Denklemin Değişkenleri Değişiyor; Zaman Benden Yana...

71 5 0
                                    

Gide gide yollar biter mi? Her yolculuk mutlu sona erer mi? Nice yolculuklarda yanından geçip gittiğimiz yaşamlar bizi kendine ortak eder mi? Ve dahil olduğumuz her yeni hayat, her yeni  hikaye, hayatlarımızı istediğimiz yönde şekillendirmemize olanak sağlar mı?..
Doğru zaman, doğru kişi ve doğru mekan üçleminde şekillenen “aşk”, bu denklemin değişen her bir değerine göre yeniden şekillenir derler. Bizim hikayemizde de öyle bir noktaya taşımıştı, zaman bizi. Mehtap’ın  bana Elazığ’ı kazandığı haberini verdiği son görüşmemizin üstünden uzunca bir süre geçmiş, bu süre zarfında Mehtap, Elazığ hazırlıklarını yapmıştı. Hikayemiz yeni bir mekana taşınıyor, aşkımız yeni bir soluk kazanıyordu. Mehtap’ın hiç bilmediği şehirde tanıdığı tek kişi olacak ve O’na daha yakın olma fırsatı yakalayacaktım. Bu durum, Mehtap’ın gönlünü çalmak için nice fırsatı önüme sermeme olanak tanıyacaktı. Zaman; günler, aylar sonra benim tarafımda yer alıyordu. Şaşılacak işti doğrusu. Zamanın, birbirinin içine geçmiş türlü düğümlerine karşın, bu aşkın yakasından düşmemekte ısrarcıydım. Bendeki bu inat, günler sonra yüzümü güldürmeyi başarmıştı. Zaman yolculuğumuzdaki son makas değişikliğinde işler benden yana dönmüştü. Tabi aşkımız bir süreçti ve anlattıklarımı yaşamamızda bir süre almıştı. Mehtap’ın yeni yaşamının başlangıç süreci.
Mehtap kısa bir süre önce ailesiyle birlikte Elazığ’a gelmiş, kaydını yaptırmış, yurduna yerleşmiş ve geri dönmüştü. O zamanlarda içimden koşup yanında olmak geçiyor, aklım ayaklarıma kelepçeler vuruyordu. Mehtap’ın yeni yaşamındaki ilk gününde ailesinin karşısına çıkmak istemiyordum, böylesi uygun olmazdı. Mehtap’ın ailesi tarafından ters tepebilirdi. Ailesi, O’na baskı uygulayabilirdi. Zaman, stratejik davranmamı gerektiren kritik bir zamandı. Velhasıl, Mehtap ailesiyle Diyarbakır’a döndü. Çok geçmeden de Elazığ’a geri döndü. Döner dönmez de beni aradı. Yurdun önünde olduğunu söylüyordu. Açıkçası beni bekliyordu. Aklından, koşa koşa kendisine koşacağımı geçiriyordu. Lakin, öyle olmadı. Çünkü ben, O’nun bu şehirde ve ilerleyen zamanlarda pek çok kez tek kalacağını ve bu duruma alışması gerektiğini bilmesini istiyordum. Artık tam anlamıyla kendi ayakları üzerinde durma noktasında bir sıçrama yaşayan, özgür bir birey olmuştu. Ve özgürlüğün bir bedeli vardı. Yaşamın farklı yönlerini öğrenmesi gerekiyordu. Ve bir yandan da, ne yalan söyleyeyim, hani demiştim ya aşkımız bir süreç diye, işte o zamanlar aramız azda olsa yeni yeni düzelmeye başlamıştı.
Gizli gizli yurdun önüne gidiyor, O’nu kontrol ediyordum. Genellikle O’nu göremezdim iyi olduğunu bilirdim ve bu bana yeterdi. Yine bir gün yurdun önüne gittim. Penceresi yola bakıyordu. Yurdun önünde durmamla O’nun yurdun yanındaki parka gelmesinin ardından saniyeler geçmişti. Meğer, sürekli geldiğimi öğrenmiş ve beni gözetlemeye başlamış. Pijama ve terlikle, pürtelaş aşağı inmiş, yurdun yanındaki parka geçmişti. Bende oraya gittim. Beni görünce “Aaa sen de mi buradaydın?” dedi. Özetle naz yapıyor fakat aklından geçen binbir türlü düşünceyi ve heyecanını saklayamıyordu. Beni çok özlediği her halinden belliydi. Bir sigara uzattı ve O’na şehri gezdirmemi istedi. “Bu halde mi?” diye sordum. “Bekle” dedi ve ben sigaramı içene kadar üstünü değiştirip geldi. Bir kadının bir yere giderken bu kadar hızlı hazırlanması hayatım boyunca pek de görebileceğim bir durum değildi. Harput’a gittik ve Harput Tepesi’nden şehri izledik. Gözlerinin içi gülüyordu. Özlem duygusunu daha fazla bastıramadı. Sarıldık. Mutluluktan ayaklarımız yerden kesilmişti…

Kalp atışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin