"LANET OLSUN SANA NIALL HORAN! SANA DA LOUIS!" Ben Louis'den kaçmaya çalışırken o beni gıdıklamaya devam etmek için daha da çabalıyordu ve ben de öküz gibi anırarak bağırmayı durduramıyordum. En sonunda daha fazla dayanamayıp gülmekten hareket edemeyecek raddeye geldiğimde Louis durdu ve omuzlarımdan tutarak bana bir şey söylemeye çalıştı. Açıkçası ne dediğini duyamıyordum çünkü hem benim kahkaham, hem diğerlerinin boğuşma ve kahkaha sesleri arasında bir de Louis gülerken konuştuğu için kelimeleri yutuyordu. En sonunda ikimiz de yüzlerimize tekrardan su yiyince gülmeyi bırakıp birbirimizden uzaklaştık.

O kadar yakın olduğumuzun farkında bile değildim.

Yüzümden süzülen su damlalarından kurtulmak için ellerimi kaldırıp gözlerimi ovdum. Ağzım sonuna kadar açık üstüm başımdan sular akarken başımı Louis'den yana çevirdim. O da benim gibi aynı durumdaydı. Louis bahçeye gözleri apaçık bir şekilde bakarken bir şeyler fısıldadı.

"Siktir. Lottie, sen fışkiyeleri mi açtın biricik kardeşim?" Lottie omuzlarını silkerek ve sinsice gülümseyerek susunca Louis sağ elini ağzına götürüp şok olmuş bir ifadeyle koca bahçeye göz attı.

Gerçekten de ortalık sırılsıklam olmuştu ve her ne kadar hayret edilecek bir durum olsa da kendimi gülmekten alamamıştım. Ve açıkçası, bugün bu kadar eğleneceğimi hiç düşünmemiştim.

--------

Elimizdeki küçük karton bardaklarda sıcak kahve ve çikolata içiyorduk. Oturma odası dışarısından daha sıcaktı ve üstümüzde paylaştığımız battaniyeler iyi gelmişti. Her ne kadar kendimizi aptal gibi hissetsek de eğlendiğimizi hiçbirimiz inkar edemezdi. Hala olanları anımsayıp aramızda gülüşüp şakalaşıyorduk. Diğerleri iki grup şeklinde battaniyeleri paylaşırken ben etrafıma sıkıca sardığım battaniyeyle Louis'nin mutfaktan dönmesini bekliyordum. Niall, Zayn ve Liam'ın arasına girmişti ama bu bile Zayn'in Niall'ı tam anlamıyla ezip Liam'a tekme atmasına engel olamamıştı. En son Louis elindeki son iki bardakla içeri girdiğinde Gemma ve Lottie bir şeyler fısıldaşıp gülüşüyorlardı.

Yanıma oturunca battaniyeyi kolumla tekmeleyip Louis'nin ıslak saçlarının üzerine düşmesini sağladım. "Kahve mi sıcak çikolata mı?" dudaklarımı yalayıp mırıldanarak cevap verdim. "Kahve." Elim sıcak kupaya değince en başta irkildim, parmaklarım yanlışlıkla onlarınkinin üzerine denk gelmişti. O aniden elini çekince ben de iki elimle sıcak kupayı tutmaya devam ettim. "Teşekkürler." O da kendi sıcak çikolatasını dudaklarına götürürken mırıldandı. "Bir şey değil."

Bir kaç dakika gülüşmelerle, biraz da Liam ve Zayn'in didişmeleri ve Niall'ın onların arasında ezilişi arasında geçtikten sonra içeceklerimiz bitmişti. Hepimiz biraz da olsa ayılmış gibiydik, ki Lottie hiçbir şey içmemişti ve Zayn hala biraz çakırkeyif gibi duruyordu, Liam da bu yüzden onunla uğraşıyordu. En son yapacak hiçbir şeyimiz kalmayınca ve Liam ie Zayn'in didişmeleri de sona erince olduğumuz yerde sessizce oturmaya devam ediyordum.

Louis yerinde rahatsızca kıpırdandığında omzu koluma sürtündü, omuzlarının üzerindeki battaniye koltuğun üzerine düştü. Battaniyenin ucundan tutarak omuzlarını geri kapattım, o da arkasına yaslanınca kolum onun omzunun üzerinde kaldı. Ben yavaşça yutkunup onun suratını izlerken o, kucağında birleştirdiği ellerini izliyordu. Yüzü gerçekten çok pürüzsüz...

Dudaklarını birbirine yapıştırıp başını benden yana çevirdiği an göz göze geldik. Bir anda yanımızda oturan Liam-Niall-Zayn üçlüsünden sesler yükseldi ve biri *umarım yanlışlıkladır* bana çarparak oturduğum yerde Louis'nin üzerine yalpalamama sebep oldu. Ben dengemi kaybedip koltukta Louis'nin üzerine düşünce ona yapışmamak için elimi hemen başının arkasında, koltuğun koluna tutunmaya çalıştım. Fakat tam anlamıyla burun buruna gelmiştik.

Cԋɾιʂƚɱαʂ Gιϝƚ ☆ Larry StylinsonWhere stories live. Discover now