41❦ Sahra bir kadın, Efsunkâr bir adam

3.8K 204 118
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim :)

Elimin altındaki kalbin bir kurşunla paramparça olması düşüncesi ve hissiyatı canımı pul pul dökerken gözlerimden akan yaşlar Alaz'ın üzerine sığınıyordu, ellerimin altındaki göğüsün nefes alıp verdiğini hissettiğimde avucumun içinde hissettiğim çelik yeleğin sert kumaşıyla başımı kaldırıp kan akmayan kurşun izine baktım ve sevincimi Sinan'a belli etmeden ne yapıyor diye ona döndüm, Erdenay'ın elini tutarak ağladığını fark ettiğimde Alaz'ın numara mı yapıyor yoksa göğsünde hissettiği ağrıdan bayıldı mı diye anlamak için gözlerine üflediğimde kirpikleri titredi, baygın ya da uyuyan birisinin göz bebekleri size tepki vermezdi fakat bilinçli kapatılmış birisinin gözleri bunun karşısında tepkisiz kalamazdı.

"Esila,"

Sinan'ın sesiyle ona döndüğümde bana silah doğrulttuğunu gördüm, namlusu direkt olarak alnımı hedef alıyordu ve silah ateşlenirse çelik yeleğin beni koruma şansı yoktu. Bir anda silahı kendi şakağına yasladığında Alaz'ın hızla kalkıp silahı Sinan'a doğrulttuğunu gördüm ve zihnimin bu durumu sindirmesine birkaç saniye müsaade ettim hemen ardından ayağa kalkmış bakışlarımla ikisi arasında çaresizce gidip gelmiştim.

"Sinan lütfen yapma, kendini öldürme lütfen." dediğimde elimi Alaz'ın koluna koymuştum. Bir kişi daha ölmeyecekti bu odada, umarım.

"Ben," dedi şakağına dayadığı silahı indirip yere atarken "Çok kötü şeyler yaptım. Ben senin kızını senin elinden aldım." dediğinde görünmez bir kurşunun göğsümden girip sırtımdan çıktığını hissettim, kalbimde kocaman bir delik açılmış ve içi acıyla dolmaya başlamıştı. Yeni kurumaya başlamış olan yanaklarım, gözlerimde biriken yaşları karşılamak için kucak açarken Alaz'ın kolundaki damarların elimin altında kaynadığını hissettim.

"Sen ne bok yedin Sinan?" dedi Alaz, bakışlarım bir saniye olsun Sinan'ın yüzünden ayrılmamış, ellerim karnıma kadar inmiş acının ateşinde onu yakmamak için zor duruyordu.

"O gün geç kalmamıştık, bebeğin kalp atışları yavaşta olsa vardı onu bilerek kurtarmadım Esila, bu adamın çocuğunu doğur, bu adamı sev istemedim." dediğinde dudağımdan acı dolu bir mırıltı çıktı, duyduğum öfke sivri bıçaklar olup içime saplandı, arkadaşım sanıp güvendiğim insan bebeğimi mi öldürmüştü? Benim küçük kızımı rahmimden söküp alırken hiç mi üzülmemişti? Alaz'ın nefesindeki siniri hissettiğimde önüne geçip, tetikte titreyen parmağına baktım.

"Alaz yapma." dediğimde sesim titriyordu, Sinan'ın yaptığı yanlıştı fakat Alaz'ın yaptığı da doğru sayılmazdı.

"Benim kızımı öldüren bu piç kurusunu yaşatmam." dediğinde başımı iki yana sallayarak bana bakmasını sağlamaya çalıştım fakat toprak karası gözlerinde yanıp tutuşan intikam ateşi beni korkuttu, ilk zamanlarda bana bakarken ki bakışları vardı gözlerinde, nefret doluydu.

"Alaz o zaman ondan ne farkın kalır yapma! Lütfen bırak, adalet halletsin."

"Siktiğimin adaleti." dedi dişlerinin arasından ve tetiğe bastı, eş zamanlı olarak Sinan'a döndüğümde ateşlenen silahı duymamıştı bile mermi çıkan sesten çok daha önce kalbine isabet etmiş, 32 yıllık hayatını ondan çalmıştı. Çığlığım eş zamanlı olarak odadaki kan kokusunu yırtarken ellerim titredi ve bayılacağım sandım, Alaz acımadan birisini daha öldürmüştü, bu gerçeği eskisi kadar çabuk kabullenemiyordum artık.

"Alaz ne yaptın sen! Alaz!" dedim göğsüne sertçe vurup geriye sendelemesine sebep olurken, inanamıyordum, aklım kafatasımı parçalayıp kaçmak üzereydi. Kız kardeşim ölmüştü, en yakın arkadaşım olduğunu sandığım adam ölmüştü, bebeğim benim yüzümden ölmüştü. Her şey gözümün önünde dururken elime geçen yapboz parçalarını birleştirmek yerine onları atmıştım, beni uyarmaya çalışan hemşireyi Ares'e iftira atıyor diye hastaneden attırmıştım, kız kardeşimle bakışmalarını görüp anlayamamıştım, Sinan'ın gözlerindeki hırsı ve öfkeyi görememiştim, ben bebeğimi korumak yerine ölümünden pay edinmiştim.

HASTA ADAM [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin