Bölüm 13: Sana Tapıyorum

5.8K 418 267
                                    

Elimdeki poşetleri yerleştirmeyi bitirdiğimde kızgın görünmeye çalışarak odamıza ilerliyordum. Bu küçük kaçak benden habersiz duş almıştı ve bu beni delirtiyordu.

Kapıyı açarak çatılı kaşlarımla yatakta büzülen minik bedene baktığımda kızmamam için bornozuyla bekliyor oluşu beni gülümsemeye zorlar nitelikteydi.

Hatasını böyle geçiştiremeyeceğini fark etmiş olacak ki kapının sesine rağmen onu hayranlıkla izleyen bana dönmedi. Her şeyi gibi aynı renk olan kısa bornozuna göz gezdirdiğimde pürüzsüz bacakları odadaki sesi yutkunuşumla bölmemi sağlamıştı.

Kendimi ondan yararlanıyor gibi hissetmemek için hızla yanına gitmiş, yatakta minicik kalmış bedenine kollarımı sararak kucağıma taşımıştım.

"Sana kızacağımı biliyordun."

Soğuk sesim bana yaslanmasına sebep olmuştu. Her hata yapışında kendini affettirmek için bu yola baş vurabilirdi.

"Sadece ilk defa kendi kendime yıkandım. Ayrıca tek değildim Liz. Yanımda Petrick vardı."

Yanından ayırmadığı oyuncağı için övünerek bahsetmesine dayanamayarak gülümsedim.

"Petrick benim küçüğümü kötü adamlardan korudu mu? "

Kötü adam dediğimde korkarak yerinde zıpladığında olduğu yeri unutmasına küfür etmiştim. Sikik hareketi dolgun kalçasını en derinlerimde hissetmeme sebep olmuştu.

"Petrick cansız. O beni senin koruduğun gibi koruyamaz değil mi Liz?"

Dudağını büzerek konuşması kapalı ağzım ardından dişlerimi sıkmama sebepti. Dayanamıyordum, gerçek manada bu kadar masumken aynı zamanda bu derece tahrik edici olması yakıcıydı.

Kafamı sallayarak konuşmayı bitirdiğimde ona kızmamış olmamın verdiği mutlulukla gülümsedi.

Gülümserken bir bebeğe dönüşüyordu. Dünyanın en huysuz insanını bile karşısına verseniz onun bu tatlı gülüşü sayesinde mutlu olurdu.

Her duştan sonra uykusu gelen bebeğim uyku dolu ifadesiyle mırıldanarak boynuma kafasını bırakmıştı. Elleri ensemi bulduğunda üstümde kısacık bir havluyla duruyor oluşunu boşvermeye çalıştım.

Kıyafetlerini almak için onu hiç zorlanmadan üzerimde sabitlediğimde bir kolumla bile zayıf bedenini taşıyordum.

Her zaman ondan daha güçlü oluşumu seviyordu. Sürekli eylemlerini gerçekleştirmek yerine onun yerine yapıyor olmamı da seviyordu.

Ayağa kalkmış dolabındaki her pembe kıyafetin kıyafetin arasından gecelik seçmeye çalışıyordum. Ona bu gecelik en sevdiği köpekli pijamalarını giydirmek için kolumu uzattığımda boynumdan çıkmayarak oraya doğru mırıldanmıştı.

"Senin geceliklerinden istiyorum."

Şaşkınlıkla gözlerim açıldığında rahatsızca kıpırdanmıştı. Bu fazla, fazla abartıydı. Benim geceliklerim ona göre fazla şeydi çünkü.

Seksi?

Her gece yatmadan önce pijama giymekten başka bir hobisi olmayan, bazen onlarla konuşan bebeğimin bu derece sevgi duyduğu şeylerden vazgeçmesi epey garipti.

"Neden böyle bir şey istiyorsun?"

Şaşkınlığımı belli eden ses tonum sonunda kafasını çıkartarak yüzüme epey yakın şekilde konuşmasına sebep oldu.

"Çünkü şey."

Utandığında yaptığı gibi gözlerini kısarak onu görmeyeceğimi sandığı şekilde etrafı izlemeye başladı. Kızarmaya başlayan yanaklarını saklayamayan loş ışık şüpheyle ona bakınmama sebepti.

Geceliklerimi giymek istiyordu, utanıyordu ve epey ısrarcıydı.

"Sen onları giydiğinde çok güzel görünüyorsun."

İtirafı aldığım nefesin boğazımda kalmasına sebep olduğunda ökürük kizine girmemek için tanrıya dua ediyordum.

Her zaman bana çok güzel olduğumu söylerdi. Fakat kısa, epey kısa elbiselerimi giymek istemez veya bundan utanmazdı.

Bu farklıydı, onu biraz daha sıkıştırmak için kaçırdığı gözlerine zorla temas ettirmeye çalıştığım irislerimi diktim.

"Onları giydiğimde güzel göründüğüm için bir gecelik mi istiyorsun bebeğim?"

Sorum sinirle omuzuma vurmasına sebep olduğunda kıkırdayarak onu izledim. Küçük elleri hala ayakta tuttuğum bedenini sağlama almak ister gibi vurduğu omuzlarımı sardı.

Devam etti.

"Onları giydiğinde senin dünyadaki en güzel varlık olduğunu düşünüyorum. Ama ben orta okullu çocuklar gibiyim. Hatta onların bile giymediği çocuk pijamalarını giyiyorum."

Kendini sürekli böyle gömüyordu. Üstelik bunu son zamanlarda fazlaca arttırmıştı.

Ne sanıyordu öyle?

Dünyanın en güzel varlığı olmak kısa bir geceliğe mi bakıyordu? Sikerler. Jennie kahverengi çuvalın içinde bile benim için evrendeki en güzel şey olurdu.

Bedenini sarmış, kalkmış kaşlarını indirmek için onlara küçük birer öpücük kondurarak yatağımıza geri oturmuştum.

Ona son zamanlarda kendini küçük düşürmesi dışında hiçbir yardımım yoktu. Oysa gözümde nasıl biri olduğunu anlaması gerekirdi.

Güzel kokusunun sardığı odayı derince soluyarak yüzümü onun güzel yüzüne yaklaştırdım. Her zaman yakın temasta konuşmayı severdik. Bu ne kadar kalbime ve daha genç olan böbreklerime zararlı olsa da.

Dolgun dudakları suçlulukla alt tarafa doğru büzülmüş beni inceleyen gözleriyle tatlı bir görüntü sunmuştu.

Ona hayranlığımı ilk defa gizlemeden bakınıyordum. Sürekli bir şeyleri ertelemeden, gözümde nasıl bir tanrıça olduğunu anlasın diye saklanmadan.

"Çok güzelsin."

Anın etkisiyle dudaklarımdaki ağır kelimeler havada yayılan bir fısıltıdan başka bir şey değildi. Bu lafımla bile yana kıvrılan dolgunluklarına bakarak devam ettim.

"Kendini nasıl görüyorsun bilmiyorum ama benim için evrendeki en güzel şey sensin, miniğim."

Siktir, elimin altındaki vücudu titremişti. Size yemin ederim, deli gibi hoşuna gitmişti. Hızlanmış kalbinin sesini sanki duyamazmışım gibi telaşla konuşmasını izledim.

"Ne yani? Okulda sana tapan onca harika kızlardan bile mi?"

Yüzümü buruşturarak heyecanla cevabımı bekleyen küçük suratına bakındım.

Dayanamayarak dudağının sağ üst tarafına bir öpücük bıraktığımda, söyleyeceklerimin etkisinin onda uzun süre gitmeyeceğini bilerek devam ettim.

"Onların kime taptığını bilmiyorum ama"

Dudaklarım olduğu yerden daha yana geçerek küçük bedenin altımda titremelerinin artmasına ve derin bir nefes almasına sebep oldu.

Onda bıraktığım bu delicesine atmosfer cesaretlenmemi sağladığında muhtemelen on yedi senedir hayatımda kurduğum en güzel cümleyi kıvrımlı çenesine mırıldandım.

"Sana taptığıma eminim. Benim tanrıçam sensin, Jane."

into it || jenlisaWhere stories live. Discover now