26.BÖLÜM

7 5 2
                                    

"Yorulduk."

---

26.BÖLÜM

---

"Ölmemiş!" dedim korkuyla tekrar bağırarak, karşımızdaki arabasına yaslandı.

"Dünya'm." dedi iç çekerek, koşarak yanına gittim ve sarıldım,

"Annem..." dedi beni koklarken, nasıl özlemişim onu. Yıllardır ölüp ölüp dirilmenin hasını yaşıyordum ve bu hiç bana göre değildi... Sinirle kendimi geri çektim.

"Neden ya neden?" diye haykırdım gözyaşlarımın arasından, "Neden beni süründürüp sonra zirveye çıkarıyorsunuz? Ne bu şimdi? İlk önce öldün, sonra dirildin anne! Bu normal bir şey mi? Hayır! Lütfen geri kalan hayatıma girmeyin de çıkmayın da." dedim aynı sinirimle,

"Her şey doğruyu bulacak ama önce yetişmemiz gereken bir düğün var." dedi annem ve kendi arabasına yöneldi, neyi vardı böyle? O çok değişmişti. Ama o kadar havalı görünüyordu ki, tahmin bile edemezsiniz. Üzerinde uzun kollu krem rengi bir tutulm ile lacivert ceket vardı, aynı renk eşarbı da onu tamamlıyordu. O kadar harikaydı ki, doya doya sarılmak istiyordum ona. Ama o tüm soğukkanlılığıyla Passat'ına binip gitti. Arkasında mal gibi kaldığımda öylece giden arabayı izliyordum. Annem yaşıyordu benim! 10 yıl sonra annem yaşıyordu. Hiç bir tepki veremiyorum şu an, sadece dona kaldım arkasından öylece.

"Gel prensesim." Alp beni kolumdan tutarak arabamıza götürdü, ben hareket edemiyordum. Sadece dona kalmıştım. Alperen beni ön koltuğa oturtup kemerimi taktı ve yanağıma bir öpücük kondurdu,

"Kendine gelmelisin prenses, evleneceğiz!" şoför koltuğuna geçerken onu izledim. O da ortamı dağıtmak için radyoyu açıp gaza bastı,

"Bazen neşe, bazen keder" bazen mi?

"Hayat böyle geçip gider." gitmiyor pek.

"Tatlı günler, acı günler..." hep acı oldu ama...

"Bir yastıkta hep beraber..." inşallah.

Saçmalamayı kesip radyoyu değiştirdim, çıkan yabancı şarkıyla memnunca gülümsedim ve yolumuza devam ettik.

***

"Heyecanlandım ya." diye söylendim. Sandalyemde kıpırdanarak, Alp elimi tuttu,

"Sakin ol prenses..." diye mırıldandı ve karşımızda ki adama döndük,

"Siz Güneş Özcan, kimsenin baskısı altında kalmadan Alperen Duman'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" heyecanla yutkundum, evlenmek. Ölecektim belki ve evlenmek yapacağım son şey olmalıydı, sanırım zaten son şeydi. Evet demeli miydim? Diyecektim. Tamam titrek bir nefes verip tebessüm ettim. Gözüm karşımdaki insanlarda tek tek gezdi; Ayşe, İrem, Tuna, Babam, Ali amca, iş arkadaşlarım. 50 kişi anca vardı salonda, aynı soruları Alperen'e de sordu. Ve bir 'evet' daha. Eşim vardı, evliydim. Ama ölecektim. Hayatımın en çaresiz noktasındayım şu an.

Evlendim fakat öleceğim, annemi buldum fakat öleceğim, arkadaşlarımı buldum fakat öleceğim. En mühim olanı ise mutluluğu buldum ve öleceğim. Gülümsemeye çalıştım ve gözlerim minik kalabalıkta annemi aradı, en son tam kapının önünde durmuş bana baktığını gördüm. Göz göze gelince yanına koştum.

"Anne!" dedim ve ona sıkı sıkı sarıldım.

"Kızım geç şöyle hadi. Benim her şeyden haberim var meraklanma." sözlerine kaşlarımı çattım ve gözlerim dolu dolu arkamı döndüm. Herkes bize bakıyordu, Alperen'in yanımda uzattığı eli tuttum ve annemin yanından uzaklaştım. Çok karışık bir durumun içindeydik ve çözmemiz gereken bir çok sorun vardı.

***

Bazen mutlu bazen garip geçirdiğim bir günün ardından kendimi arabada uyanarak buldum.

"Prensesim uyusaydın biraz daha." diyen Alperen'e döndüm,

"Uyuya kalmışım ben ama. Keşke uyandırsaydın, birlikte sohbet ederik yol boyunca." tebessüm ettiğimde bana karşılık verdi. Ufak bir titreme geldiğinde gözünü yoldan ayırmadan tek eliyle arka koltuktan montumu uzattı.

"Giy bunu geldik zaten. Ayrıca seni uyurken izlemek daha güzel." sırıtmaya başladığımda iyice keyiflenmiştim. 

"Saat kaç? Neredeyiz?"

"Saat 03:21, ve tam şu an Trabzon'dayız. Uzungöl'de." heyecanla yüzüne baktığımda arabayı taşlık bir park alanına bıraktık. İnip, gölü görebileceğimiz bir alana ilerledik. 

Kaç saat kafam omzunda gölü izlediğimi bilmiyorum ama çok halsizdik o kesin. Yorumuştu bizi yaşadıklarımız. Sevdiklerimizi elimizden alıp geri veriyorlardı. Sanırım en kötüsü de benim onlardan tamamen kopmam olacaktı.

"Yorulduk." dedi Alperen aklımı okumuşçasına.

"Yorulduk." diye tekrar ettim onu. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 27, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

DÜNYAWhere stories live. Discover now