17.Bölüm

76.7K 4.3K 1.5K
                                    

Çocukluğunuzu yorganın altında kulaklarınız kapalı bırakmayın.

~

Açelyanın yanına gidip "Ders ne Açelya" diye sordum.

Allah'ım inşallah fiziktir.
Amin.

"Fizik" dedi Açelya.

Hayatımın şansını burada harcadığımı anlayıp sırama gittim, Onur oturmuştu bile. elimle kalkmasını işaret ederek "kalk"  dedim.

bana dönüp,yüzünü buruşturdu "Çok kibarsın" dedi.
bende saçlarımı ellerimle geriye savurup, "Biliyorum" dedim.
bana omuz silktikten sonra sıradan kalktı ve bende sırama geçtim. 

fizik kitabını ve defterini çıkarıp sıraya koydum.
Fizik dersini de çok seviyordum hocasını da.

"Kitabını ve defterini çıkar ders fizik" dedim Onur'a.

"Yanımda değil,ortaya koy." dedi.

"Çok kibarsın" dedim onun bana az önce yaptığı gibi, yüzümü buruşturarak.

Oda benim ona az önce yaptığım gibi elini saçlarından geçirip,"Biliyorum" dedi.

Önümüzde oturan Eymen ve Dolunay'da sesimizi duymuş olmalılar ki kıkırdıyordu.
çok komik sanki.

Hoca sınıfa girince yüzümde tebessüm oluştu, hoca taş gibiydi.  fiziği sevmemin bir diğer nedeni, hocanın taş gibi olması tabii.

Uğur hoca büyük bir neşeyle "Nasılsınız çocuklar"dedi.  
nereden geliyordu bu kadar enerji ?

Derse başlayınca dikkatle hocayı izledim.
Onur konuşunca ona döndüm,
sırıtarak "matematik dersinde beni izleyen, fizik dersinde de Uğur hocayı izliyor. oh hayata bak." dedi.

Bende sinirle,
"Susar mısın hocayı dinliyorum." dedim.

İç sesimin 'verecek cevabım yok,desene Gökçe.' sesini umursamadım,iç sesim bile bana düşmandı.

Uğur hocanın sorduğu soruya parmak kaldırdım.

"Gel Gökçe" dedi hoca
tabii beni kaldıracak,başka kimi kaldırabilir ?

Tahtaya gidip soruyu yapınca hoca bana dönüp, "aferin kızım, yanındaki yeni gelen arkadaşına söyle sana bakmak yerine tahtaya baksın." 

İşte canım hocam benim be.

Kral adam diye atlayacaktım üstüne de o kadar mal değildim daha, saçlarımı savura savura sırama gidiyordum ki, bir geri zekalının çantasının ipine takılıp yere düştüm.
Sınıftan gülme sesleri yükseldi.
"Ne gülüyorsunuz lan siz her halinizle rezilsiniz, ben sadece şu an rezilim o kadar." neyse ki ders Uğur hocayla olduğu için, oda bu halimizle eğleniyordu.

Yanıma biri gelince başımı kaldırıp baktım, başımı kaldırmak yetmeyince gelenin Onur olduğunu anlamıştım.
Çocuk da ne boy vardı be!
Bu halde gurur yapmadan eline asılarak kalktım, bana gülen Tolgaya ne kadar tekme tokat dalmak istesem de derste  bu kadar abartamayacağım için başına vurup sırama oturdum.Acıyan dizimi ovalamaya başladım.

Aklıma çanta yüzünden düştüğüm gelince sinirle konuştum "o çantayı da çantanın sahibini de öpeyim."

Yanımda oturan Onurdan ses gelince ona döndüm "benim çantam öpebilirsin beni." deyip yanağını uzattı.

Yanağına vurunca geri çekildi "ne yapıyorsun kızım ya!"
Ben cevap veremeden Eymen atladı "kanka sen demedin mi öpeceğim diye?"

Tolgada atladı tabii hemen "kanka yanağına çikileta koy,onu öp."
bu çocuk hep boğaz hep boğaz.

Dolunay ve Hazal sırıtarak dediklerimizi dinliyor,Açelyaşkım da inek kızın yanında ders dinliyordu.

"Kesin sesinizi"dedim.

Uğur hocada "çocuklar tamam,şimdi dersi dinleyin." deyince susmak zorunda olup,önlerine döndüler.

Ders bitince son ders Edebiyat dersine girecektik.
Sonra ev,
Sonra yemek.
Sonra bolca yemek.

Teneffüste hemen kantine inip kendime tost,ayran,danone alıp sınıfa çıktım.

Normalde Tolgaşkımada danone alırdım ama o Onurun yanağına çikolata koy öp deyip saçmaladığı için ona bir şey almadan çıktım sınıfa.

Sırama gidip tostumdan kocaman bir ısırık aldım hemen yanımda beliren Onura bakıp, tekrar ama bu sefer sinirle ve daha büyük bir lokmayla tostumu ısırdım.

Onur tabii susmamış konuşmuştu "yavaş ye boğulacaksın"

Ağzımdaki tostumla konuştum "sana ne be"

Oda daha fazla gazabıma uğramamak için oturup telefonunu kurcalamaya başladı.
Tabi ki Onur'un telefonuna alttan alttan bakmıyorum canım saçmalamayın.

Ders zili çalınca hoca danonemin yarısını yiyemeden derse geldiği için çok üzülerek danonemi kaldırdım.

Hoca hemen derse başlayıp tahtaya bir şeyler yazdı.

- Çakıl - Bedri Rahmi Eyüboğlu

Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde.

Şiiri yazdıktan sonra sorusunu sordu "sizde neler çağrıştırıyor?"

Tolganın parmak kaldırmasına şaşırmıştım, hocada şaşırmış olacak ki Tolgayı kaldırdı.

Tolga ayağa kalkıp "Hocam canımı erik çektiriyor bu şiir benim"

Dediğine sırıtırken bende "oh tuzlu tuzlu,olsada yesek"

Hoca sinirle konuştu "otur sıfır"

Tolga yakınarak, "Ama hocam siz sordunuz ben söyledim."

Senede bir parmak kaldırıyor, ondada doğru düzgün cevap vermiyordu zaten.

Onurda parmak kaldırınca diyeceklerini merak etmiştim,açıkcası bu öküzden de bir şey beklemiyordum ama bakalım,Sınıfta başka parmak kaldıran da olmadığı için hoca "yeni geldin herhalde, adını söyle ve konuş."

"Adım Onur Ege" deyip,devam etti.
"Şair Sevdiğini düşünürken içinin nasıl ısındığını, ne kadar heyecanlandığını onu bir kuş kadar özgür, gelincik kadar güzel ve çok aşık olduğunu henüz süt bağlamış masmavi bir erikle anlatmak istemiş.
Şair çok temiz sevmiş, her şeyden herkesten çok sevmiş."

ne yalan söyleyeyim dedikleriyle ağzım açık kalmıştı.
Onur Ege Saral ne ilhamlar varmış sende..

🤍

Karşı Komşunun Oğlu |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin