9.BÖLÜM

32 9 5
                                    

"Patlamanın zamanı gelmiştir belki de... Hem de en doğru kişiye."

---

9.BÖLÜM

---

Yerimde doğrulmaya çalıştım.

"Derya abla şuan saçmaladığının farkındasın değil mi?" dedim.

"Sence böyle bir şeyi testler dışında bana kim söyletebilir?"

"Doğru tamam kusura bakma ama testlerin doğru çıkmama olasılığı çok düşük bunu bile bile yeniden yapıyoruz. Bu arada polis çağırdım o da araştıracak. Ve serumu yenileyeceğiz." dedi teyzem. 

"Peki ya tedavisi?" 

"Elbette uygulayacağız." o sırada Alperen sadece bana bakıyordu. Göz göze gelince gözlerini kaçırdı.

"Teyze Alperen ile yalnız kalabilir miyiz?" onlar onaylarcasına dışarı yöneldiğinde ona bakmaya devam ettim.

"Ne oldu?" dedim.

"Benim yüzümden oldu, Benim yüzümden." 

"Saçmalama Alperen böyle bir şeyi isteyerek yapacağını sanmam."

"Hayır yani o manada değil. Ben hayatına girmeseydim belki de böyle şeyler yaşamayacaktın. Bıçaklanmaya çalışıldın, takip edildin, şimdide vücudunda uyuşturucu var diyorlar... Bunlar ne zaman oldu? Ben hayatına girdiğimde." söyledikleri çok mantıklıydı fakat ben tek başıma bunlarla mücadele edemeyecektim. O sırada hemşire odaya girdi.

"Merhaba! Yeni serum takacağız fakat diğer kolundan açalım orada damarı zor bulmuştuk morarmasın, buraya yeniden bakalım." tamam anlamında başımı salladım.

"Ama bunlar başıma çoktan geldi sonuçta... Tek başıma olmamı istiyorsun?" dedim sorarcasına,

"Elini yumruk yapar mısın?" hemşirenin araya girmesiyle dediğini yaptım.

"Ben böyle bir şey asla istemem. Ama senin yanında daha fazla olamam. Sadece bana söz ver... Ömer ile herhangi bir bağlantı halinde olmayacaksın."

"Derin bir nefes al..." hemşirenin talimatları sözlerimizi bölerken yeniden dediğini yaptım.

"Ah!"

"Bak..." dedim tükenmişlik hissiyle, "Sen..." bu sefer araya giren daha doğrusu odaya giren polis oldu.

"Delikanlı seni dışarıya alalım." Alp'in ve hemşirenin dışarıya çıkmasıyla tekli koltuğa yerleşip önündeki dosyayı açtı ve konuşmaya başladı,

"Şimdi şöyle başlayalım. Sigara, Alkol kullanıyor musun?"

"Hayır. Şimdiye kadar hiç kullanmadım."

"Eğlence mekanları?"

"Hiç gitmedim."

"Arkadaş çevren peki? Geniş mi?"

"Hayır. Tamer var ortaokuldan arkadaşım ama bu tür işler... Yani asla imkanı yok o olamaz."

"Başka?"

"İşte Alperen var dışarıdaki... Onun dışında arkadaşım yok."

"Yaşıtlarının aksine temiz büyümüş bir kıza benziyorsun. Bu ilaç vücuduna son zamanlarda yüksek dozlar halinde nakledilmiş gibi gözüküyor. Yani 1-2 hafta içerisinde yediğin bir şeye katılmış olabilir. Ama konumuz bu değil. Mesele kimin yaptığı..."

"Yani kimseye bulaşmayan birisiyim. Benden nefret eden kimse pek bulunmaz."

"Anladım. Şu an canının çektiği bir şey var mı? Olmazsa olmaz dediğin."

"Su içmek istiyorum sadece."

"Ahmet oğlum okula gidin kızın su şişesini inceletin ve arkadaşlarıyla konuşun yabancı birisi sınıfa hiç girmiş mi ya da Dünya'nın eşyalarıyla oynayan birileri falan işte hallet sen." sonra bana döndü,

"Dışarıdaki tanıdıklarınla konuşacağım şimdilik geçmiş olsun." polis ya da komiser diye tahmin ettiğim kişi dışarı çıkınca kafamı cama çevirdim.

"Kim?" dedim kendi kendime, "Kim benden ne istiyor?" gözümden bir damla yaş geldi.

"Allah aşkına ben kime ne yaptım? Cidden her şeyi içime atıyorum yeter" diye fısıldadım, kendi kendime konuşmaya devam etmemi delirmişim gibi sayarak.

"Ağlamak ister misin?" duvara yaslanıp ellerini göğsünde birleştirmiş Alperen'e baktım. Yaşlar benden izin almadan akmaya devam ederken,

"Bağıra bağıra sokakta koşmak istiyorum, ayaklarım ağrıyana kadar." dedim, sözlerime güldü.

"Gülüyorsun." dedim sanki konumuz buymuş gibi ama onu ilk defa gülerken görüyordum galiba.

"Hani bıçaklandığım gün sana sarıldım ya... Özür dilerim, sadece uzun zamandır onu yapmayı o kadar istiyordum ki." gülmeye başladım, kahkaha atarak gülüyordum. Gözümden ise yaşlar gelmeye devam etti. Kafayı yemiş gibi ağlarken gülüyordum resmen.

"Delirdik galiba." Dedi beni izlerken,

"Beraber iki manyak gibi kahkaha atıyoruz." dedim bende. Sonra birden gülmeyi kesince onun gülmediğini fark ettim. Yani gülmüyordu da gülümsüyordu,

"4 yıldır içim içimi yiyor. İsteyerek bile ağlayamıyorum. Sanki ağlamamam lazım gibi hissediyorum. Her şeyi içime ata ata patlayacağım cidden ya." bana hüzünle bakıyordu ama onun içinde de farklı şeyler yoktu.

"Patlamanın zamanı gelmiştir belki de... Hem de en doğru kişiye." Bu ses... Titremeye başlamıştım. Alperenden cevap beklerken kapının önünden gelen ses ile afallamıştım. Korkarak kafamı kapıya çevirdim.

"Abi?" diye fısıldadım gözyaşlarımın arasından.


DÜNYAWhere stories live. Discover now