20.Bölüm: Güneşi Sevmek

1.5K 1.2K 235
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




20.Bölüm:"Sanırım bu son dakikalarımız. Yaşadığımız onca şeyi böyle kötü cümlelerle anlattığım için af diliyorum senden. Ve özgür kuşum, ben ilk defa sen yanımdayken korktum karanlıktan, sıkıca tuttuğum elini beni yanı başımdaki mezarlıktan koruması için değil de seni uğurlamamak için bırakmadığımı anladığında eşitlenecek ruhumuz. Şunu da unutma, ben seni hala çok seviyorum..."

Onlarca bozulmuş saat izledim karanlığı aydınlatan hafif ışığın altında. Dokunmak yasak olsa da gördüğünde anlayabiliyordun barındırdığı izleri. Ben öylece etrafa bakınırken, Can sadece birinde takılı kalmıştı. Yavaşça yanına yaklaştığım sırada gülümseyip elimden tuttu.

Karşımda duran eski saati incelerken Levent amca yavaş adımlarla yanımıza doğru gelip daha önce bahsettiğim o izlerini anlatmak istedi.

"Duymak ister misiniz hayatını?"

"İsteriz." diyerek öne atıldığımda konuşmaya başladı.

"O saat... Babamın arkadaşından bana yadigardı. Seneler önce o muazzam nitelikteki eski İstanbul'da yağmurlu bir günün sonunda koşarak yeni açtıkları dükkana gitmiştim. O zamanlar işlerini yeni kuruyorlardı. Ailemin durumu iyi olmadığı için her gün biraz yardım edip yevmiye alırdım. Yaklaşık iki sene sonra beni hatırı sayılır bir mevkiye yerleştirdi. Kutlama esnasında kolundaki saati gösterip "Oğlum olmazsa sana, seni oğlu olarak gören bir babadan yadigar kalacak" dedi. Yaklaşık bir sene sonra evlendi ve oğlu oldu. Eline aldığı bebeğe bakarken bende ona baktım. Aklım hala o saatte takılı kalmıştı. Yaptığım yüzsüzlükten başka bir şey değildi. Ne düşündüğümü anlayarak gülümsedi. "Levent" dediğinde bütün dikkatimi ona verdim. Kolundaki saati çıkarıp bana doğru uzattığı sırada "Sen benim oğlum olmuşsun ve ben bunu yeni anlamışım." dedi. Biraz eğilerek saçıma ufak bir öpücük kondurdu. Sevdiğini hissettirirdi. Bütün gençliğimi orada geçirdim ve bu benim akıl almaz derecede şansım olduğunu gösteriyordu. Yıllar hiç istemediğim kadar hızlı geçti ve geri baktığımda onlarca şey yaşadığımı fark ettim. Ama en güzeli o senelerdi. Oğlu başa geçince beni işten çıkardılar. Ben de burayı açıp dinlenmek istedim. Ve bak oğlum. Bu saat dükkanımın en nadir parçası. Çünkü içinde koskoca gençliğimi, duygularımı ve sevgiyi barındırıyor..."

Söylediği sözleri bütün hislerim etkileşime geçerken dinlemiştim. Sanki yıllar öncesinde yaşadığım şarkının bilhassa nakaratında yaralanmıştı bedenim. Can birkaç saniye sonra boğazını temizleyerek cevap verdi.

"Saat." dedi ve duraksadı. "Bu saati eski fotoğraflarda dedemin kolunda görmüştüm. Ya da bir benzerini. Tam anlamıyla emin değilim."

"Sen, Can mısın? Can Dora..."

"Evet benim."

Levent Amcanın gözleri dolarken Can ne
olduğunu çözmeye çalışıyordu. Kısa bir sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı.

"Annen vefat ettiğinde deden seni bana getirmişti, çok küçüktün hatırlıyor musun?"

Can derin nefesler alırken konuşmak yerine kafasını salladı.

"Çok büyümüşsün."

"Özlemişim seni."

"Ben de özlemişim oğlum." dediğinde Can hızlı adımlarla yanına giderek sarıldı. Belki gerçek baba sevgisini buluyordu kollarında, belki eskilerin güzelliğini tadıyordu sözlerinde. Ama en geçerli yanıt mutlu günlerini görüyordu gözlerinde.

Dakikalarca kollarını boynuna doladı. Hasret giderdi eski yaşlarıyla.

Özgür kuşumu o halde görünce döküldü ruhumdan bir kaç parça söz. "Ve ben hala inanırım mucizelere. Şarkılar eşliğinde yazdığım şiirlerin büyüsüne, ben hala bilirim umudun kötü düşüncelerden daha güçlü olduğunu. Unutma özgür kuşum. Gelecek geçmişin aynası değil, geçmiş geleceğin umudunu barındırır içinde..."

Dakikalar sonra Can gözleriyle beni işaret ederek "Irmak, nişanlım." deyiverdi. Gülümseyip elimi uzattığımda hafifçe sıktı.

Can'ı öyle mutlu görünce eksik parçamın tamamlandığını hissettim. Hayatımın baştan beri mutlu sürdüğünü varsayıp kendimi özel sandım. Ben zihnimin derinlerine yerleştirdiğim o fikirlerin değerini çok sonra anladım. Günlerce düşündükten sonra yaşadığım her anı özel kılan birinin varlığını fark edip ruhumu amacına ulaştırdım.

İlk tanıştığımız gün "Bugün benim hayatımın dönüm noktası ve onun yüzü belki de hayatım boyunca asla unutmak istemeyeceğim tek yüz olabilirdi." demiştim. İçimden defalarca söyleyecek olsam da bir kez daha yazıyorum kalbimin kanlı duvarlarına. Ama bu sefer "Belki de" kelimesi yok lügatımda.

"Onun yüzü hayatım boyunca unutmak istemeyeceğim tek yüz..."

"Şimdi yorgunluktan gözlerini bile açmak istemiyor bedenim. Seni canlandırdığım an hafızam ağrıların eşiğinde çırpınıyor. Ama ben yine de kuruyorum gerçekleşmeyecek olan hayalleri. Ve sen özgür kuşum, kesilse de kanatların her zaman özgür olacaksın. Şimdi benimle birlikte kapat gözlerini, hisset duygularımı ve söyle geri versin zaman benden aldığı anılarımızı." 

Bulutların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin