3} Hello Again

171 16 0
                                    

Will

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Will

Indiana'ya gittikçe hava ısınıyor ve sebepsiz yere canımı yakıyor, her bir derecede daha kötü bir acı diğerinin yerine geçiyor. Bu yüzden yolda bir ömür geçirmişim gibi hissediyorum, sonunda ne ile karşılaşacağımı düşününce... değmez.
Partinin beni nasıl karşılayacağını tahmin edebiliyorum, bir beklentim yok. Ne de olsa iyi bir şey beklemezsen, gerçekleşmediği için hayal kırıklığına uğramazsın.
Bir hiç için 17 saatlik yol gittiğimize inanmak zor ama annem bizi mutlu etmek için her şeyi yapar, o yüzden halimden memnun görünmeye çalışıyorum.

Jane, "Off, ne kadar kaldı? Sıkıldım!" diye sessizliği bozdu. Gelmeseydin, ne yapalım?

Annem her zamanki gibi gülümseyerek, "Çok az kaldı canım. Yarım saate varırız, biraz daha sabret." Diyerek konuyu kapattı.

Tam da dediği gibi yarım saat sonra, tabelaya ulaşmıştık.

Hawkins Indiana'ya
Hoşgeldiniz

Aklı başında birisi, Hawkins yazısının üstüne kırmızı sprey boyayla cehennem yazmıştı, pek de yanlış sayılmaz.
Geleceğimizi kimseye söylemedik, annem sürpriz olsun istemiş. Kendimi Wheeler'ların kapısında bulmamın sebebi de bu.
Özetle: Kardeşlerim ve sevgililerinin buluşması.
Arkamda duran annemin zile bas bakışları yüzünden nefesim kesildi. Hemen kendimi sakinleştirdim ve gözlerimi kapatıp zile bastım ve elimi yakıyormuş gibi hemen geri çektim, sonra Jonathan'ın arkasında, gözlerden uzaktaki yerimi aldım. İçeriden bir kadının sesi duyuldu, sonra bir oğlan, sonra yine kadın... başka bir kız sesi araya girince bu kısır döngü sona erdi ve kapı yavaşça açıldı. Kapıyı açan kişi Nancy Wheeler'dı, yani abimin sevgilisi.

"A-aman tanrım! Jonathan?" diye bağırdı ve kendini abimin kollarına attı.

Sonra Karen Wheeler'ın sesi duyuldu, "Nancy, neler ol-" tabi annemi görünce o da klasik sinirli anne tavırlarını bırakıp misafirleri karşılama telaşına girdi. "Joyce? Nasıl? Şey, merhaba hayatım nasılsın?" Hayır, annelerin klişe konuşmalarını dinlemeyeceğim.

Yine, başka bir ses "Anne! Su versene!!!" diye bağırdı.

Mrs. Wheeler dişlerini sıkarak, "Git kendin al, Michael!" diye karşılık verdi.

"Off," sonra, uzun süredir görmediğim ilk ve en iyi arkadaşım, Michael Wheeler yavaş yavaş aşağıdaki merdivenlerden çıktı. Oduna bak, bu kadar da üşengeç olunmaz. Mike kafasını kaldırıp bakana kadar, El onun üstüne atlamıştı bile.

"El?"

"Mike!"

"E-"

Tahmin edeyim, öpüşüyorlar ve bu iğrenç. Nancy ve Jonathan üst kata -büyük ihtimalle Nancy'nin odasına- çıktı. El Mike'tan ayrılıp, "Biz de senin odana gidelim." dedi. Söylemiştim, iğrenç.

"Tamam ama su almalıyım, sen git."

Mrs. Wheeler annemle birlikte salona gitti, ben de onları takip ediyordum ki, "Will..." yine başlıyoruz, bütün yıl boyunca beni aramayan Mike diyor ki, "Selam dostum, uzun zaman oldu. Neden benimle hiç konuşmadın?"

"Konuştum,"

"Sadece bir kere, o da en fazla iki dakika sürdü."

"Değerli zamanını benimle harcamanı istemedim."

Başta anlamamış gibi göründü, sonra kaşlarını çatarak "Neden ki? Biz arkadaşız." dedi.

"Ben de öyle sanıyordum." Bu biraz ağır oldu galiba çünkü uzun süre hiç konuşmadı, gerçi anlamamış da olabilir. El onu çağırana kadar gözünü bile kırpmadı.

"Git, ben Dustin ve Max'in yanına gidecektim zaten." Ama gitmeme gerek kalmadı.

"Dostum, aman tanrım! Geri dönmüşsün! Seni çok özledim!" Evet, Dustin. Böyle bir karşılama beklemediğimi söylemiştim, bu yüzden uzun süredir olmadığım kadar mutlu oldum diyebiliriz.

"Selam Dustin, ben de seni özledim."

Mike dudaklarını birbirine bastırıp beklerken Dustin ve ben sarılıp selamlaştık. "Robin nerede?" diye sordum.

"Çalışıyor, istersen yanına gidebiliriz." Evet anlamında başımı sallayınca, bisikletine bindi ve "arkama binebilirsin." dedi.

Mike, "şey, sonra görüşürüz o zaman." diye bir şeyler mırıldandı.

"Evet, görüşürüz." diye geçiştirerek Dustin'in yanına gittim.

"Eve hoşgeldin dostum."

Evet,

Eve hoşgeldin...

demons || stranger things [düzenleniyr]Where stories live. Discover now