17 - القيمة - kıymet

716 100 168
                                    

Ben kendimi yaralamak isterken yarayı en günahsız insanın yüreğinde açtım. Sonra onun yarasından akan kanda boğuldum, gözyaşının tuzunda nefessiz kaldım.
Ben bir rüya gördüm, gerçeğe uyandım. Onca zaman sonra sanırım ilk kez geç kalmadım, çok geçe.

💐

Bu kaçıncı akşamdı, genç adamın kaçıncı dua okuyuşuydu emin değildi genç kız. İki hafta mı olmuştu, yoksa üç mü? Bilmiyordu tam olarak. Ama yine kalkmış, okumuş ve şimdi hayırlı geceler deyip yatağına geri dönmüştü.

Dualarını nasıl içten hediye ediyordu bilmiyordu ama etkisini her zerresinde hissediyordu Nidal. Emindi ki eskisine nazaran daha rahat uyuyuşu, ağrıları sebebiyle daha az ağlayışı Mervan'ın samimiyetle okuduğu o dualardı. Ve ona eklenen Süreyya hanımın duaları da tabi...

Dün Mervan evde yokken Süreyya hanımla aralarında geçen diyaloglar düştü hatrına. Yaşlı kadının sözleri içine akmıştı, tıpkı Mervan'ın her gece kendine dua okuyuşunda bir rahatlama hissinin içine akması gibi.

"Bir gün Eymen Mahir eve geldi, oturdu yamacıma ama morali bozuk, anlıyorum yüzünden. Hani bir akşam senin biraz moralini bozmuştu ya, o vakitten sonra. Sordum, ne oldu yavrum dedim. Hiç dayanamaz bilirsin içinde tutmaya, anlattı. Babandan arabasını almayı rica etmiş, lazım olmuş ; baban da vermiş tabi. Fırına gelirken uzaktan Osman'ın sana zarf verdiğini görünce yanlış anlamış ilkin, morali bozulmuş, kıskanmış. Sonra burada Mervanla senin çocukluk anılarınızdan söz açınca yine kıskanmış meğer. İkisi üst üste gelince de öyle bozuk moraliyle yapmış bir eşşeklik. Ben demiyorum bunu, onun sözleri hepsi, eşşek de dahil." deyip gülümsemişti hasretle yaşlı kadın. Ve devam etmişti anlatmaya.

"Kıskançlığım yüzünden hemşire hanımı kırdım diye sızlanıp durdu burada. Ben de içini ferahlattım, konuştuk. Nidal sana dargın kalmaz, merak etme sen, özür dile yeter dedim. Sahi mi diye heyecanlandı ama o hâlini bir görsen! Sahi dedim, morali düzeldi, keyfi yerine geldi. O akşam emin oldum ki gönlü sendedir."

Nidal'in yaşlı gözlerini sildiğinden duraklamıştı burada, Süreyya hanım. "Senin gönlünün onda olduğu zaten evvelden belliydi. Aslında bahsedecekti duygularından ama sol gözünü kaybedince eksik hissetti, yarım, yetersiz. Koyamadı bir an kendini senin yanına."

Nidal, titreyen sesiyle verdiği yanıtı anımsadı. "İnsan sevdiği insanla bütün olur Süreyya teyze. Zaten hepimiz yarımız. Hem, gözünü kaybetti diye sevgim mi eksilecekti sanki? Hiç eksilmezdi ki! Neresini kaybederse kaybetsin eksilmezdi. Eksilmedi."

Süreyya hanımın dudakları hafif bir tebessümle kıvrılmıştı. "Eksilmez tabi, kızım. Ne güzel dedin, bak! Hepimiz yarımız, insan sevdiğiyle bütün olur. Eymen Mahir'i ne kadar tanıyorsam Mervan'ı da, seni de tanıyorum kızım. Belki onunki gibi değil ama kalbinde Mervan için de kocaman yer var, biliyorum. Bildiğim diğer bir şey de Mervan'ın kalbinde de senin kocaman yerinin olduğu. Sana yemesen de her gün kek getirmekten bıkmayacak, bir gün belki yersin diye. El uzatmaktan yorulmayacak, bir gün uzanıp tutar da kalkarsın diye. Yanında durmaya devam edecek, hâlâ yalnız olmadığını fark edersin diye. Bundandı ısrar edişim, kızım."

Derin bir iç çekmişti kadın. "İşte böyle... Belki senin için zor olacak ama korkma, sakın korkma yeniden sevmekten Nidal'im. Sakın her şey bitti sanma, bitmez. Nefes aldıkça birileri girer, çıkar hayatına. Nefes aldıkça imtihan devam eder bu dünyada. İşte bu yüzden biraz daha gayret et, biraz daha tutun ona ki zaman akıp giderken sen aynı yerde kalmayasın. Çünkü akan yalnız zaman değil, geçen yalnız aylar değil kızım, bir de ömürdür... O'nun yoluna harcamak gereken ömür."

SON DÜŞÜŞWhere stories live. Discover now