58.Bölüm

43.4K 2.7K 1.5K
                                    

Gökçe'den;

Salak değildim anlamıştım tabiki bir şeyler olacağını ama kalbimin ritim sesi beni heyecanlandırmasın diye dalgaya vuruyordum.

Bu benim çocukluk hayalimdi..

~11 sene önce

Yine bir akşam ailelerimiz buluşmuş Dolunayların evindeyiz ve kız kıza balkonda yıldızları izliyoruz,

Dolunay, "bugün babamın, anneme evlenmek için taktığı yüzüğün teklifini izledim, çok güzeldi..."

Sonra Hazal, "acaba bize de öyle yüzük takarlar mı?" dediğinde ben araya girip, "bence biz çok güzeliz, takarlar tabii!" dedim, tabii bu sırada hepimiz, saçlarımızı savurduk.

Açelya, "nasıl teklif isterdiniz?" dediğinde hemen ben atladım, "lunaparkta! o en çok binmek istediğim, ama binemediğim dönme dolapta, kalpli minnoş balonlar,kırmızı halıda hep ünlüler yürüyor, bence bende havalı bir kız olduğum için o gün bende kırmızı halıda yürümeliyim..."

Çağla, abim öküzünün asla ince düşünüp yapamayacağı bir teklif istemişti, "gemide biz martılara simit atarken onun bir anda diz çöküp teklif etmesi. bence çok tatlış olurdu!"

Hazal,galata kulesinde istemişti,
"babam bana galata kulesinin hikayesini anlattı ve çok güzeldi, orada olmasını isterdim."
Tolga,tek taş yerine çikolatalı süt vermese bari...

Dolunay,"tabiki benim böyle çok süslü olmam lazım! ben, topuklularım ve ponçik elbisemle çok tatlı olacağım için, onunda bana böyle herkesin olduğu bir yerde hiç beklemediğim bir anda magazinciler falan etrafımı sardığında ben onlara cevap veremiyorken, bana şarkı söylerse ve haberlerde 'şok şok şok' diye geçersek çok güzel olur!" deyip derin bir nefes aldı. Eymen yapardı valla, ama öyle magaziniydi, şok şok falan zor olurdu. Dolunay süslülüğüne çok düşkün bir kız olarak hayalinide öyle kurmuştu.

Ablamın varlığından bile haberimiz yoktu, en sonunda kendini tutamayıp kahkaha atmasıyla ona dönmüştük.

Evet ablam o zamanda iğrenç kahkaha atıyordu

"Allahım nereye gitsem boş muhabbet off!" diyen ablama hepimiz kaşlarımızı çatınca, oflayarak içeriye girmişti.

ergen o zamanlar..

~Şimdi

Dönme dolabın önüne geldiğimde kalpli balonları görmüştüm, ama ben daha hiç bir şeye hazır değildim. dönme dolaba binmeden, kırmızı halının kenarından gelen Onurun yanına gittim, kafamı iki yana sallayarak, "şimdi olmaz...yapamam."dediğimde yüzü düşmüş kaşları çatılmıştı, "istemiyor musun?" diye sordu ama gözlerinde 'istiyorum' dememi bekleyen bakışları vardı...

Gözümden akan yaşın düşmesine izin vermeden sildim ve konuşmaya başladım.

"sen söyle Onur? Birini çok seviyorsun.canından çok seviyorsun,her şeyden çok, herkesden çok,seviyorsun işte..
ama o? Terk edip gidiyor..
tamam terk etsin eyvallah. Ama bir mektupla? Üç beş kelimelik mektupla. Bana hiç bir şey anlatmayan mektupla.kardeşim için diyen mektupla..
kardeşin için canımı alsan razıydım ama sen her şeyimi aldın.. yani seni.
Ve her şeyim gidince ben hiç bir şey kaldım"

kollarımı açıp kendimi gösterdim "bak.. terk ettiğin kıza bak.. üç seneyi çok kolay geçirdiğimi mi sanıyorsun? İşimi aldım elime, her şey tamam dedim, yine çıktın karşıma."

Karşı Komşunun Oğlu |TextingWhere stories live. Discover now