102[1(M) özel]

3.1K 131 82
                                    

"Jimin baban gelince yapsan?"
"Ama ben seni istiyorum." Küçük beden büyük gözleriyle bana baktığında sesli bir şekilde nefesimi dışarı verdim. Jimin oğlumuzu kendine o kadar çok benzetmiş ki, onun gibi tatlılığını kullanarak bir şeyler elde etmeye çalışıyor ve... Başarıyor! Dizlerim üstüne çöktüm ve onu kendime çekip tombul yanaklarına sulu öpücükler kondurdum. "Ama... Jimin baban daha yetenekli."

"Hayır değil~ Baba lütfen sen yap~" Göğsüme doğru sokulup kendisini bana bırakırken onu kucakladığım gibi doğruldum ve yemek masasına ilerledim. İki bebeğe karşı çok çabuk pes ederim. Rowoon, kollarını boynuma dolayıp ufak ufak zıplarken, aynı zamanda yanağıma her zıplayışında bir öpücük konduruyordu. Onun bu hareketine gülüp alnını öptüm ve sandalyedeki yerimi alırken oğlumu da bacağıma oturttum. Minik elleriyle tuttuğu kalem kutusu ve 3-4 adet kağıdı masaya bıraktı.

"Bana dinozor çizer misin babişim?" Kalem kutusundan yeşil tonlarına sahip 2 kalem çıkardığında koyu olanı aldım ve kağıda yöneldim. Titremeye başlayan elim yüzünden kendimi kasıp dikkatli dikkatli gözlerimi kağıda dikmişken Rowoon heyecanlı bir şekilde kaleme bakıyor, bir şeyler çizmemi bekliyordu.

Aslında bu hastalık meselesi geçmişti. Hatırlarsanız Jimin sayesinde iyileşmek için çabalamıştım ve çok iyi bir duruma yol almıştım. Ama Rowoon'u evlatlık almamız, onun daha bebek olması ve benim daha çok ilgilenmemin gerekmesi strese neden olmuştu. Ona bir şey olacak, bakamayacağım, düzgün yetiştiremeyeceğim korkusu hastalığımı tekrar tetiklemişti ve 4 seneye yakındır devam ediyor, bir türlü iyileşemiyordum. "Baba hadi?"

"Tamam bebeğim." Kalemi kağıda sürterek T-rex çizmeye çalışırken kesik kesik ve dalgalı olan çizgiler tuhaf bir hal alırken yüzümü buruşturdum. Bir zamanlar pixel çizimine benziyor diyerek Jimin'e hava atardım(!) ama şimdi bakınca gerçekten hiçbir şeyle alakası yok. Hem bir şeyi de yapamayayım değil mi? Çok mükemmel ve yetenekli olmakta biraz sınır tanımak gerek. "Baba, kolları büyük oldu. Küçük yapman gerek."

"Düzelteyim hemen." Silgiyle kollarını silip tekrar çizmeye başlarken cidden çok zor oluyordu. Kendimi kasmamdan dolayı elim daha çok titriyordu ve kolları sanki böyle uzaylı gibi bir şey olmuştu. Ya da hani bir balon olur, gülen yüzlü uzun kollu etrafta süzülür. Onun gibi bir şeye benzedi, şekilsiz anlamsız. T-rex'in T-rex ile hiçbir alakası olmamasına bir şey der mi diye kucağımdaki miniğe baktım. Ancak çizime benim baktığım gibi bakmıyordu. Benim aksime baya beğenmiş duruyordu. "Kuyruğunu daha uzun yapabilir miyiz?"

"Ben çizerken, durmamı söyle, tamam mı?"
"Tamam." Dalgalı ve yamuk bir şekilde bir çizgi başlayıp oğlumun komutu gelene kadar ilerlerken ufak elini elimin üzerine koydu. "Bu kadar."

"Gözlerini ve dişlerini çizelim şimdi." Kalemi kafayla hiçbir alakası olmayan baş kısmına götürüp göz çizmeye çalıştığımda gözü resmen yanağının üzerinde olmuş gibiydi. Yani aslına her ressamın kendi tarzı vardı. Benim tarzım da bu. Komik görünüşüne gülmeye başladığımda Rowoon'da gülüp elimin üstünden kalemi tutup beni dişlerini çizmek için yönlendirdi. Kolay olması için sadece bir çizgi halinde çizerken kıkırdadı. "Babiş çok güzel oldu. Ben boyarken yanımda oturur musun?"

"Tabii bebeğim." Saçları arasına bir öpücük kondurup kalemi bıraktım ve onun boyayışını izlemeye başladım. Şekilsiz ve T-Rex'e benzemeyen çizimi dikkatli, düzgün bir şekilde boyuyordu. En azından iyi boyayla kurtarırız. "Ne yapıyorsunuz?" Jimin'in sesini işitmemle ona döndüğümde gözlerimi kısıp elimi sanki gölge yapıyormuş gibi alnıma doğru yaklaştırdım. "Ah, Jimin, ışıktan dolayı kör olacağım şimdi." Kıkırdayışı ile birlikte çantasını yere bıraktı ve ayaklarını yerde sürüyerek bize yaklaştı. Oğlumuzun saçlarına, yanağına, alnına ve gözlerine koca koca öpücükler kondurup minik ve tombul kollarını hafif hafif sıktı. Küçük bedene son kez sımsıkı sarıldıktan kısa bir süreliğine benimle göz göze gelmiş sonra arkama geçmişti. Kollarını omzuma koyup, çenesini de başıma yasladı, ağırlığını bana verdi. "Jungkook, yarın boş günüm."

like for like = kookmin [texting] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin