19

6K 701 434
                                    



"Ne yaptılar, ne yaptılar?"

Jeongin akşam yemeğinin ortasında çalan telefonunu kapatmış ve önüne konan yemeği teyzesi ve kızeninin zoruyla yemişti. Kaldığı odaya gittiğinde de Felix'i bu kez o aramıştı. Duydukları da onu şoke etmişti. Zaten o ikiliden ne bekliyordu ki?

"Müdür yine ilk olayları diye bir şey demedi ama onlar duracak gibi değil. Lan okul çıkışında çocuğu kıstırmayı düşünüyorlar!"

Jeongin derin bir nefes aldı ve tekrar ağrımaya başlayan başını ovaladı. Arkadaşları iyi, hoştu, seviyordu da hepsini ama bazen bir şeyin dozunu fazlaca kaçırıyorlardı işte.

"Jeongin, en kısa sürede gelmen gerek. Bu mallarla tek başıma baş edemiyorum ben."

"Ben bir bakayım da duruma göre sana haber veririm. O şerefsizlere söyle, ona ne yaptılarsa iki katını yemeğe hazır olsunlar ben geldiğimde."

Felix, Jeongin göremese de başını sallamış ve "Tamam." diye mırıldanıp telefonu kapatmıştı. Felix, Jeongin, Seungmin ve Minho yaklaşık 9 yıldır süren bir arkadaşlığa sahiplerdi. Sadece, Felix sonradan yurt dışına taşınmış ve yaklaşık bir sene önce de tekrar dönmüşlerdi. Arkadaşlarıyla aralarında kopukluk olmasın diye hep sohbet içinde olmuşlardı ama işte, onları bu konularda hiç yakından görmemiş, şahit olmamıştı. Zordu, Minho ve Seungmin'le uğraşmak ciddi anlamda zordu.

Jeongin odadan çıkıp aşağı indi. Mutfaktan bir su alıp yanında getirdiği ilacıyla birlikte içti ve gözlerini kapadı kısa süreliğine. Eve dönmek istemiyordu ama arkadaşları ona, dinlenmesi için dahi fırsat tanımıyordu.

"Kim aradı?"

Jeongin arkasından gelen kuzeninin sesiyle baş ağrısını belli etmemeye çalışarak geriye döndü.

"Felix."

"Hm, acil gibi duruyordu. Hayırdır?"

Jeongin omuz silkti ve cevap vermeden mutfaktan çıktı. Normalde Jaemin'e her şeyi anlatırdı ama şimdi konuşası yoktu.

————

"Bilmiyorum amına koyayım, bilmiyorum!"

Hyunjin'lerin bahçesinde, Changbin, Jisung ve Chan beraber oturmuş karşılarındaki Hyunjin'i sıkıştırıyorlardı. Jeongin konusunu hepsi merak ediyordu. Yani, Jeongin boşuna gitmiş olamazdı ya da Seungmin ve Minho bir anda Hyunjin'e böylesine bir nefret besleyemezdi, değil mi ama?

"Tamam biraz duralım. Felix birazdan geliyor zaten. Anlarız o zaman meseleyi."

Hyunjin derin bir nefes alıp başını eğdiğinde ortamda bir telefon sesi yükselmişti. Herkes birbirine bakarken Changbin cebindeki telefonunu çıkarmış ve aramayı yanıtlamıştı.

"Geldin mi?"

"C bloğun hemen önündeyiz biz."

"Hemen görürsün zaten yürü biraz daha aşağı doğru. Ben bakıyorum zaten."

Changbin ayağa kalkıp biraz ileriye bakındığında onlara doğru yürüyen bu saatte bile kendini belli eden beyaz tenli, sarışın bombayı görmüştü. Yüzünde anında bir gülümseme olduğunda Felix yanına gelmişti.

"Gel, biz de öyle Hyunjin'i sıkıştırıyorduk."

Felix hafifçe başını salladı ve oturanlara kısaca selam verip boş olan bir minderin üzerine oturdu. O an herkes birbirine bakmaya başladığında kimse ağzını açmıyordu. Birinin Felix'i konuşturması gerekiyordu ve kimse bunun için girişimde bulunmuyordu.

şeroin // hyunin Where stories live. Discover now