ikinci bir hırsız vakası?

1.4K 154 49
                                    

Koşuyordum.

Ciğerlerim patlamak üzereydi, bacaklarımın arkası deli gibi yanıyordu fakat o an için bunların hiçbir önemi yoktu.

Neden mi koşuyordum?

Başa saralım ve olayları en başından anlatayım o zaman.

Günlerden salı, saat 10.34.

İş yerindeki masamda sonradan boynumun ağrıyacağını bile bile kambur bir şekilde oturuyorum. Masamın üstünde artık bir kule haline gelmiş dosyaları bilgisayara geçirmekle meşgulüm.

Elimi zonklayan şakaklarıma götürüp ovdum ve gözlerimi görüşümün düzelmesi adına birkaç kere kırpıştırdım.

Her şey normal gözüküyordu değil mi? Tipik bir iş günüydü benim için bu.

Fakat o sırada telefonum çaldı, başta açmayacaktım çünkü zaten beynim verileri bilgisayara geçirmekten eriyip gitmişti. Daha fazla birinin konuşmasını çekebileceğimi sanmıyordum.

Yine de göz ucuyla baktım kim olduğuna ve Jimin olduğunu gördüğümde hızla telefona uzandım. O sırada elimin çarptığı kalemlik yere düşerken kalemler de etrafa saçıldı. İçimden bir küfür savururken kalemleri boş verdim ve aramaya döndüm.

"Jimin?"

Karşı taraftan bir süre ses gelmedi. Biraz daha zaman tanıdım Jimin'e konuşması için ama tek duyabildiğim şey hışırtı sesleriydi.

"Her şey yolunda mı?"

Büyük ihtimalle bir sorun yoktu. Jimin günde en az üç kez beni arıyor, televizyonda ne izlediğinden ya da sokakta gördüğü insanlardan filan bahsediyordu. Yanlış anlaşılma olmasın, bu beni kesinlikle rahatsız etmiyordu. O beni özlüyordu, ben onu özlüyordum. Durum böyle olunca da ben telefonuma yapışık bir şekilde geziyordum, o da beni her fırsatta arıyordu.

Telefondaki sesler kesildiğinde Jimin'in fısıldayan sesini duydum.

"Tae?"

Kaşlarımı çatarken neden fısıldadığını anlamaya çalışıyordum.

"Neden fısıldıyorsun?"

"Beni duymasın diye."

Dediği şeyle elimdeki dosyayı bırakıp tamamen telefona sarıldım.

"Kim seni duymasın diye?"

Bir süre yine karşı taraftan ses gelmediğinde iyice endişelenmeye başladım ve ayaklanarak koridora, daha sakin bir yere geçtim.

"Jimin cevap ver! Kimden bahsediyorsun?"

"Evde biri var."

İşte o an sanki tüm bedenimden elektrik geçmiş gibi oldum. Çıkış saatime daha çok olmasına rağmen bunu umursamadım ve çıkışa doğru hızlı hızlı yürümeye başladım.

"Evde nasıl biri var?"

"Siyah giyiyor. Çok hızlı bir de. Korkuyorum Tae."

Binadan çıktığım gibi otobüs durağına koşmaya başlamıştım. Bir yandan da Jimin'le konuşmaya devam ediyordum.

"Tamam, sakin ol. Geliyorum bebeğim. Bir yere saklan ve hiç ses çıkarma, tamam mı?"

Jimin alışkanlıktan başını sallamış olmalıydı çünkü bir süre karşıdan ses gelmedi sonra Jimin'in titrek sesini duydum.

"Tamam."

Telefonu kapatmadan cebime koyarken otobüs durağına yaklaştığımdan adımlarımı yavaşlattım ve beklemeye başladım. Stresten ayağımı yere vuruyor, tırnaklarıma işkence ediyordum.

fragile love ❆ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin