13.BÖLÜM

23 7 2
                                    


"Benim için mi cidden?"

---

13.BÖLÜM

---

"Seni seviyorum." Sonra bir adım attı bana doğru kollarımdan tuttu. Titrek bir nefes verdi yüzüme.

"A-Alperen-" dedim, aylar önce aynı sahneyi hatırlarken.

"Uzaklaşmayacağım ve sende utanıp kaçmayacaksın." Dedi. Gözlerimi kapattım.

"Ben," dedim ve nefesimi verdim, "Ben..."

"Beni seviyorsun Dünya." Dedi. Onu seviyor muydum? Ben Alperen Duman'ı seviyor muydum? Evet ben onu seviyordum. Aylardır yanımda olan ve bana beni sevdiği hakkında tek kelime etmemiş bu çocuğu seviyordum. Onun elini tutarak cehenneme götürüyordum, ya da o beni cehenneme götürüyordu. Her türlü sonumuz cehennem olacaktı.

"Evet." Dedim. Gözlerim kapalı olsa da onun da gözlerini kapattığını hissettim.

"Dünya?"

"Alperen?"

"Bu anı yaşıyor muyum?" Sorusuna karşı gülümsedim.

"Hayır yaşamıyorsun." Deyip kahkaha attım, benden uzaklaştı.

"Her anımı boz tamam mı? Mutlu olmayayım ben."

"Şaka yaptım." Ona sinir bozucu bir bakış atıp onu arkamda bıraktım ve yürümeye başladım. Peşimden geleceğini biliyordum.

"Nereye gidiyorsun yine?" Diye bağırdı arkamdan.

"Senden uzağa!" Neye bozulduğumu bilmiyordum ama o an kendimi ona küsmüş gibi yapmak istedim. Tahmin ettiğim gibi peşimden geldi,

"Bu saatte tek başınıza yürümenizi doğru bulmuyorum hanımefendi." Başka bir adammış gibi davranırken dayanamayıp kahkaha attım.

"Bu saatte gülmenizi de doğru bulmuyorum." Hemen ciddileştim.

"Ben de seni doğru bulmuyorum. Komple." Dedim itemle.

"Yeter bu kadar şaka." Deyip zorla beni kendine çekip elimi tuttu.

"Alperen biliyor musun?" Diye mırıldandım.

"Neyi?"

"Tam bir sığır olduğunu." El ele yürürken elimi bırakmadan olduğu yerde durdu.

"Dünya biliyor musun?" Sinsice gülümsedim.

"Neyi?"

"Tam bir cadı olduğunu."

"Dikkat et o cadı bü-" diyecekken sözümü kesti.

"O cadı çoktan beni büyüledi zaten. Şu an arkamızdan gelebilecek bir ordu adam var." Dedi sıkıntıyla.

"Cadı koşmak istiyor." Dedim sırıtarak. Ve birden koşmaya başladı. Bayağı ana yolun ortasında deli gibi koşuyorduk.

---

Hastane odasına gizlice girdiğimde teyzemin hiç bir fark etmediğine şükredecektim ki odadaki koltukta teyzem oturuyordu,

"Dünya Bordem! Beni her seferinde meraklandırmaktan kafayı yedirt tamam mı?" Tamam anlamında başımı salladım. Ah geri zekalı Dünya buna kafa mı sallanır?

"Yok yok şey... Şey ben Alperen ile beraberdim. Dolaştık biz falan zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim." Diye bir şeyler salladım.

"Alperen nerede?" Dedi nefesini vererek.

"O... O... Ben onu çağırayım." Cevap beklemeden dışarı koştuğum sırada Alperen'in gitmemiş olması için dua ediyordum. En son kendimi hastane bahçesinde buldum. Alperen elini kahveyle ısıtıyordu.

"Sen neden buradasın?" Dediğimde elindeki kahve yere düştü. Tamam onun burada olmasını istiyordum fakat olmayacağına emindim.

"Şey... Sen burada olduğun için. Bir şey olursa diye. Sen neden buradasın?" Dedi kaşlarını kaldırarak.

"Çünkü teyzeme yalan söyledim ve senin beni kurtarman lazım."

"Teyzene yalan söylemeseydin." Dedi sırıtarak.

"Alperen!" Sesimi numaradan yükselttiğimde boğazını temizleyip konuşmaya başladı,

"Teyzelerine benim hakkımda yalan söyleyen küçük kızlara bedavaya yardım etmiyorum." Gözlerimi devirdim.

"Karşılığın neymiş?" Dedim ciddiyet ve dalga arası.

"Onu sonra konuşuruz ilk öncelikle yine kurtarmam gereken birisi var onu halledelim."

"Başkalarını da mı kurtarıyosun cidden?" Büyük bir kahkaha attı.

"Aramızda kalsın bu hastanede ki tüm kızları akşamları kurtarırım." Göz kırpmasıyla benimle dalga geçtiğini anladım.

---

"Evet lanet olsun ki 3 aydır her gece buradayım çünkü sen yalnız olunca şurama bir şey oturuyor." Kalbini gösterdi, derin bir nefes verdim.

"Benim için mi cidden?" şaşırmama cevap vermedi sadece sustu,

"Uykum geldi." Dedim fısıldayarak. Saat sabahın 4'üydü fakat biz halen Alperen ile sohbet ediyorduk. Bunu 3 aydır sürekli yapıyorduk. İlk defa uykum gelmişti. Uyku beni esiri altına alırken aklım Alperenin kurduğu o cümledeydi,

"Şurama bir şey oturuyor.

"Sen yalnız olunca."

"3 aydır."

"Her gece."

"Buradayım."

Kelime grupları beynimde savaş verirken gözlerim kapandı.

---

Yüzüme vuran güneş ışığı ile yatakta doğruldum ve serumuma baktım. Değiştirilmişti. Yine. Göz devirip güneşe seslendim.

"Ah güneş, sen olmasan ölürüz herhalde... Ayı, geceyi, gökyüzünü gündüzü ışığı var ediyorsun. Halbuki seni sevmeyenler var yıldızları daha çok sevenler, bilseler senin en büyük yıldızımız olduğunu... Merak etme ben en çok seni seviyorum." Kitaptan okuduğum satırları güneş ışığına bakarak söylememi saçma buldum. Karşımdaki canlı olsaydı da cevap verseydi keşke.

"Kim olduğunu buldum." Yerimde sıçradığımda sesin geldiği yöne baktım. Ömer. Sabahın bilmem kaçında burada ne işi vardı...

"Sabah sabah ne işin var burada Alp nerede?" Dedim uykulu halimle.

"Saat 15:21. Alperen hakkında tek bir fikrim yok." Sonra dün yaşadıklarım aklıma geldi ve korkuyla gözlerimi kaçırdım.

"Kim olduğunu buldum Dünya." Diye tekrarladı.

"Kimden bahsediyorsun anlamıyorum?"

"Seni bıçaklayanın." Mazi de kalmış bir olaydı. Şimdi bilse belimde silah taşıdığımı...

"Üzerinden aylar geçti. Bana zarar verme amacı kalıcı değildi yani."

"Yanına gelemedim, seni arayamadım. Her seferinde bir engel çıktı karşıma."

"Eee kimmiş?"

"Burada, görmek istersen." Korkuyla yüzüne baktım. Burada mıydı yani? Ciddi ciddi beni bıçaklamaya çalışan kişi hastanede miydi?

"Olur." Dedim heyecanla.

DÜNYAUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum