17. Bölüm

233 19 67
                                    

*Selamunhellö arkadaşlar 1000 kelimeden birazcık fazla oldu bu bölüm. Lütfen oy vermeyi ve yorum atmayı  unutmayın sizi çok çok seviyorum 💕💕💕 iyi okumalarrr*

Louislerle 'Cennette 7 dakika' oynadığımız günün üzerinden tam bir hafta geçmişti. Ve bu hafta boyunca Louis bir gün olsun okula gelmemişti. Açıkçası onun kaçırdığı hiçbir ders yoktu çünkü sınavlardan önceki son hafta olduğu için öğretmenler herkesi serbest bırakıyordu. Aklımdan da zaten bu zamanı okul yerine evde ders çalışarak geçirdiği geliyordu fakat emin olamıyordum. Benden kaçıyor da olabilirdi. 

O günden sonra bir daha hiç konuşmadık. Ama sadece uyanık geçirdiğim saatler değil, her anım o gün, o gardırobun içinde yaşananları düşünerek geçiyordu. Sınavlara çalışmam gereken bu zamanda ben oturup sadece Louis ile paylaştığım o anı düşünüyordum.  Ne okuduğum kitaptan, ne de çözmeye çalıştığım sorudan bir şey anlayabiliyordum. Bu koskaca bir hafta boyunca hissizliğin zirvesine ulaşmıştım. Tek hissettiğim şey, bir türlü ne dudaklarımdan ne de boynumun üzerinden atamadığım o ince dudakların öpücüğüydü. Tenimde dolaşan yabancı bir el, resmen tüm bir hafta boyunca düşüncesiyle bile kendimden geçmeme sebep oluyordu.

Eve gelip, kimseye selam vermeden ya odama ya da tuvalete kilitlenip kendime dokunuyordum. O gün yaşananları tekrardan hissetmeye çalışarak...

Ne yiyip, içtiğimin farkında değildim, fakat bir haftada tam bir buçuk kilo vermiştim. Geceleri uyuyamıyor, sabahları kalkamıyordum. Aklımda sürekli aynı sahneler dönüyor, daha fazlasını, daha ilerisini görmek için daha büyük fanteziler kurmaya çalışıyordum fakat olmuyordu.

Sadece bir anıya bağlanmış öylece kapılıp gidiyordum işte. Onun yerine başka birinin hayalini koymaya çalışsam da yüzü, sesi, dudakları silinmiyordu aklımdan. 

Bozuk plak gibi hafızam sadece aynı anıyı oynatıyordu beynimin içinde. Aynı inleme sesleri, aynı parlak mavi gözler... aynı ipeksi ve sarhoş edici güzellikte dans eden dudaklar. Dilinin boynuma yaptığı darbeden tutun da, son bir kez tenime küçücük bir dokunuşu sanki o an yeniden yaşanıyormuş gibi aklıma düşüyor, beni olduğumdan daha beter hale düşüyordu.

Etrafımdakiler bu darmadığın halimi sınav haftası yaptığım strese veriyorlardı. Fakat gerçeği kimse bilmiyordu. Ve ben Louis'nin nasıl olduğunu, benim gibi hissedip hissetmediğini delilercesine merak ediyordum. 

O gün orda yaşananlardan kimsenin haberi olmadı. Kimseye bundan bahsetmedim, ki onun da bahsetmediğini düşünüyordum. 

Başımı yasladığım sıradan kaldırıp elimle alnımı ovaladım. Saatin kaç olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Zaten kendimde düşünmeye bile yetecek derecede gücü bulamıyordum. Şu an tek derdim Louis'nin bu hafta da okula gelip gelmeyeceğiydi. Bu hafta kesin gelmesi gerekiyordu, sınavlar başlayacaktı çünkü.

Ben derin bir nefes alırken Niall koluyla beni dürttü. "Sen iyi misin?" 

Sorusuna karşılık yüzümü ekşiterek suratına baktım. "Bu da nerden çıktı şimdi?"

"Son günlerde... biraz değişiksin. Kendinde değilmişsin gibi." Niall'ın suratından ne kadar endişeli olduğu gayet açık bir şekilde anlaşılıyordu. 

"Uykusuzum... akşamları geç saate kadar çalışıyorum." Yalan, kendime dokunuyorum. "Sabahları da bir şekilde uyuyorum, enerjim kalmıyor işte. Çok da abartılacak bir şey yok." 

"Emin misin?" Niall emin olmak için bir ispat arıyor gibiydi fakat bana da inanmak istiyordu.

"Evet... Ben iyiyim dostum, sen beni merak etme." Başımı önüme döndürüp masanın üzerinde duran defterin kapağını açtım.

Cԋɾιʂƚɱαʂ Gιϝƚ ☆ Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin