Bölüm 22: Katil

7.2K 371 82
                                    

Selamın Aleyküm canlar :)

Buda bayram girişi oldu fjsdjfsdjl 

Herkese musmutlu, huzurlu, hayırlı bayramlar dilerim. Bol kavurmalı günleriniz olsun canlarım. 

Bu bölüm çok üzdü beni yazarken ya okurken sizi de üzebilir flsdkjfdjs 

Bayadır mutlu mutlu şeyler yazınca bu zor geldi açıkcası lakiiiinnn güzel oldu ama asıl bomba bir dahaki bölümmmm fjsdfjlds 

İyi Okumalar :)

Sabah yüzüne vuran ışıkla gözlerini aralayan Ali Asaf, önce nerede olduğunu bilemeden afalladı. Üzerinde hiçbir şey olmadığını gördüğünde kafasını yatağın diğer tarafına doğru çevirdi usulca. Gördüğü kızıl saçlarla sarsıldı. Tahmin ettiği şey olmaması için dualar etti. Hiçbir şey hatırlamıyordu ! Büyük bir pişmanlıkla sarsılırken, müthiş bir öfke duydu içinde. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti ? Daha kendi savaşını bitiremeden nasıl böyle bir hata yapabilmişti ? Hızla yerdeki kıyafetlerine uzandı. Hemen gitmeliydi buradan, yoksa kafayı yemesi an meselesiydi !

Hazan büyük bir mutlulukla gözlerini araladığında, sanki bütün yaraları iyileşmiş yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Kafasını yatağın diğer tarafına çevirdiğinde boş olduğunu gördü. Kaşları çatıldığında yataktan kalkıp üzerine geçirdiği gecelikle merdivenlerden indi hızlıca. Ali Asaf'ı kapıya doğru ilerlerken gördüğünde doğru olmaması için dua etti. "Asaf..." Hazan'ın endişeli sesi kulaklarına dolduğunda sertçe yutkundu. Yavaş adımlarla ona doğru döndüğünde yine güzelliğine kapılmaktan kendini alamasa da çabuk toparlandı. İçinde kendisine karşı yoğun bir öfke ve pişmanlık vardı. "Hazan..." adamın acılı sesini ve kendisine Hazan dediğini duyduğunda anlam veremeyerek kaşlarını çattı. "Ne oluyor ? Nereye gidiyorsun ?" Ali Asaf, aceleyle açıklama yapmak için konuşmaya başladı.

"Hazan, ikimizde sarhoştuk unutalım tamam mı ? Hiç yaşanmamış gibi sayalım ! Ben kendimi nasıl bu kadar kaybettim bilmiyorum !" Hazan şok olmuş bir şekilde Ali Asaf'a bakarken kalbi bin bir parçaya ayrılmıştı. "Asaf ne sarhoşu ? Ne diyorsun ?" Ali Asaf büyük bir afallamayla Hazan'a baktı. "Hazan sen sarhoş değil miydin ?" kaşlarını çatarak kafasını iki yana sallayan Hazan'la öfkesi vücudunun her yerine yayılmış, Hazan'ı da öfkesine kurban etmişti.

"Hazan sen nasıl beni durdurmazsın !?" ellerini saçlarının arasından geçirerek deli gibi koridorda dolandı. "Ben hiçbir şey hatırlamıyorum ! Sen kendine de bana da bunu nasıl yaparsın ? Ne düşündün sevişince sana aşık olacağımı mı ?" Hazan büyük bir dehşetle, yaşlı gözlerle Ali Asaf'a bakarken dili lal olmuştu. Bu karşısındaki Ali Asaf mıydı gerçekten ?

"Asaf sus !" büyük bir dehşetle konuşmasını fark etmedi Ali Asaf. "Ne sus !? Ya aklım almıyor ! Sana söyledim ben, içimde büyük bir savaş var dedim ! İhanet edemem ben dedim ! Sana hayatıma girme, beni sevme dedim dinlemedin ! Yakarım seni dedim Hazan !-"

"Yeter !" Hazan'ın çığlığını duyduğunda şaşkınlıkla sustu. Ne dediğinin farkındaydı, ne de Hazan'ın dehşetle kendisine bakışının farkındaydı.

"Yeter Ali ! Benim suçumdu tamam mı !? Benim aşkım ikimize de yeter, yaralarını sarar sandım... Her şeyle savaştım. Seninle, korkularınla, korkularımla, aklına gelebilecek her şeyle savaştım ! Ama bir hayaletle savaşamam ben Ali Asaf ! Bunu geçte olsa anladım... Ben sandım ki problem senin kaybetme korkun, bu kadar uzun süre kimse kimseyi sevemez sandım...Yanılmışım sen sevdin, sevmeye de devam ediyorsun. Ben tükendim artık ! Sen bugün tükettin beni ! İhanet etmedin sen ! Şimdi git Ali Asaf, bir daha karşına çıkmam merak etme ! Bugünü de unuturum..." ağlamamak için kendini sıktı Hazan. Güçlü olacaktı onun karşısında, kendisini yerle yeksan eden adamın karşısında ağlamayacaktı. "Hayal..." Ali Asaf'ın pişmanlık dolu sesi kulaklarına dolduğunda hızla susması için elini kaldırdı. "Sakın Ali ! Sen Hayal'i bugün öldürdün ! Sana dedim ki Hayal'i öldürme, dönüşü olmaz dedim !" Ali Asaf çığlık çığlığa isyan eden kadına doğru bir adım attı. "Hazan..."

HAZAN VAKTİWhere stories live. Discover now