade verdikten sonra, çok oyalanmadan hastaneden çıkıp rezidansa gelmiştik.
Annem ve babamı çok özlememe rağmen sıcak bir karşılama yapamamıştım. Onlara da korkuları yettikleri için ifadeden sonra beni arabaya bindirip hızla rezidansa sürmüşlerdi.

İsminin Ilya olduğunu öğrendiğim baklavalı da tüm bu olanları daha başka ne olabilir bakışlarıyla izlemişti.

Ilya , Göktuğ ve Murat'ın adını duyduktan sonra da büyük bir şaşkınlık yaşamıştı. Kim olduğumu anladığı dakikalarda annem ve babamın gelmesini bile unutturacak şekilde bakışmalar geçmişti aramızda.
Adam tutuklanıp hava aracıyla Türkiyede cezaevine yollanmıştı bildiğim kadarıyla.
Murat adamın söylediklerini inkar ediyor Göktuğ ise sessizliğini koruyordu.

Evet sessizliğini...

"Bu kadar erken gitmek zorunda mısınız keşke biraz daha kalsaydınız."
Dolu gözlerimle sesimin titrememesi için dua ederek sorumu yönelttim babama.

"Yapma böyle mis kokulum sık sık geleceğiz seni görmeye, Türkiyedeki işleri bırakırsak tüm emeklerimiz gider annenin dava sürecinde avukat ile yüz yüze görüşmesi gerek bir sürü belge imza var verilmesi gereken basın toplantıları var. Hiçbiri senden önemli değil, sen önemli olduğun için tüm bunlar."
Gözümden düşen bir damla yaşı hızla silip buruk gülümsemem ile babama döndüm.

"Eğer gerçekten önemli olsaydım yanınızda olurdum, biliyor musun bence de gidin çok ta önemli değil artık yokluğunuz, seni ve annemi asla kırmak istemem ama ben burada yavaş yavaş ölürken sizin orada benden bir haber başka şeylerle uğraşmanız bana haksızlık değil mi baba. Burayı hiç bilmiyorum, orada bir hayatım okulum, arkadaşım vardı. Burada bir hiçim. O gün Enis yetişmese yalnız başıma ölüp gidecektim belki ya da gelen Enis olmayacaktı, bunları düşünmenize hiç gerek yok ama."

Babam olduğu yerden konuşmak yerine yanıma ulaşıp sıkıca sarıldı bana.
Kokusunu doya doya içime çekerken bedenini ayırdı. Baş parmağı yanağımı acıtmayacak şekilde oraya dokunduğunda bakışlarımı babama çevirdim.

"Bize kırgınsın farkındayım, ama sana bunları yaşatanların öylece dışarıda dolaşmalarına izin veremem, sende beni anla. Yıllar sonra bulduğum kızımın kaderi başka insanların kaderine benzesin istemiyorum kızım. Alçiçeği, seni kaybedemem.

En kısa zamanda alacağım seni söz veriyorum her şeyi unutacağız ama zaman ver bana ve böyle kırgın bakma."

Sonra doğru burnumu sıkan elini gevşetim,  saçlarıma yeniden öpücük kondurdu.

"Baba... ben size bunları yaşatmak istemezdim. Biliyor musun o günün tüm hayatımı ve sizin tüm hayatınızı böyle mahvedeceğini bilseydim asla uyanmak istemezdim yemin ederim.

Ben o gün çok çırpındım baba yemin ederim, her şey için geçken bile çırpındım. çırpındım diye yaptı bunu baba bak. Sana yemin ederim ben bunlar olsun istemedim. Tamam hastayım kişiliğim bile yok biliyorum.

YAKAMOZ Where stories live. Discover now