45. Bölüm

46.8K 2.8K 856
                                    

Hazal'dan ;

kaç gündür bomboş yaşıyormuş gibi hissediyorum. böyle hissetmemin nedeni çok açık, sevdiğim çocuğa sevdiğimi söyleyemem. oysa ki ona kampta cevap vermek yerine doğum günü yaklaştığı için o zaman söylemeyi düşünmüştüm, ona sonuna kadar hak veriyorum, ama bana bencil demesi çok ağırdı.

biz Tolgayla doğum gününü hep bir gün önceden kutlardık,doğum gününde ailesiyle olduğu için. ve yarın onun doğum günüydü, arkadaşları ve ailesiyle bensiz eğlenirdi...

biraz daha düşününce gururumu bir kenara bırakıp mutfağa gittim o çok sevdiği limonlu keki yapmak için kollarımı sıvadım.

limonlu keki çok sevdiği için 12 yaşımda yapmayı denemiştim, Tolga beni kek yaparken una bulanmış halimi görüp kahkahalar atarken bir yandan da un atıyordu, ikimizde un olmuştuk o gün,evin o halini görüp evi köşe bucak temizleten annemi söylemiyorum bile...

sahi küçükken ne kadar güzeldi her şey...

şimdi bütün mahalleyi temizleyeceğimi bilsem,Tolga olsun yeter derdim...

Tolga beni görmek,evine almak bile istemeyecekti belki.
ama bir ümit...

kek piştikten sonra bir kaba koyup evden çıktım. yolun başındaki pastaneden küçük bir pasta ve mum aldıktan sonra oradan çıkıp markete girdim,1 koli çikolatalı sütte aldığımda her şey tamamdı.

Tolga'dan ;

bugünün eksikliğini bütün hücrelerim taşıyordu,küçükken Hazal bugün doğum günümü kutlardı yani doğum günümden bir gün önce. bir yanım onu deli gibi isterken, diğer yanım aptal bir aşık olduğumu söylüyordu.

ben platonik aşktan nefret eden adam...
sen platoniğini sevmeyen kadın...

platonik aşktan daha beter bir şey olduğunu sanmıyorum,en ufak bir harekette ümitleniyorsun. adeta bir mal gibi...

daha beteri ise karşılıklı olması gereken aşkın, çoğu kişide karşılıksız kalması.

kafamda saçma salak düşünceler varken zil çaldı,oflayarak kapıyı açtım.
karşımda elinde mumları yakılmış pastayı tutan, küçük bir kız çocuğu beklemiyordum. "abi dilek tut ve üfle!" deyince gözlerimi kapatıp içimden, "Allah'ım pastayı gönderen Hazal olsun lütfen." deyip, pastanın üstündeki mumları üfledim.

Geri zekalı Tolga! Hâlâ Hazal diyorsun...

küçük kız tekrar konuştu,  "abi, o abla çok çekiniyor. gelsin mi buraya?kızar mısın ona?
ha bu arada sana bir koli çikolatalı süt almış. birini bana verdi,bana da kızar mısın?" deyince eğilip yanağından öptüm. "tabiki kızmam,hadi git o ablayı getir, çünkü ona da kızmam,kızamam." küçük kız gülümseyerek gidince bende gülümsedim. 

annemin de dediği gibi, doğum günümüzde tuttuğumuz dileklerimiz gerçekleşirmiş...

bir yanım  ne kadar kırılmış olsa da,
ağzına sıçtımın kalbi onsuz yapamıyor işte anlayın. 

sırıtırken burnuma dolan o güzel kokuyla başımı kaldırıp ona bakınca başını yere eğip konuştu "eğer istemezsen gidebilirim, sadece ufacık bir şeyle kutlayayım dedim."

kapının yanından ayrılıp, geçmesi için elimle içeriyi gösterdim.

Ayakkabılarını çıkarıp salona geçti, koltuğa oturduğunda bende gidip karşısındaki koltuğa oturdum. bir süre sonra Hazal kafası eğik elleriyle oynuyordu, bu gergin olduğunu çok belli ediyordu ve konuşmak istediğini. "ne konuşacaksın anlat hadi."

Kekeleyen sesiyle, "Eee d-doğum günün kutlu olsun." dedi.

Soğuk sesimle, "Saol." dedim. onu sevmem, hemen her şeyi affetmem anlamına gelmiyordu.

Hazal derin bir nefes aldı, "Bak Tolga ben sadece sana,seni sevdiğimi doğum gününde söylemek istemiştim."

"galiba o güne kadar birde laf sokmak istemiştin." dedim.

"Özür dilerim gerçekten ben senin o kadar tepki vereceğini düşünemedim, yani tahmin edemedim. Özür dilerim gerçekten. özrümü kabul etme, ama ben sensiz yapamam Tolga, b-benden uzaklaşma." sonlara doğru gözlerindeki yaşlar firar etmişti.

"Ağlama." dedim.
ağlama,zaafımsın. diyemedim...

"B-ben s-seni üz-üzmek is-istememiştim." artık ağlamaktan konuşamayınca, sesimi biraz daha yükselterek, "ağlama!" dedim

Ağlama!
Kahretsin kıyamıyorum sana.
Ağlama!
Gözünden akan yaşın sebebi olduğumu bilmek canımı yakıyor.
Ağlama!

Elleriyle gözlerini sildi, "ben gideyim." deyince
"hayır otur." dedim.
"rahatsız ettim seni."
yineleyerek, "hayır otur." dedim.

Hazal oturunca ona gözlerimi dikip, "amacın ne?" diye sordum.

"Benim gerçekten bir amacım yok. Sadece sana öyle demek istememiştim,seni kırdığımı bilmek canımı yakıyor, sadece özür dilemek istedim.kabul etsende etmesende ben on sekiz senemin,çocukluğumun,ilk aşkımın,çocukluk aşkımın,babamdan sonra aşık olduğum adamın canını yakmış,kalbini kırmış olmak benimde canımı yakıyor,kalbimi kırıyor."

"Ama can yaktıktan, kalp kırdıktan sonra canın yanıyor,kalbin kırılıyor."

"Özrümü kabul etmeyeceksen kalbimi daha fazla kırma lütfen.Bencil lafını ben hakettim mi Tolga?
kaç senedir aynı mahalledeyiz.Dünyaya gözümü açtığımda bile sen oldun yanımda, hak ettim mi bencil lafını?
Tamam dedim, Hazal hak ettin. o kadar söz söyledin çocuğa. ama ben burada ne dersem diyeyim bencil muhabbetini açmadın bile.
Tamam Tolga yeni hayatın,yeni arkadaşların ve yeni bencil olmayan aşkın sana mutluluklar getirsin. Emin ol senin karşımda düğünün yapılsa ben susar izlerim. Çünkü kalbinin kırılması bu hayatta isteyeceğim en son şey bile değil. sen benim çocukluğumsun Tolga... Ama senin çocukluğun bencil birinden ibaret. Teşekkür ederim Tolga, on sekiz senedir yüzümü güldüren tek kişi olduğun için çok teşekkür ederim. her şeye rağmen iyi ki varsın,iyi ki doğmuşsun."
konuşmasını bitirdikten sonra, gözündeki yaşlarla hıçkırarak kapıya koştu.
ağlama...

arkasından koşup yavaşca kolundan tuttum, "Çocukluğum..." deyip sarıldım ona, omzuma yaşlarını dökmesine izin verdim.

herkes hata yapabilirdi önemli olan düzeltmek için uğraşmak. En az benimde onun kadar hatam vardı,bencil dememeliydim...

Hazal ağlarken, "acıdığın için sarılıyorsan bırak gideyim." dedi.

Onu daha sıkı sarıp, "sevdiğim için sarılıyorsam ne yapacaksın?" diye sordum.

Hazal boynumdan öperken, "seni üzdüğüme çok pişmanım Tolga."

konuyu kapatmak adına, "Duyduğuma göre bana bir koli çikolatalı süt almışsın,onlarla ikna olabilirim."

Hazal gülerken, "seni çok seviyorum." dedi.

gülümsedim, "bende çikolatalı sütleri çok seviyorum." dedim.

çikolatalı sütleri çok seviyorum ama seni anlatamayacağım kadar daha çok seviyorum, Zaafım.

Karşı Komşunun Oğlu |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin