GEÇMİŞ GÜNAH

156 59 7
                                    

Merhaba sevgili okurlarım nasılsınız? Eee kiminiz bana biraz kızgındır gibi geliyor. Çünkü yazmakta geciktim. Biliyorum biliyorum ama yoğundum. Söz bir daha bu kadar gecikmeyecek. Çünkü bu kitabımı bitirip yeni kitabıma başlamak istiyorum. Bu bölüm yalnız benim favorim gelecek bölümler hariç tabi hadi iyi okumalar öpüyorum sizi 💜💜💜💜

16.10.1250 Batı Roma

Henüz 18 yaşına yeni basmıştı. Sarı saçlarıyla ve beyaz elbisesiyle kuğu gibiydi. Annesi ona Orta Çağ zamanlarının en güzel kadını olduğunu söylemişti. Evlilik yaşı geldiği içinde kimse onun dışarı da olmasını istemiyordu ama Laila her zaman bir kaçış noktası buluyordu.

Keçi derisinden yapılmış ayakkabılarını ayağına sıkıca bağladı. Sessizce kentin mermer sokaklarından geçip, ormanlık alana doğru ilerlemeye başladı. Attığı her adım da hissettiği korku ona haz veriyordu.

Kaybolmayı istemek her zaman kaçınılmaz olandı.

O kendini sadece burada özgür hissedebiliyordu. Özgürlük her kadının istediği şeydi. Kimse itiraf etmek istemese de Laila bundan emindi.

Gölün suyundan kaynaklanan esintiyi yüzünde hissetti. Herkesten ve tabi o ürkütücü derece de rahatsız edici olan rüyalarından sadece böyle kurtulabiliyordu.

Çimenlerin kokusunu içine çeke çeke göle yaklaştı genç kadın büyüyü bozmamak adına her hareketine dikkat ediyordu. Sessizliği asla bozmak istemiyordu.

Laila gölün durgun yüzüne bakarak kenarında uzandı. Beyaz teni ve yeşil gözleriyle ışıldıyordu. Sağ elini suya daldırıp çıkarırken rüyalarında defalarca kez gördüğü kırmızı elbisesinin üzerinde bariz görünen kan lekeleri içinde ki kızı düşündü.

Kız acınası bir halde öldüğünü sandığı sevgilisine mırıldanarak bir şarkı söylüyordu. Arkada ona gülen çok güzel fakat ürkütücü sayılan kadın başında hançerle bekliyordu. Öldüğü sanılan adamın dudaklarında da pis bir sırıtış vardı. Fakat o güzel kadının sesi huzur veriyordu. Bu rüyayı o kadar çok görmüştü ki Laila anlamadığı bir dilde olan o şarkıyı ezberlemişti.

Gölün güzelliği içerisinde şarkıyı mırıldanmaya başladı.

Sensiz kötüyüm beterim
Çıkmaz sokağın biriyim
Öksüz kaldım gidişinle
Sönmüş ateşin külüyüm
Zindan oldum hapisinle

Bak yine uyku yok gözümde
Zifiriyim bi yerlerde
Dur geri döndür beni sende
Ölüm olsan götür beni de


Laila mırıldandığı şarkının sonuna doğru yaklaşırken kulaklarını kızın çığlığı doldurdu.

"Siyah'ım lütfen uyannn. Uyan dedim sana uyan..."

Doğruldu, rahatsız bir şekilde başını salladı. Rüyalarından uzaklaşmak için buraya gelmişti. Onları düşünmek için değil.

Kendini toparlamaya çalışırken kırılan bir dal sesi duydu. Arkasına irkilerek döndü. Daniel ona doğru mükemmel bir şekilde gülümsüyordu.

"Adam'ım nerede kaldın biraz daha gelmeseydin çıldıracaktım."

"Kadın'ım buradayım ve kollarım seni bekliyor."

Laila gidip sevdiği adama hasretle sarıldı ve omuzuna bastırdığı burnuyla kokusunu içine çekti. Daniel onun hayallerinin erkeğiydi.

Gözlerine bakınca yüzyıllardır onunla berabermişler gibi geliyordu. Onların aşkının adı sonsuzluk olmalıydı.

MEDUSA "Son Halka"Where stories live. Discover now