fourty [FİNAL]

2.6K 253 389
                                    

*

normalde geri kalan bölümleri text yazacağım demiştim ama finali düz yazı yapmazsam eksik olurdu gibi hissettim. bu yüzden düz yazma kararı aldım.

*

Jungkook'tan

Her zamanki gibi evimde dolanıyor, etrafı toparlayıp bir yandan da yemek yapmaya çalışıyordum. Yaptığım şeyler her zaman yaptığım şeylerdi ama şu an bir farkı vardı, Jimin ve babası için daha özenli davranıyordum her şeyde. Yaptığım yemekte bile patatesler estetik dursun diye hepsini aynı boyda doğramaya çalışmıştım.

Son zamanlarda aklımı kaybetmiş gibi davranıyordum. Jimin'in kokusu beni delirtmişti. Her şeyi es geçiyordum, sadece kokusuyla delirmiştim. Mesela onun tişörtünü çalıp geceleri onu koklayarak uyuyacak kadar sıyırmıştım kafayı.

Muhtemelen duyarsa da rezil olacaktım ama Jimin'e rezil olmak da rahatsız edici gelmiyordu artık. Bu şeye aşk demek bana çok hızlı geliyordu, sanki bu kadar hızlı aşık olunamazmış gibi hissediyordum. Ama aşk dedikleri tek seferde olurdu herkese göre. Belki bana da öyle olmuştur diye düşünmeden edemiyordum. Çünkü, basit bir hoşlantı beslediğim kimsenin tişörtünü çalacak kadar kafayı yememiştim bugüne kadar.

Fırından çıkarttığım tepsiyi tezgaha bırakırken aniden kapı çalmış ve yerimde sıçramıştım. Düşüncelerime fazla daldığım için korkmuştum yüksek sesten. Ellerimi durulayıp bir havluyla kuruttuktan sonra gülümseyerek kapıya adımladım. Jimin'i görecek olmak kalbimi son sürat hızla attırırken kapıyı açtığımda büyük bir yıkıma uğramıştım. Yüzümdeki gülümseme solarken yüzümü buruşturmuş ve aptal kardeşim ile Yoongi'nin içeri girmesi için geri çekilmiştim.

"Niye erken geldiniz?"

Taehyung gözlerini devirip odaya doğru adımlarken bağırmıştı.

"Erken dediğin, saat sekiz olmuş hyung. Açız biz, anlıyor musun? Git yemek getir."

Ağzım bir karış açılırken Taehyung bana dilini çıkartmış ve umursamazca salona girmişti. Yoongi aptalı da gülerek onun ardından salona girdiğinde ikisine de öylece bakakalmıştım.

"Ben o kadar emek vereyim, büyüteyim, sonra bu çocuk bana böyle yüzsüzlük yapsın! Şu yüzsüz herifle dolaşa dolaşa sen de yüzsüzleştin!"

Ellerim belimde bağırıyordum boş boş. Aslında sinirli değildim ama en ufak bahane bulunca bağırasım geliyordu Taehyung'a. Çünkü ona bağırmak zevkliydi.

Kapım ikinci kez çaldığında gözlerimi devirerek açmıştım kapıyı. Neyse ki bu kez gelen Jimin'di. İçeriye girip ceketini asıncaya dek onu izlemiştim. Jimin bana dönüp gülümsemiş ve beklemediğim bir şekilde dudaklarını dudaklarıma bastırıp seslice öpmüştü.

"Naber?"

Kalp atışlarım hızlanıyordu, bunu anlamaması için gülmüştüm. En azından göğsüm güldüğüm için sarsılıyor sanardı...

"Çocuklar içeride, ona göre davran bence."

Jimin umursamazca dudaklarını yalayıp dudaklarını büzüştürmüştü. İçim eriyordu adeta.

"Buradan salona ses kolay gider mi?"

"Muhtemelen eve-"

Jimin cevabımı beklemeden dudaklarını yeniden bastırmıştı dudaklarıma. Islak sesler yankılanıyordu evin içinde, ben ise geri çekilmek istesem de yapamıyordum. Sanki dudakları dudaklarıma çarpınca etkisiz hâle geliyordu tüm bedenim.

Heartless | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin