Bölüm 2: Üç Yıl

11.9K 593 49
                                    

Merhabalar, bugün Hazan'la tanışıyoruz. Elimde hazır birkaç bölüm var onlar her gün yada gün aşırı paylaşmayı düşünüyorum. Ayrıca karakterlerimiz cerrah ve benim tıpla alakam doktorları zilyon kere baştan izlemek dışında yok lgksdgsjgd O yüzden yanlış bir şeyler olursa affola :)

Bu arada paylaştığım şarkılar yazarken en çok dinlediklerim ve sevdiklerim, dinleyebilirsiniz.

İyi Okumalar :)

-3 YIL SONRA-

Hız sınırlarını aşarak kullandığı üzeri açık arabanın içinde nasıl göründüğü hakkında hiçbir fikri yoktu, genç kadının. Ama dışardakiler rüzgarla beraber uçuşan kızıl saçlara, dönüp dönüp bir daha bakıyorlardı.

Kırmızı yanmasıyla, şansına söylenerek durdu. Umursamaz bakışları, insanlarda dolanırken gözüne 9-10 yaşlarında kağıt toplayan bir çocuk ilişti. İfadesiz yüzüne rağmen içi yandı, her zaman olduğu gibi. Bir zamanlar kendisi de onlardandı, neredeyse öleceği zamanlar geçirmişti bu otoban yolunda. Sonra onu çalıştıran çete yakalanmış kendisi de yetimhaneye verilmişti. Hayatı o günden sonra değişmişti. Yurt müdiresi Meltem Anne-herkes ona böyle seslenirdi- onlara gerçekten annelik yapmış, büyütmüş, okutmuştu. Uzun zamandır ziyaretine gitmediğini fark etti, Hazan.

Hiç hatırlamadığı ailesi, ona bu ismi layık görmüşlerdi. Güz demekti, güz de hüzün demekti. Ailesinden nefret etse de ismini garip bir şekilde severdi, Hazan. Onu yansıtıyordu tamamıyla. Kadının da içi güzdü, hiç bahar görmemişti. Bütün şansını Meltem Annesi gibi bir yetimhane müdiresiyle karşılaşarak kullanmıştı.

Tam yeşil yandığı sırada, kağıt toplayan çocuk karşıya geçmeye çalışırken hızla gelen araba çocuğa çarptı. Bir anlık şaşkınlıkla duraksasa da hızla sinyal vererek, arabadan indi. Çocuğun nabzını kontrol etti, ambulans çağırmaları için bağırarak nefes almayan çocuğa suni teneffüs yapmaya başladı. İşe yaramadığını gördüğünde arabaya koştu, her zaman yanında taşıdığı küçük cerrahi seti arabada bulduğu bir kalemi ve geçenlerde torpidoya attığı pipeti bulduğunda da şansına teşekkür ederken çocuğun yanına döndü. Merakla toplanan kalabalığa açılmalarını söyleyerek derin bir nefes aldı. İşleme başlayacağı sırada duyduğu ses sinirle kaşlarını çatmasına neden oldu.

"Kalem ve pipetle trakeostami yapmayacaksın değil mi ?"

*****

Genç adam her hafta olduğu gibi bu haftada Şile'deki çiftlik evinden çıkıp arabasına bindi. Üç senedir olduğu gibi haftalık alışverişini yapmaya gidiyordu. Kimseye yerini söylemiyor, ayda bir kere ailesini görmeye gidiyordu. Şile'nin bir köyünde çok ihtiyaç halinde insanlara yardım etmesi dışında doktorluk yapmıyordu. Melis'le beraber kendini de gömmüştü. O gün hastaneden çıktıktan sonra bir daha o semte bile uğramamıştı. Birkaç ay dünyanın farklı yerlerinde acısını dindirmeye çalışırken işe yaramadığını anlamış, ülkesine geri dönmüştü ve bu çiftlik evini almıştı. Kimseyle görüşmediği yerini söylemediği bir senenin sonunda annesinin ağlamalarına dayanamamış onu görmeye gitmişti. Böylelikle ayda bir kere onları görme kararını almıştı. Ama kesinlikle eski hayatına dönmeyi düşünmüyordu.

Arabasını şehrin merkezindeki çarşıya park etti. Arabadan indiğinde yolun ortasındaki kalabalığı fark etmesiyle adımları istemsizce oraya yöneldi. Elinde birtakım malzemelerle yerde yatan çocuğun başına gelen kızı durup izledi. Önce ilk yardım yapacağını düşünmüştü ama kalemi ve pipeti eline alıp çocuğun boğazında elini gezdirdiğini görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı. Hadi canım, burada yapmayacaktı herhalde ?

"Kalem ve pipetle trakeostami yapmayacaksın değil mi ?" ağzından şaşkınlıkla dökülen kelimeler çocuğun üzerine eğilmiş, kızın kaşlarını çatarak kendisine bakmasına neden oldu. Genç kızın orman yeşili gözleri kısa bir an kendisini afallatsa da, o kadar kısaydı ki kendisi bile anlamamıştı. Hızla kızın yanına çömeldi. "Saçmalama burada çocuğun boğazını mı deleceksin ? Onu öldürebilirsin ambulansı bekle !" karşısındaki adama daha fazla sinir olmuş şekilde baktı. "Yapmazsam zaten ölecek ! Beni oyalamak yerine yardımcı ol. Olmayacaksan da uzaklaş dikkatimi dağıtma !" kızın sert sesi, kaşlarına çatmasına sebep olsa da sessiz kaldı. Doğru söylüyordu, müdahale etmeseler çocuk ölecekti. Dakikalardır nabzı yoktu. Kızın elinden kalemi ve pipeti alarak dezenfekte etti. Kız kendi ellerini de alkolle dezenfekte ettikten sonra derin bir nefes aldı. Önce parmaklarıyla çocuğun boğazında gezindi aradığı yeri bulmuşçasına duraksadı parmakları. Dikkatli bir şekilde kalemi batırdıktan sonra yanındaki adama elini uzatarak pipeti istedi. Kalemle deliği yere pipeti koyup nefes vermeye başladı. Saniyeler sonra çocuğun göğsü inip kalkmaya başladığında, Ali Asaf çocuğun nabzını kontrol ederken hala şaşkınlıkla pipete üfleyen kıza bakıyordu. Hayatında sadece filmlerde göreceğini düşündüğü bir olayla karşı karşıya kalmış ve kimsenin cesaret edemeyeceği şeyi yapan kıza içten içe büyük bir hayranlık beslemişti. Ülkesinin böyle yetenekli doktorlara ihtiyacı vardı ve bu kızın ileride çok iyi yerlere geleceğinden emindi.

Ambulansın sesleri duyulurken kız hala pipete üflemeye genç adamda çocuğun vücudundaki kırıkları tespit etmeye çalışıyordu. "Kolunda ve bacaklarında kırık olabilir. Omurgasında bir sorun yok gibi gözüküyor, her ihtimale karşı tomografi ve batın grafisi çekilmeli." Hazan sadece kafa sallayarak adamı onaylarken ambulans görevlileri hızla çocuğu sedyeye alıp müdahale etmeye başlamışlardı. Ambulans uzaklaşırken Hazan, hastanenin ismini öğrenip arabasına doğru ilerlerken arkasına döndü. Genç adam kendisine bakıyordu, dikkatli bakışlarında gördüğü şey takdirdi ve bu genç kadının dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu.

Bu görüntü öyle güzeldi ki, kadın öyle güzeldi ki genç adam önceden olsa bu kadına kayıtsız kalamayacağını düşündü. Ama şimdi nasırlaşmış, geçmişin tozlu raflarında yer alan kalbinde hiçbir hareket olmadı. Ya da kendisi öyle sanıyordu.

"Yardımların için teşekkür ederim." Genç kadının sert ama bahar esintisini andıran rahatlatıcı sesi kulaklarına doldu adamın. Güzel şiir okur bu kadın diye düşündü güzel şiir de yazılır bu kadına. Düşüncelerini sorgulamadı, neden böyle düşündüğünü açıklamadı kendisine. Hatta unuttu düşündüklerini çünkü hatırlarsa ihanet gibi hissederdi, biliyordu.

"Ben bir şey yapmadım aslında, gerçekten mucizevi bir şeydi yaptığın. Çok yeteneklisin, umarım çok iyi yerlere gelirsin..." genç adam tebessüm etti ve yanağındaki o derin çukur kadının yüreğini titretti.

Kadın da tebessüm etti ve adamı tekrar şiirli düşüncelere daldırdı.

Orada farklı yönlere giden kadın ve adam bir daha hiç karşılaşmayacaklarını düşündüler. Birbirleri için iyi dileklerde bulundular ve yola koyuldular.

Ama kim bilir ?

HAZAN VAKTİWhere stories live. Discover now